Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

COVID-19

Подписчиков: 0, рейтинг: 0
COVID-19
(Koronavirüs hastalığı 2019)
Diğer adlar
  • Koronavirüs
  • Yeni Koronavirüs hastalığı
Symptoms of coronavirus disease 2019 4.0.svg
COVID-19'un yol açtığı semptomlar
Olağan başlangıcı Bulaşmadan sonra 2 ila 14 gün (genellikle 5 gün)
Uzmanlık Enfeksiyon hastalıkları, Göğüs hastalıkları, viroloji, epidemiyoloji, Acil tıp Bunu Vikiveri'de düzenle
Belirtiler Ateş, öksürük, tat ve koku duyusu kaybı, nefes darlığı
Komplikasyon Zatürre
Kuluçka süresi Bulaşmadan sonra 7 ila 14 gün (tipik olarak 5 gün)
Süre Birkaç hafta
Nedenleri Virüs, aspirasyon pnömonisi
Risk faktörü Kistik fibrozis, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, astım, diyabet, kalp yetmezliği, sigara bağımlılığı, yaşlılık
Tanı Belirtilerin gözlenmesi, göğüs filmi, tomografi
Ayırıcı tanı KOAH, astım, pulmoner ödem, akciğer embolisi
Tedavi Antikoagülan (Heparin, Varfarin, direkt etki gösteren oral antikoagülanlar)
İlaç Var

Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) şiddetli akut solunum sendromu koronavirüsü 2 (SARS-CoV-2)'nin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. İlk vaka ile Çin'in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde Kasım 2019 tarihinde karşılaşılmıştır. O zamandan bu yana yayılmaya devam etmiş ve hala daha devam eden bir pandemiye neden olmuştur. 3 Mart 2020 itibarıyla dünya çapında ölüm oranı %3,4 olup, 8 Nisan 2023 tarihi itibarıyla Dünya'da 684.906.699 onaylanmış vaka, 657.635.742 iyileşen varken virüs nedeniyle 6.837.598 hasta öldü.

COVID-19 semptomları genellikle değişkendir fakat ateş, öksürük, yorgunluk, nefes almakta zorluk, anozmi (koku alma duyusunda kayıp) ve tat alma duyusunda kayıp gibi semptomlar sıkça görülen semptomları arasındadır. Semptomlar virüsle temastan bir ile on dört gün içerisinde görülmektedir. Enfekte olan kişilerden yaklaşık olarak beş kişiden birinde herhangi bir belirti görülmemektedir. Çoğu insanda hafif semptomlar görülmesine karşın bazı insanlarda akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS)'nin görülmesine neden olabilmektedir. ARDS sitokin fırtınalarına, çoklu organ yetmezliğine, sepsise ve tromboza neden olabilmektedir. (Özellikle akciğerler ve kalpte olmak üzere) Organlarda uzun vadeli hasarlar gözlemlenmiştir. Hastalığın akut evresini geçirmiş olmalarına rağmen çeşitli etkileri aylarca yaşamaya devam eden kayda değer sayıda hastanın bulunması endişelere neden olmaktadır. Bu durum ayrıca uzun COVID olarak da bilinmektedir. Bu etkiler arasında şiddetli yorgunluk, hafıza kaybı da dahil olmak üzere bilişsel problemler, düşük derecelerde ateş, kaslarda güçsüzlük ve nefes darlığı bulunmaktadır.

COVID-19'a neden olan virüs çoğunlukla enfekte bir kişinin başka bir kişiyle yakın temasta bulunmasıyla bulaşmaktadır. Virüsü içeren küçük damlacıklar ve aerosoller enfekte kimsenin nefes alması, öksürmesi, hapşırması, şarkı söylemesi veya konuşması durumunda ağız ve burnundan yayılabilir. İnsanlar virüsün ağız, burun veya gözlere gelmesi durumunda enfekte olurlar. Virüs ayrıca kontamine yüzeyler nedeniyle de bulaşabilmektedir, fakat hastalığın bulaşmasının ana yolunun bu olmadığı düşünülmektedir. Hastalığın aktarımının ne şekilde olduğu kesin olarak nadiren tespit edilebilir, ancak enfeksiyon çoğunlukla insanların belli bir süre boyunca birlikte bulunmaları durumunda gerçekleşmektedir. Enfekte kimse semptom göstermeye başlamadan iki gün önce bile başkalarına bu virüsü bulaştırabilir. Ayrıca COVID-19 semptom göstermeyen kimselerden de bulaşabilir. Normal vakalarda on güne kadar, ağır vakalarda ise iki hafta boyunca enfekte kalabilmek mümkündür. Hastalığın teşhisi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Teşhis için en yaygın kulanılan yöntem nazofaringeal sürüntü yardımıyla uygulanan gerçek-zamanlı polimeraz zincir reaksiyonudur (rRT-PCR).

