Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Nezle
Akut nazofarenjit | |
---|---|
Nezleye yol açan Rinovirüs'ün temsili moleküler görünüşü
| |
Uzmanlık | Aile hekimliği, Enfeksiyon hastalıkları, kulak burun boğaz |
Nezle ya da soğuk algınlığı, üst solunum sisteminde oluşarak kolay şekilde yayılan ve en çok burnu etkileyen bir bulaşıcı hastalıktır. Nazofarenjit, rinofarenjit veya akut koriza olarak da bilinen nezlenin semptomları arasında öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı (rinore) ve ateş yer alır. Semptomlar genellikle yedi ila on gün içinde ortadan kaybolur. Bununla birlikte, bazı semptomlar üç haftaya kadar sürebilir. İki yüzden fazla virüs nezleye sebep olabilmektedir. Nezlenin en yaygın nedeni rinovirüslerdir.
Burun, sinüsler, boğaz veya larinks (üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE)), vücudun en çok etkilenen bölümlerine göre sınıflandırılır. Nezle en çok burnu, farenjit boğazı ve sinüzit sinüsleri etkiler. Semptomların sebebi, virüslerin dokuları tahrip etmesi değil bağışıklık sisteminin enfeksiyona verdiği tepkidir. Enfeksiyondan korunmak için başlıca yöntem elleri yıkamaktır. Bazı bulgular maske takmanın da faydalı olduğunu göstermektedir.
Nezlenin tedavisi yoktur, ancak semptomlar tedavi edilebilir. Nezle, insanlarda görülen en yaygın bulaşıcı hastalıktır. Ortalama bir yetişkin insan yılda iki ya da üç kez nezle olur. Ortalama bir çocuk yılda altı ila on iki kez nezleye yakalanır. Bu enfeksiyonlar antik çağlardan beri insanlarda görülmektedir.
Belirtiler ve semptomlar
Soğuk algınlığının en yaygın semptomları öksürük, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısıdır. Diğer semptomlar arasında kas ağrısı (miyalji), yorgunluk hissi, baş ağrısı ve iştah kaybı yer alabilir. Boğaz ağrısı insanların %40’ında görülür. Öksürük insanların yaklaşık %50’sinde mevcuttur. Vakaların yaklaşık yarısında kas ağrısı görülür. Ateş yetişkinlerde pek görülmezken bebeklerde ve küçük çocuklarda yaygındır. Nezleye bağlı öksürük, grip (influenza)kaynaklı öksürüğe göre genellikle daha hafiftir. Yetişkinlerde öksürük ve ateş çoğunlukla grip (influenza) işaretidir. Nezleye sebep olan bazı virüsler hiçbir semptom yaratmaz. Alt hava yollarından öksürükle dışarı atılan mukusun (balgam) rengi sarıyla yeşil arasında değişiklik gösterebilir. Mukusun rengine bakılarak enfeksiyonun bakteriyel mi yoksa virüs kaynaklı mı olduğu belirlenemez.
Seyir
Soğuk algınlığı genellikle halsizlik, üşüme, hapşırma ve baş ağrısı ile başlar. İki ya da daha fazla gün sonra burun akıntısı ve öksürük gibi diğer semptomlar belirir. Semptomlar tipik olarak enfeksiyon başladıktan iki ila üç gün sonra en kötü hallerine ulaşır. Semptomlar çoğu zaman yedi ila on gün arasında geçse de üç haftaya kadar da sürebilir. Çocukların dahil olduğu vakaların %35-40’ında öksürük on günden fazla sürer. Çocukların dahil olduğu vakaların %10’unda ise 25 günden fazla sürmektedir.
Sebep
Virüsler
Nezle üst solunum yolunda görülen ve kolayca yayılan bir enfeksiyondur. Nezlenin en yaygın nedeni rinovirüstür. Tüm vakaların %30 ile %80’inden sorumludur. Rinovirüs, Picornaviridae ailesine bağlı RNA içeren bir virüstür. Bu virüs ailesinde bilinen 99 tür virüs bulunmaktadır. Başka virüsler de nezleye sebep olabilir. Koronavirüsler, vakaların %10 ile %15’inden sorumludur. Grip (influenza) vakaların %5-15’ini oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra, diğer vakaların sebepleri insanda parainfluenza virüsleri, insanda respiratuar sinsityal virüs, adenovirüsler, enterovirüsler, ve metapnömo virüsü olabilir. Çoğu zaman, enfeksiyona neden olan birden fazla virüs mevcuttur. Toplamda, iki yüzden fazla farklı virüs türü soğuk algınlıkları ile ilişkilidir.
Bulaşma
Nezle genellikle başlıca iki yoldan biriyle bulaşır. Virüs taşıyan havadaki damlacıkların solunması veya yutulması; ya da enfekte burun mukusuna ya bulaşmış nesnelere temas edilmesi. Soğuk algınlığının en fazla hangi yöntemle yayıldığı henüz belirlenmemiştir. Virüsler çevrede uzun süre yaşayabilirler. Daha sonra ellerden gözlere ya da buruna geçerek hastalığı bulaştırırlar. Hastalığın yakın şekilde oturan insanlara bulaşma riski daha fazladır. Düşük bağışıklık seviyesine sahip birçok çocuğun yan yana bulunduğu ve genellikle hijyenin çok iyi olmadığı kreşlerde ya da okullarda hastalığın bulaşması yaygındır. Bu enfeksiyonlar daha sonra eve taşınır ve ailenin diğer fertlerine bulaşır. Ticari uçuşlardaki devridaim havanın hastalık bulaştırdığına dair bir kanıt yoktur. Rinovirüsün sebep olduğu soğuk algınlıkları en çok semptomların görüldüğü ilk üç günde bulaşıcıdır. Daha sonra bulaşıcılık özellikleri azalır.
Hava
Geleneksel açıklama, soğuk algınlığının uzun süre yağmur veya kış şartları gibi koşullara maruz kalınması yoluyla bulaştığıdır ve hastalık da ismini bu şekilde almıştır.Vücut ısının düşmesinin soğuk algınlığı için risk faktörü oluşturduğu fikri tartışmalı bir konudur. Soğuk algınlıklarına neden olan virüslerin bazıları mevsimsel olup soğuk ve yağışlı havalarda daha sık ortaya çıkarlar. Bu mevsimselliğin nedeni kesin olarak anlaşılmamış olup, soğuk havanın yol açtığı solunum sistemindeki değişikliklerin enfeksiyonlara daha açık hale getirebileceği düşünülmektedir. Kolaylıkla yayılan küçük damlacıkların kuru havada daha uzağa saçılması ve havada daha uzun süre kalması nedeniyle, düşük nem oranı hastalığın bulaşma oranlarını yükseltebilir. Bununla beraber, başta çocukların okula dönmesi olmak üzere, kapalı mekanlarda kalabalık ortamda daha fazla vakit geçirilmesi gibi sosyal etkenlerin de nezlenin mevsimselliğine katkısı olduğuna inanılmaktadır.
Diğer
Toplu bağışıklık, yani bir insan grubunun tümümün belirli bir enfeksiyona karşı bağışıklık kazanması, soğuk algınlığına önceden maruz kalınmasıyla oluşur. Bu yüzden, daha genç nüfusta solunum enfeksiyonları oranı daha yüksekken, daha yaşlı nüfusta solunum enfeksiyonları oranı düşüktür. Zayıf bağışıklık fonksiyonu da hastalık için bir risk faktörüdür.Uyku azlığı ve yetersiz beslenme de rinovirüse maruz kaldıktan sonra enfeksiyon riskini artırmaktadır. Bunun nedeninin, bağışıklık fonksiyonu üzerindeki etkileri olduğuna inanılmaktadır.