Önleyici tedbirler arasında fiziksel veya sosyal mesafe, karantina, kapalı alanların havalandırılması, öksürme ve hapşırma durumunda ağız ve burunun kapatılması, ellerin yıkanması ve yıkanmamış ellerin yüzden uzak tutulması yer alır. İletim riskini en aza indirmek için halka açık ortamlarda yüz maskeleri kullanılması tavsiye edilmiştir. Çeşitli aşılar geliştirilmiş ve çeşitli ülkelerce toplu aşılama kampanyaları başlatılmıştır.

Virüsü inhibe eden ilaçların geliştirilmesi için çalışmalar devam etse de, birincil tedavi şu an için semptomatiktir. Kontrol altına alma işlemleri; semptomların tedavisini, destekleyici bakımı, izolasyonu ve deneysel önlemleri içerir.

Belirti ve Bulgular

COVID-19'un semptomları, hafif semptomlardan ağır hastalığa kadar değişkenlik göstermektedir. Yaygın semptomları arasında baş ağrısı, koku ve tat kaybı, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı, öksürük, kas ağrısı, boğaz ağrısı, ateş ve nefes alma güçlüğü yer alır. Aynı enfeksiyona sahip kişilerde farklı semptomlar görülebilmektedir ve bu semptomlar zamanla değişiklik gösterebilir. Daha önceden kulak, burun, boğaz rahatsızlığı olmayan kişilerde koku kaybı ile tat kaybının aynı anda görülmesi % 95 özgüllük oranıyla COVID-19 ile ilişkilendirilir.

Çoğu hasta (%81) hafif ile orta şiddette semptomlar gösterirken (hafif derecede zatüreye kadar), bir kısmı (%14) ağır semptomlar göstermekte (nefes darlığı, hipoksi, %50'den fazla akciğer tutulumu gibi), az bir kısmı ise (%5) kritik semptomlar göstermektedir (solunum yetmezliği, şok, çoklu organ disfonksiyonu gibi). Enfekte kişilerden ortalama olarak beşte biri hiçbir semptom göstermemektedir. Asemptomik taşıyıcılar genellikle test olmamaktadır ve hastalığı bulaştırabilirler. Bazı enfekte kişiler daha sonradan semptom göstermeye başlayabilir veya çok hafif semptomlar gösterebilirler, bu kişilerde hastalığı bulaştırabilmektedir.

Çoğu enfeksiyonda olduğu gibi enfekte olunduktan sonra ilk semptompların ortaya çıkması için kuluçka süresi olarak bilinen belirli bir sürenin geçmesi gerekir. Covid-19'un kuluçka süresi ortalama dört ila beş gündür. Çoğu semptomik kişi temastan iki ila yedi gün arasında semptom göstermeye başlar ve neredeyse semptomik hastaların tamamı on iki gün dolmadan bir veya birden fazla semptom gösterir.

Sebebi

COVID-19, şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2 (SARS-CoV-2) virüs suşu enfeksiyonundan kaynaklanır.

Bulaşma

COVID-19 genellikle, solunum yoluyla bulaşmaktadır; enfekte kimsenin öksürmesi, hapşırması, konuşması veya nefes alması ile bulaşabilir. Enfeksiyona virüs içeren partiküllerin solunulması, virüs içeren solunum damlacıklarının veya aerosollerinin, enfekte olan hasta ile yakın temasta bulunan kişilerin ağız, burun veya gözlerine girmesi neden olur. Bulaşıcı olan ortalama 1000 SARS-CoV-2 viryonunun insandan insana geçebildiği ve enfeksiyona neden olduğu düşünülmektedir.

Temas süresi arttıkça ve bireyler arasındaki fiziksel mesafe azaldıkça COVID-19'un bulaşma riski artmaktadır. Yakın mesafeler yere düşen daha büyük damlacıkları ve aerosolleri içerebilirken, daha uzun mesafeler yalnızca aerosolleri içerir. Daha büyük damlacıklar da buharlaşarak aerosollere dönüşebilir. Kasım 2020 itibarıyla, büyük damlacıklar ile aeresoller arasındaki önem farkı net değildir, ayrıca virüsün bir odadan uzak bir mesafedeki başka bir odaya hava kanalları gibi yollarla taşınabilme ihtimalinin olup olmadığı da bilinmemektedir. Hava yoluyla bulaşma özellikle; restoranlar, korolar, spor salonları, gece kulüpleri, ofisler ve ibadethaneler gibi yüksek risk içeren kapalı alanların az havalandırılmış ve kalabalık olması durumunda gerçekleşebilmektedir. Ayrıca, sağlık hizmeti ortamlarında da hava yoluyla bulaşma durumu COVID-19 hastalarına aerosol oluşturan tıbbi prosedürler uygulanması sonucunda yaşanabilmektedir.

Sosyal mesafe uygulaması ile kumaş yüz maskeleri, cerrahi maskeler, solunum maskeleri gibi yüz kaplamalarının takılması damlacık iletimini kontrol altına alma yöntemlerindendir. İyi bir hava sirkülasyonu sağlamak ve dışarıdaki havanın kullanımını arttırmak amacıyla, ısıtma ve havalandırma sistemlerinin bakımlarının yaptırılması kapalı alanlarda hastalığın bulaşma riskini azaltabilir.