Fizyopatoloji
Soğuk algınlığı semptomlarının çoğunlukla virüslere karşı verilen bağışıklık tepkisine bağlı olduğu kabul edilmektedir. Bu bağışıklık tepkisinin mekanizması virüse göre değişir. Örneğin, rinovirüs çoğunlukla doğrudan temasla bulaşmaktadır. Bilinmeyen yöntemlerle insandaki ICAM-1 reseptörlerine tutunarak inflamatuvar mediyatörlerin salınımı tetikler. Bu inflamatuvar mediyatörler de semptomlara neden olur. Genellikle burun epiteline zarar vermez. Bunun aksine, respiratuar sinsityal virüs (RSV) ya doğrudan temasla ya da havadaki damlacıklar yoluyla bulaşır. Daha sonra, burunda ve boğazda çoğalır ve sonrasında genellikle üst solunum yoluna sıçrar. RSV, burun epiteline zarar verir. İnsanda parainfluenza virüsü tipik olarak burun, boğaz ve hava yollarında iltihaplanmaya yol açar. Küçük çocuklarda, soluk borusunu etkilediği durumlarda kuşpalazı, boğuk öksürük ve nefes almada zorlanmaya neden olabilir. Bunun nedeni çocuklarda hava yolunun dar olmasıdır.
Teşhis
Üst solunum enfeksiyonları (ÜSYE) arasındaki fark, semptomların görüldüğü yere zayıf şekilde bağlıdır. Nezle en çok burnu, faranjit en çok boğazı ve bronşit en çok akciğerleri etkiler. Soğuk algınlığı çoğunlukla burnun iltihaplanması olarak tanımlanır ve çeşitli derecelerde boğaz iltihabı da içerebilir. Kendi kendine teşhis koyma yaygındır. Sebep olan gerçek viral ajanın izolasyonu nadiren gerçekleştirilir. Genellikle semptomlara bakarak virüs türünü belirlemek mümkün değildir.
Korunma
Nezleden korunmanın tek etkili yolu virüslerin yayılmasını fiziksel olarak engellemektir. Bu öncelikle elleri yıkamak ve maske takmak yoluyla başarılabilir. Sağlık hizmetlerinin verildiği yerlerde, önlükler ve tek kullanımlık eldivenler de kullanılmaktadır. Hastalığın bulaştığı kişilerin izole edilmesi, hastalığın çok yaygın olması ve semptomların spesifik olmaması nedeniyle mümkün değildir. Sebep olan pek çok virüs olması ve virüslerin hızlı şekilde değişmesi nedeniyle, aşılamanın zor olduğu kanıtlanmıştır. Geniş kapsamda etkili bir aşının geliştirilmesi de pek muhtemel değildir.
Ellerin düzenli olarak yıkanması, nezle virüslerinin bulaşmasını azaltmaktadır. Bu yöntem en çok çocuklar arasında etkilidir. Normal el yıkama sırasında antiviral ya da antibakteriyel maddelerin kullanılmasının el yıkamanın etkinliğini artırıp artırmadığı bilinmemektedir. Hastalığın bulaştığı insanların yanındayken yüz maskesi takılması faydalı olabilir. Daha fazla fiziksel ya da sosyal mesafe konulmasının faydalı olup olmadığı konusunda yeterli veri bulunmamaktadır.Çinko takviyesi kişinin yakalandığı nezle sayısını azaltmada etkili olabilir. Rutin C vitamini takviyesi nezle riskini ya da şiddetini azaltmaz. C vitamini nezlenin süresini kısaltabilir.
Yönetim
Şu anda, enfeksiyonun süresini azalttığı kanıtlanmış olan herhangi bir ilaç ya da bitkisel tedavi bulunmamaktadır. Tedavi, belirtilerin rahatlatılmasını içerir. Bunlar arasında bol bol dinlenme, sıvı seviyesini korumak için sıvı alma bulunur. Ancak tedavinin sağladığı faydaların çoğunluğu plasebo etkisine dayandırılmaktadır.
Semptomatik
Belirtileri hafifletmeye yardımcı tedavilere, ibuprofen ve acetaminophen/paracetamol gibi basit ağrı kesici (analjezikler) ve ateş düşürücü ilaçlar (antipiretikler) dahildir. Kanıtlar, öksürük şuruplarının basit ağrı kesici ilaçlardan (analjezikler) daha fazla etkin olduğunu göstermez. Aynı zamanda, öksürük şuruplarının, etkinliklerini destekleyici kanıtların yokluğundan ve zarar verme risklerinden dolayı çocuklar için kullanılması tavsiye edilmez.Kanada, riskler ve kanıtlanmamış faydaları konusundaki endişelerden dolayı reçetesiz satın alınabilen öksürük ve soğuk algınlığı şuruplarının 6 yaş ve altındaki küçük çocuklar için kullanılmasını sınırlandırmıştır. Reçetesiz satın alınabilen bir ilaç olan dekstrometorfanın suistimali, birçok ülkede yasaklanmasına sebep oldu.
Yetişkinlerde, burun akması birinci jenerasyon antihistaminler tarafından azaltılabilir. Ancak birinci jenerasyon antihistaminler uyuşukluk gibi kötü yan etkilerle ilişkilendirilmektedir.Psödoefedrin gibi diğer dekonjestanlar da yetişkinlerde etkilidir. Ipratropium burun spreyi, burun akması belirtilerini giderse de tıkanıklık konusunda etkisi azdır. İkinci jenerasyon antihistaminlerin de etkin olmadığı görülmektedir.
Çalışmaların eksikliği nedeniyle, sıvı alımının artırılmasının, belirtileri mi yoksa solunum yolu hastalığını mı iyileştirdiği bilinmemektedir. Benzeri bir veri eksikliği ısıtılmış nemli hava kullanımı için de geçerlidir. Yapılan bir araştırma, buharlaşan göğüs merheminin gece nükseden öksürük, tıkanıklık ve uyku güçlüğü gibi konularda semptomatik rahatlama sağladığını göstermiştir.
Antibiyotik ve antiviral ilaçlar
Antibiyotiklerin virüs enfeksiyonlarına karşı ve bu sebepten dolayı soğuk algınlığına karşı bir etkileri yoktur. Antibiyotiklerin yan etkilerinin genel olarak zarara yol açmasına rağmen antibiyotikler yaygın olarak reçete edilmektedir. Antibiyotiklerin yaygın olarak reçete edilmelerinin sebebi, insanların, doktorlardan bunları reçete etmesini beklemeleri ve doktorların insanlara yardımcı olmak istemesidir. Antibiyotiklerin reçete edilmesinin bir diğer sebebi de enfeksiyonun antibiyotikler tarafından yönetilebilecek sebeplerini dışarıda tutmanın zorluğudur. Başlangıç düzeyinde bazı araştırmalar faydalı olduğunu göstermiş olsa da soğuk algınlığı için herhangi bir antiviral ilaç bulunmamaktadır.
Alternatif tedaviler
Soğuk algınlığı için birçok alternatif tedavi bulunmasına rağmen çoğu tedavinin kullanımını desteklemek açısından yetersiz kanıt bulunmaktadır. 2010 yılı itibarıyla bal ya da burnun çalkalanmasının iyi gelip gelmediğine dair yeterli kanıt bulunmamaktadır. Çinko takviyesi, belirtiler başladıktan sonra 24 saat içinde kullanıldıklarında belirtilerin şiddeti ve süresini azaltabilir. Kapsamlı araştırmalar yapılmış olmasına rağmen C vitamininin soğuk algınlığı üzerindeki etkisi bulunmamaktadır.Ekinezyanın (kirpi otu) faydası hakkındaki kanıtlar tutarsızlık göstermektedir. Farklı ekinezya takviyelerinin gösterdiği etkiler çeşitlilik arz edebilir.
Prognoz
Soğuk algınlığı genellikle hafif şiddetlidir ve kendi kendine geçer; belirtilerin çoğu bir hafta içinde iyileşir. Eğer ortaya çıkarlarsa, şiddetli rahatsızlıklar genellikle, çok yaşlı, çok genç ya da bağışıklık sistemi baskı altına alınmış (zayıflamış bağışıklık sistemine sahip olanlar) kişilerde görülür. Sinüzit, faranjit kulak enfeksiyonu ile sonuçlanabilen ikincil bakteriyel enfeksiyonlar baş gösterebilir. Sinüzitin, vakaların %8'inde görüldüğü tahmin edilmektedir. Kulak enfeksiyonları, vakaların %30'unda baş gösterir.
Epidemiyoloji
Soğuk algınlığı, en sık görülen insan hastalığıdır ve insanları global olarak etkiler. Yetişkinler, genellikle senede bir ila beş enfeksiyon geçirir. Çocuklarda, senede altı ila on kere soğuk algınlığı görülebilir (ve okula giden çocuklar için senede on iki kereye kadar enfeksiyon görülebilir). Bağışıklık sisteminde zayıflamaya bağlı olarak semptomatik enfeksiyon oranları, yaşlılarda artış gösterir.