Bir enfekte kişi tarafından enfekte edilen kişi sayısı genellikle değişkenlik göstermektedir; Eylül 2020 itibarıyla enfekte bir kişinin ortalama olarak 2-3 kişiyi enfekte ettiği tahmin edilmektedir. Gripten daha bulaşıcı ancak kızamıktan daha az bulaşıcıdır. Sıklıkla kümeler halinde bulaşır, enfeksiyonların ini genellikle bir bölge veya belirli bir vakaya kadar sürülebilmektedir. Yayılmasında, bir kişinin birden fazla kişiye hastalığı bulaştırdığı "süper-yayılma olayları"nın etkisi büyüktür.

Viroloji

SARSr-CoV viriyonunun çizimi

Şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2 (SARS-CoV-2), yeni bir şiddetli akut solunum sendromu koronavirüsüdür. İlk olarak Vuhan'daki akut solunum yolu hastalığı vakaları kümesine bağlı zatürre geçiren üç kişiden tespit edildi. Yeni SARS-CoV-2 virüsünün tüm özellikleri doğadaki ilintili koronavirüslerde de görülmektedir.

Vücut dışarısında virüs koruyucu balonunu patlattığı için sabun ile yok edilebilmektedir.

SARS-CoV-2 orijinal SARS-CoV ile yakından bağlantılıdır. Hayvan kökenli olduğu düşünülmektedir (zoonotik). Genetik analizler, koronavirüsün, yarasadan bulaşan iki suşla birlikte Sarbecovirus (B soyu) alt cinsinde Betacoronavirus cinsi ile genetik olarak kümelendiğini ortaya çıkarmıştır. Yarasa korona virüs örnekleriyle %96 genom seviyesinde benzerlik gösterir (BatCov RaTG13). SARS-CoV-2'nin yapısal proteinleri arasında membran glikoproteini (M), zarf proteini (E), nükleokapsid proteini (N) ve başak proteini (S) bulunur. SARS-CoV-2'nin M proteini, yarasa SARS-CoV'nin M proteinine %98,6 benzerdir, pangolin SARS-CoV ile %98,2 homolojiyi korur ve SARS-CoV'nin M proteini ile %90 homolojiye sahiptir; ancak MERS-CoV'nin M proteini ile benzerliği yalnızca %38'dir.

SARS-CoV-2 binlerce farklı varyasyonu vardır.

Epidemiyoloji

İlk olarak Çin'in Vuhan bölgesinde 2019 yılında Covid-19 ortaya çıktı. Hızlı bir şekilde diğer bölgelere ve diğer ülkelere yayıldı. 2019 yılında ortaya çıkan ve salgın hâline gelen koronavirüsün daha fazla yayılmasına engel olmak amacıyla Çin hükûmeti şehri 23 Ocak 2020 tarihinden itibaren karantina altına aldı. Bunun yanı sıra şehre yapılan uluslararası uçuşlar da iptal edildi. Almanya, Türkiye, Fransa gibi pek çok ülke Çin Halk Cumhuriyetinden gelen tüm yolcuları termal dedektörlerle kontrol etmeye başladı. Şehire 1 hafta içinde hastaneler yapıldı ve şehir ekonomisi durma noktasına geldi. Çin hükûmeti halka ilaç ve maske dağıtımına başladı, ayrıca çoğu ülke karantina bölgesindeki vatandaşlarını bölgeden tahliye etti. Dünya Sağlık Örgütü bölgesel düzeyde tehlike düzeyini "çok yüksek" olarak belirledi. Salgının ülke düzeyinde yayılmasından sonra Vuhan'dan başka pek çok şehir daha karantinaya alındı. Birçok bölgeye sağlık ekipleri yönlendirildi ve toplu taşıma durduruldu.

Tanı

Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'nin COVID-19 için rRT-PCR test kitleri.

Dünya Sağlık Örgütü, hastalığın tanısı için çeşitli test protokolleri açıklamıştır. Standart test yöntemi, gerçek zamanlı revers transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu (rRT-PCR) olmaktadır. Bu test, kişiden alınacak nazofarengeal sürüntü veya balgam gibi solunum yollarından alınmış örnekler ile gerçekleştirilebilmektedir. Test sonuçları genellikle birkaç saat ile 2 gün arasında değişebilen sürelerde çıkmaktadır. Bilim insanları, hastalığa neden olan virüs soyunu izole etmiş ve genetik sekansını yayımlayarak dünya çapında laboratuvarların enfeksiyonu teşhis etmeleri için PCR testleri geliştirmesine olanak tanımıştır.

PCR testleri, doğruluk oranının (sensitivite) yüksekliği nedeniyle altın standart olsa da, test sonucu almanın yavaş olması (en az 4 ila 6 saat), deneyimli personel ihtiyacı ve lojistik olarak merkezî bir konumda yapılması gereksinimi dolayısıyla, daha çabuk sonuç verecek olan antikor testlerinin (immunoassay) üzerinde çalışılmıştır. Antikor testlerinde nazofarengeal sürüntü veya kan testi yapılması mümkün olabilir. 23 Mart 2020 itibarıyla, SARS-CoV-2'ye karşı üretilen IgM ve IgG antikorlarını tespit edebilen, 15 dakikada sonuç veren testler üretilmiş, Çin'de onaylanmasının yanı sıra Avrupa'da CE işareti almıştır. Bu testlerin doğruluk oranı PCR'a göre daha düşüktür, örneğin testlerden biri için %13'lük bir yanlış negatif (hastalığa sahip olmakla beraber negatif sonuç) oranı verilmektedir. Yüksek duyarlılığa sahip, yani doğruluk oranı çok yüksek olan CRISPR temelli ve PCR'a kıyasla daha hızlı sonuç veren testler üzerinde çalışmalar devam etmektedir.

Vuhan Üniversitesi Zhongnan Hastanesi'nin yayımlamış olduğu yönerge, enfeksiyonların belirlenmesi için klinik özellikler ile epidemiyolojik riskin kullanılmasını önermektedir. Bu yönteme göre, aralarında ateş, zatürre, normal veya düşük beyaz kan hücresi seviyesi ve düşük lenfosit seviyesi bulgularından herhangi ikisine sahip kişiler, Vuhan'a seyahatleri ve hasta kişilerle etkileşimleriyle beraber incelenerek değerlendirilmektedir. Tongji Hastanesi'nin yayımlamış olduğu 26 Şubat tarihli bir araştırmaya göre göğüsün bilgisayarlı tomografi ile çekilmiş resimlerinin değerlendirilmesi (%98), PCR testleri ile karşılaştırıldığında (%71) daha yüksek bir duyarlılık göstermektedir. Yanlış negatif sonuçlarının, PCR testlerinden veya testi gerçekleştiren kişi veya örneklerin hatalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Yanlış pozitif sonuçları nadir görülmektedir.

Çin'de 1099 hasta üzerinde yürütülmüş bir çalışma, hastaların %56'sında buzlu cam opasitelerinin var olduğunu ortaya koymuş, ancak vakaların %18'inde herhangi bir radyolojik bulguya rastlanmadığı da rapor edilmiştir. Bilateral ve periferal buzlu cam opasiteleri en tipik BT bulgularını oluşturmakta olmalarına rağmen, hastalık için spesifik değillerdir. Buzlu cam opasiteleri çocuk hastalarda da c. %33 oranında görülen bir bulgu olmaktadır. Akciğerlerde bir yoğunluk artışı türü olan konsolidasyon, lineer opasiteler ve ters halo işareti vakalardaki diğer radyolojik bulgulardır. Hastalık başlangıcında lezyonlar sadece bir akciğeri etkilerken, semptomların ortaya çıkmasından 6-12 gün sonrasını kapsayan ilerleyen evrelerde hastaların %88'inde iki akciğerin de etkilendiği gözlemlenmiştir.

Kodlandırılması

2019'un sonlarına doğru, DSÖ ICD-10 hastalık kodlarını oluşturdu. U07.1 kodu SARS-CoV-2 enfeksiyon nedeniyle gerçekleşmiş labratuvarlarca onaylanmış ölümleri, U07.2 ise SARS-CoV-2 enfeksiyonu kaynaklı labratuvarlar tarafından onaylanmamış ölümleri temsil etmektedir.

Patoloji

Otopsiler sırasında bulunmuş patolojik bilgiler şunlardır:

  • Makroskopi: perikardit, akciğer konsolidasyonu ve pulmoner ödem
  • Akciğer bulguları:
    • minör seröz eksüdasyon, minör fibrin eksüdasyonu
    • pulmoner ödem, pnömosit hiperplazisi, büyük atipik pnömositler, lenfosit infiltrasyonlu interstisyel inflamasyon ve çok çekirdekli dev hücre oluşumu
    • yaygın alveolar eksüdalar ile yaygın alveolar hasar (DAD). DAD, akut solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) ve şiddetli hipoksemiye neden olur.
    • alveolar boşluklarda ve pulmoner interstisyel fibrozda eksüda organizasyonu
    • bronkoalveolar lavajda plazmositoz
  • Kanda: yaygın damar içi pıhtılaşma; lökoeritroblastik reaksiyon
  • Karaciğerde: mikroveziküler steatoz

Önlenmesi

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) tarafından yayınlanmış hastalıkların yayılmasını önlemenin yöntemlerini anlatan bir inforgrafik.
Maske kullanımı, sosyal mesafe ve aşılar gibi pandemi kontrol yöntemleri uygulanmazsa hastalıklar katlanarak yayılır. Bu grafik, sınırlama önlemlerinin erkenden uygulanmaya başlanmasının, nüfusun geniş bir kesimini koruyacağını göstermektedir.