Tarihçe
Soğuk algınlığının sebepleri sadece 1950'lerden bu yana tespit edilmeye başlanmış olsa da, hastalık, antik çağlardan beri insanlıkla beraber olmuştur. Belirti ve tedavileri, M.Ö. 16. yüzyıldan önce yazılmış, mevcut en eski tıp metni olan Antik Mısır'ın Ebers Papirüsü'nde açıklanmıştır. "Soğuk algınlığı" terimi, belirtilerinin benzerliği ve soğuk havaya maruz kalmadan dolayı 16. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır.
Birleşik Krallık'ta Soğuk Algınlığı Ünitesi, (Common Cold Unit - CCU) Tıbbi Araştırma Konseyi tarafından 1946'da kurulmuştur ve rinovirüs 1956 yılında burada keşfedilmiştir. CCU, 1970 yılında, interferon tedavisinin rinovirüs enfeksiyonunun inkübasyon döneminde bir miktar koruma sağladığını göstermiştir. Herhangi bir pratik tedavi geliştirilememiştir. Ünite, rinovirüsler tarafından sebep olunan soğuk algınlıklarının önlenmesi ve tedavisinde çinko glukonat pastili araştırmasını tamamladıktan iki yıl sonra, 1989 senesinde kapanmıştır. Çinko, CCU'nun tarihinde geliştirilmiş tek başarılı tedaviydi.
Ekonomik etki
Soğuk algınlığının ekonomik etkisi, dünyanın birçok yerinde yeteri kadar anlaşılmamaktadır. Soğuk algınlığı, Amerika Birleşik Devletleri'nde, her yıl, ılımlı bir tahminle 7,7 milyar $'a mal olan 75 ila 100 milyon arasında hekim ziyaretine yol açmaktadır. Amerikalılar, reçetesiz satın alınabilen (OTC) ilaçlara yılda 2,9 milyar $ harcamaktadır. Amerikalılar, semptomatik rahatlama için de, ayrıca yılda 400 milyon $ harcamaktadır. Doktora görünen insanların üçte birinden fazlasına antibiyotik reçete edilmiştir. Antibiyotik reçetelerinin kullanımının, antibiyotik direnci konusunda etkileri mevcuttur.
Soğuk algınlığı sebebiyle tahmini olarak yılda 189 milyon gün okul devamsızlığı yaşanmaktadır. Sonuç olarak ebeveynler, evde kalıp çocuklarına bakmak amacıyla 126 milyon işgününü kaçırmıştır. Soğuk algınlığından muzdarip çalışanlar tarafından kaçırılan 150 milyon işgününe eklendiğinde soğuk algınlığı bağlantılı işgücü kaybının toplam ekonomik etkisi yılda 20 milyar $'ı aşmaktadır. Bu, Birleşik Devletler'deki işgücü kaybının %40'ına tekabül eder.
Araştırma
Soğuk algınlığı için etkinlikleri konusunda çok sayıda antiviral test edilmiştir. 2009 yılı itibarıyla hiçbiri etkili Antiviral ilacı pleconaril üzerindeki deneyler devam etmektedir. Picornavirüslere karşı olumlu sinyaller vermektedir. Aynı zamanda BTA-798 üzerindeki deneyler de devam etmektedir. Pleconaril'in oral versiyonunun güvenlik sorunları mevcuttur ve aerosol formu ile ilgili çalışılmalar yapılmaktadır.
College Park Maryland Üniversitesi ve Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden araştırmacılar, soğuk algınlığına sebep olduğu bilinen tüm virüs türlerinin genomunun haritasını çıkarmıştır.
- Referanslar
- Ronald Eccles, Olaf Weber (eds) (2009). Common cold (İngilizce) (çevrimiçi bas.). Basel: Birkhäuser. ISBN 978-3764398941. 3 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2020. KB1 bakım: Fazladan yazı: yazar listesi (link)
Virüsler | |
---|---|
Belirtiler | |
Komplikasyonlar | |
İlaçlar |
|
Sınıflandırma | |
---|---|
Dış kaynaklar |