Enfeksiyon olasılığını azaltmaya yönelik önleyici tedbirler arasında evde kalmak, halka açık yerlerde maske takmak, kalabalık yerlerden kaçınmak, insanlardan uzak durmak, kapalı alanları havalandırmak, elleri sık sık sabun ve suyla birlikte en az 20 saniye boyunca yıkamak, solunum sistemi hijyenine dikkat etmek; yıkanmamış ellerle yüz bölgesine dokunmaktan kaçınmak yer alır. Covid-19 tanısı konmuş kişilerin veya bu hastalığı geçirdiğinden şüphelenen kimselerin tıbbi yardım almak dışında evden ayrılmamaları, başka birisiyle aynı ortamda bulunuyorlarsa öksürme ve hapşırma durumlarında ağızlarını kapatmaları, kişisel ev eşyalarını paylaşmamaları ve bol bol ellerini yıkamaları önerilmektedir.

Koruyucu önlemler, aşı veya daha iyi tedavi yöntemleri geliştirilene kadar hastanelerdeki yükün azaltılması amacıyla uygulanmaktadır.

Aşı

COVID‑19 aşısı, COVID-19 hastalığına karşı kazanılmış bağışıklık sağlamayı amaçlayan bir biyoteknoloji ürünüdür. 231 aşı adayı hâlâ geliştirme aşamasındadır ve hiçbir adayın güvenliğini ve etkinliğini kanıtlamak için klinik denemeleri henüz tamamlanmamıştır. Ağustos ayında en az 24 aşı adayı açıklandı veya klinik deneylere tabi tutuldu, altısı başlangıç aşaması olan aşama III'te ve 18'i aşama I-II'dedir.

Ağustos 2020'de, Gam-COVID-Vac adlı bir Rus aşısı Rusya'da tescil edildi. Uluslararası bilim çevreleri, Gam-COVID-Vac aşısına dair klinik testlerin yayımlanmamış olmasından ötürü aşının Rusya'da tescillenmesine tepki gösterdi. Aşının güvenilirliğine, efektif dozuna veya COVID-19 enfeksiyonlarına karşı işe yarar olup olmadığına dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Aşının 2020'de Faz III araştırmalarının başlanacağı duyurulmuştur, ancak I. ve II. fazların sonuçları akran değerlendirmesi yapılarak yayımlanmamıştır.

Daha önce SARS ve MERS hastalıklarına karşı bir aşı geliştirme girişimleri sayesinde koronavirüslerin yapısı ve işlevi hakkında önemli bilgiler sağlanmıştır. Ancak önceki tüm koronavirüs aşı adayları erken aşamadaki klinik denemelerde başarısız oldu ve hiçbiri ruhsatlandırma aşamasına gelmedi.

Nisan ayında, bir aşının acil kullanım protokolleri kapsamında 12 aydan daha kısa bir süre içinde veya 2021'in başlarında mevcut olabileceği belirtilmiştir. DSÖ, aşama II – III klinik denemelerine ulaşan birkaç aşı adayının eş zamanlı değerlendirilmesi için uluslararası bir "Dayanışma denemesi"nin konuşlandırıldığını da duyurdu.

Sosyal Mesafe

Sosyal mesafe (ayrıca fiziki mesafe olarak da bilinir) bireyler arasındaki mesafeyi arttırarak hastalığın yayılmasını yavaşlatma amacı güden enfeksiyon kontrol hareketleridir. Karantina; yolculuklara kısıtlamalar getirilmesi; okulların, iş yerlerinin, stadyumların, tiyatroların veya alışveriş merkezlerinin kapatılması sosyal mesafe yöntemleri arasındadır. Bireyler evde kalarak, seyahatlerini sınırlandırarak, kalabalık alanlardan kaçınarak, temassız şekilde selamlaşarak ve fiziksel olarak başka insanlardan uzak durarak sosyal mesafe yöntemlerini uygulayabilirler. Birçok hükûmet şu anda salgından etkilenen bölgelerde sosyal mesafeyi zorunlu kılmakta veya tavsiye etmektedir. Bazı bölgelerde sosyal mesafeye uyulmaması salgının daha da yayılmasına neden olmuştur. İlk tavsiyeler, aile üyeleri dışındaki diğer kişiler ile aradaki iki metrelik mesafenin korunmasını içeriyordu.

Yaşlılar, diyabet hastaları, kalp hastalığı ve solunum hastalığı bulunanlar, hipertansiyon hastaları ve zayıf bağışıklık sistemi olanlar, hastalığı şiddetli geçirmekle ve komplikasyon riskinin artmasıyla karşı karşıyadırlar. Bu nedenle toplum içine çıkmamaları ve mümkün olduğunca evlerinde kalmaları önerilmektedir.

İzolasyon

COVID-19 Pozitif kişilerin veya hastalığı geçirmekte olduğundan şüphelenen kişilerin sosyal izolasyonda bulunması önerilmektedir. Sağlık kuruluşları izolasyonun nasıl doğru bir şekilde yapılacağını açıklamışlardır.

Birçoğu hükûmet halkın tamamına sosyal izolasyonu önermiş ya da zorunlu hale getirmiştir. En katı karantina kuralları yüksek risk grubundakiler için uygulanmaktadır. Covid-19 hastası biriyle temasta bulunmuş olan veya hastalığın yaygın olduğu bölgelerden gelmiş olan kişilerin 14 gün boyunca karantina uygulamaları önerilmektedir.

Yüz maskeleri ve solunum hijyeni

DSÖ hastalığın bulaşma riskinin fazla olduğu ve sosyal mesafeyi korumanın zor olduğu bölgelerde yüz maskesi kullanımını öneriyor. Bu öneri asemptomatik veya presemptomatik kimselerden kaynaklanan yayılmaları önlemeyi ve sosyal mesafe uygulamasını tamamlamayı amaçlıyor. Maskeler konuşma, nefes alma ve öksürme sırasında ortaya çıkan eksprituar damlacıkların taşınma mesafesini sınırlandırmaktadır. Ayrıca virüs içeren parçacıkları solunan havadan filtreleyerek kullanıcının enfekte olma olasılığını azaltır. Birçok ülkede maske kullanımı teşvik edilmektedir ya da zorunlu hale getirilmiştir.

Özellikle hastaların ve hastaların bakımını üstlenmiş kişilerin yüz maskesi kullanması şiddetle tavsiye edilmektedir ABD Hastalık kontrol ve korunma merkezleri maskenin bulunmadığı durumlarda öksürürken veya hapşırırken peçete ile ağızın ve burnun örtülmesini eğer peçete de bulunmuyorsa dirseğin iç kısmı ile ağız ve burunun kapatılmasını öneriyor. Öksürük veya hapşırıktan sonra el temizliğine dikkat edilmesi de öneriler arasında bulunmaktadır. Doğrudan hastalarla ilgilenen sağlık çalışanlarının N95 veya eşdeğeri maskeler kullanması önerilmektedir.

El yıkama ve hijyen

DSÖ, özellikle de tuvaletten çıktıktan sonra veya yemekten önce ellerin en az 20 saniye boyunca sabun ve su ile yıkanmasını, ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri ise su ve sabuna erişim olmaması durumunda en az %60 alkol oranına sahip el dezenfektanlarının kullanılmasını öneriyor. Ayrıca DSÖ ticari el dezenfektanlarının bulunmadığı bölgelerde etanol veya izopropanol kullanılabileceğini bildirmektedir.

Yüzey Temizliği

Corona virüsler yüzeylerde birkaç saat veya birkaç gün yaşayabilmektedir. Sıcak iklimlerde ve güneş ışığının doğrudan vurduğu yüzeylerde koronavirüslerin yaşam süresi daha kısadır.

Yüzeyler çeşitli solüsyonlarla (%62-71 etanol, %50-100 izopropanol, %0,1 sodyum hipoklorit, %0,5 hidrojen peroksit ve %0,2-7,5 povidon-iyot içeren solusyonlar dahil olmak üzere) dekontamine edilebilir (paslanmaz çelik yüzeyler dezenfektena maruz kalmalarından sonra bir dakika içinde gerçekleşir). Benzalkonyum klorür ve klorheksidin glukonat gibi diğer solüsyonlar daha az etkilidir. Ultraviyole mikrop öldürücü ışınlama da kullanılabilir. ABD Hastalık kontrol ve korunma merkezleri ofisler veya bakım evleri gibi tesislerde COVID-19 vakası bulunması durumunda vaka tarafından kullanılmış ofisler, banyolar gibi ortak kullanım alanlarının; tabletler, dokunmatik ekranlar, klavyeler, uzaktan kumandalar ve ATM makineleri gibi ortak kullanılan ekipmanların dezenfekte edilmesini önermektedir.

Havalandırma ve hava filtrasyonu

DSÖ ortak kullanılan alanlarda havalandırma ve hava filtrasyonu kullanılarak aerosollerin temizlenmesine yardımcı olunmasını önermektedir.

Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam tarzı

Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu, COVID-19'un bağışıklık sisteminin korunmasını her zamankinden daha önemli hale getirdiğini söylüyor. Bu nedenle sağlıklı beslenmeyi, fiziksel olarak aktif olmayı, psikolojik stresi yönetimini ve yeterince uyumayı tavsiye etmekteler. Koyu tenli insanların D Vitamini eksikliği çekme riski daha yüksektir. Bu da bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyebilir.

Tedavi

Bilim insanları aşının üretilip insanlara 2021 yılı içerisinde verileceğini düşünmektedir. Tedavi bulmak için yapılan araştırmalar devam etmektedir.

İlaçlar

Hastalığı iyileştirecek ilaçlar bulunması için Bill & Melinda Gates Vakfı, İngiliz sağlık araştırma kurumu Wellcome ve ödeme sistemi şirketi olan Mastercard ortak bir girişim kurdu. Bill & Melinda Gates Vakfı CEO'su Mark Suzman bu girişimi, COVID-19 tedavilerini tanımlama, değerlendirme, geliştirme ve ölçeklendirmek amacıyla teknolojileri üretmek amacıyla kurulduklarını duyurdu.

Antiviral ilaçlar

Çeşitli antiviral ilaçlar COVID-19'u tedavi etmesi için araştırılmakta, bazıları ise klinik araştırmalarda kullanılmaktadır.

Mart 2020 itibarıyla remdesivirin etkinliğine dair belirsiz kanıtlar bulunmaktadır. Remdesivir, SARS-CoV-2'yi in vitro inhibe etmektedir. ABD, Çin ve İtalya'da faz 3 klinik araştırmalar gerçekleştirilmektedir.

Sıtma tedavisinde kullanılan klorokin Şubat 2020'de Çin'de tedavi için araştırılmış, öncül sonuçlar maddeyi etkin göstermiştir. Klorokin ve hidroksiklorokin, ikinci madde daha güçlü ve güvenli olacak şekilde SARS-CoV-2'yi in vitro inhibe etmektedir. Bir çalışmadan öncül sonuçlar, klorokinin COVID-2019 ile ilişkili pnömoni tedavisinde "akciğer filmi bulgularını iyileştirdiğini, negatif testleri teşvik ettiğini ve hastalık süresini kısalttığını" belirtmiştir. Ancak araştırmanın daha çok incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.

Bir kohort çalışmasında, hidroksiklorokinin yüksek düzeyde bir koruyucu etkisinin olduğunu destekleyen bir sonuca varılamamıştır. Ayrıca birkaç randomize kontrollü çalışma, hidroksiklorokinin tedavi için kullanımının bir klinik faydası olmadığını göstermiştir.

Azitromisin, hidroksiklorokin ile kombinasyon halinde potansiyel bir tedavi olarak incelenmiştir. Bir klinik çalışma, SARS-CoV-2'ye sahip olduğu PCR testleri ile doğrulanmış olan 36 deneği değerlendirmiştir. Deneklerden 20'si ilaçlardan birini veya her ikisini, geri kalan 16'sı ise plasebo ilaçları almıştır. Altı gün sonra virolojik açıdan iyileşmenin (PCR testlerine göre virüsün negatif çıkması), hem azitromisin hem de hidroksiklorokin ile tedavi edilmiş vakaların %100'ünde, sadece hidroksiklorokin almış hastaların %57,1'inde, kontrol grubunun ise %12,5'inde görüldüğü rapor edilmiştir. Başka bir çalışmada ise hidroksiklorokinin azitromisin ile kombinasyonunun ciddi yan etkilere sebep olduğu belirtilmiştir.

Teicoplanin, SARS-CoV-2'yi ve akrabası olduğu MERS koronavirüslerini inhibe etmekte olup, COVID-19 tedavisi için potansiyel bir ilaç olarak düşünülmektedir.

2020 yılında New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanmış bir randomize kontrollü çalışma, kombine lopinavir/ritonavir tedavisinin COVID19'a karşı etkili olmadığını belirlemiş, bu ilaç kombinasyonlarının, tek başına standart hastane bakımı ile kıyaslandığında hastanede kalma süresinde kısalmaya veya daha iyi sonuçlara yol açmadığını açıklamıştır.

Şubat 2020'de Favipiravir, COVID-19 hastalığının deneysel tedavisi için incelenmektedir. 80 kişilik küçük bir araştırmanın sonuçlarına göre favipiravir, lopinavir/ritonavir kombinesine göre COVID-19 tedavisi için daha etkilidir. 17 Mart 2020 tarihli Çinli yetkililer tarafından yapılmış bir açıklamaya göre ilacın Vuhan ve Shenzhen'de meydana gelmiş vakaların tedavisinde etkili olduğu açıklanmıştır.

Kamostat, transmembran proteaz, serin 2 (TMPRSS2) enziminin bir inhibitörüdür. HeLa hücrelerinde TMPRSS2'nin inhibe edilmesi, SARS-CoV ve insan koronavirüsü NL63 enfeksiyonlarının kısmen bloke edilmesine yol açmaktadır. Bir in vitro çalışma, Camostat'ın Calu-3 akciğer hücrelerinin COVID-19'dan sorumlu virüs SARS-CoV-2 tarafından enfekte edilmesini önemli ölçüde azalttığını göstermektedir.

Sitokin fırtınası engelleyiciler

Sitokin fırtınası, ileri evrelerdeki şiddetli COVID-19 vakalarında görülebilen ve aşırı sitokin üretimine bağlı ölümcül olabilen tıbbi bir komplikasyondur. Hidroksiklorokinin in vitro koşullarda sitokin fırtınalarına karşı etki gösterdiğine dair kanıt bulunmaktadır.

Küçük bir araştırmanın ardından Çin'deki yetkililer Tocilizumab adlı ilacı, hastalığın tedavisinde izlenecek adımlar içerisine almıştır. Madde, ileri düzey hastalarda göstermiş olduğu olumlu sonuçlar neticesinde, İtalya'da ulusal düzeyde randomize olmayan 2. faz klinik araştırmadan geçmektedir. İlaç, sitokin fırtınalarını belirlemeye yarayan serum ferritin kan tahlilleri ile birlikte kullanılmaktadır.İnterlökin 6 reseptör antagonisti olan Tocilizumab, 2017 yılında başka bir sitokin komplikasyonu olan kimerik antijen reseptör-T hücre tedavisinin (CAR-T tedavisi) yol açtığı sitokin salınım sendromunun tedavisi için FDA tarafından onaylanmıştı.

Pasif bağışıklama

COVID-19'u atlatmış kişilerden alınan kan bağışlarının hastalık tedavisinde kullanımı araştırılan bir konu olmaktadır.SARS için de denenmiş bu yöntem, hastalıktan iyileşmiş kişilerin bağışıklık sistemleri tarafından üretilmiş antikorların ihtiyacı olan hastalara dağıtılmasını içermektedir. Aşısız bir immünizasyon (bağışıklama) yöntemi olan pasif antikor tedavisinin dışında, üretilmiş monoklonal antikor kullanımı da araştırılan bir pasif bağışıklama yöntemidir.

Solunum desteği

COVID-19'un çoğu vakası solunum cihazıyla gerçekleştirilebilecek mekanik ventilasyon (makine yoluyla solunum desteği) gerektirmese de vakaların belli bir yüzdesinde bu gerekmektedir.Solunum yetmezliği yaşayan hastalara en doğru desteğin nasıl verilebileceği hâlen araştırılmaktadır. Entübasyonun yanı sıra yüksek akımlı nazal kanül ve pozitif havayolu basıncı yöntemleri de kullanılabilir. Hastalığın kritik aşamasında olan insanlarda bu diğer iki yöntemin entübasyonla aynı yararı sağladığı kesin değildir. Bununla birlikte bu yöntemler hastanın solunum yollarından virüs taşıyan daha fazla küçük parçacığın havaya dağılmasına yol açmaktadır.

Prognoz

COVID-19'un şiddet seviyesi değişkendir. Hastalık az veya hiç semptomun görülmeyeceği, nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına benzer şekilde düşük şiddetli geçebilir. Az şiddetli vakalar genellikle 2 hafta içerisinde iyileşme göstermektedir, hastalığı çok şiddetli geçiren vakalarda ise iyileşme süresi 3 ile 6 hafta arasında değişebilir. Hastalıktan hayatını kaybetmiş kişilerde semptomların başlamasından ölüme kadar olan zaman 2 ile 8 hafta arasında sürmüştür.

Her yaştan çocuk COVID-19'u kapabilir, ancak yetişkinlere kıyasla hafif semptomlarla atlatmaları ve hastalığın şiddetli geçmemesi olasıdır. 50 yaşında küçük kişilerde ölüm oranı %0,5 iken bu oran 70 yaş ve üzeri için %8'in üzerindedir. Hamile kadınlar şiddetli enfeksiyonlara karşı özellikle risk altındadır.

Bazı kişilerde COVID-19 akciğerleri etkileyerek zatürreye neden olabilir. Hastalığı en ciddi geçiren vakalarda solunum yetmezliği, septik şok veya çoklu organ yetmezliğine yol açacak akut solunum sıkıntısı sendromu gelişebilir. COVID-19 ile ilişkili komplikasyonlar arasında sepsis, anormal pıhtılaşma ve kalp, böbrek ve karaciğer hasarı yer alır. Anormal pıhtılaşma, spesifik olarak protrombin zamanında artış, hastalık yüzünden hastaneye yatırılmış vakaların %6'sında rapor edilmiş, böbrek işlevlerinde anormallik %4'ünde gözlemlenmiştir. Kan tahlilleri ile ölçülebilen karaciğer hasarı da ciddi vakalarda sıkça görülen bir komplikasyondur.

COVID-19'dan hayatını kaybeden kişilerin pek çoğunun, hipertansiyon, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi önceden mevcut hastalıkları bulunmaktadır. İtalyan sağlık kuruluşu Istituto Superiore di Sanità'nın raporuna göre, ülkede gerçekleşmiş y. 2000 ölümün %99.8'inde öncül bir hastalık bulunmaktaydı ve ölen kişilerin ortalama eşlik eden hastalık sayısı 2.7'ydi. Aynı rapora göre semptom başlangıcından ölüme kadar geçen medyan süre 8 gündü ve bunun yarısı hastanede geçmekteydi. Yoğun bakım ünitesine nakledilen hastalarda ise hastaneye getirilmeden ölüme kadar geçen süre 5 gün olmaktaydı. Salgının erken dönemlerde yürütülmüş bir çalışmaya göre semptom görülmesinden ölüme kadar olan zaman aralığı 6 ila 41 gün arasında sürmüş, medyan süre 14 gün olmuştur. Çin Ulusal Sağlık Komisyonu'nun yürüttüğü bir çalışma, vaka başına hastalıktan ölüm oranının kadınlarda %1,7; erkeklerde %2,8 olduğunu ortaya koymuştur. Hayatını kaybetmiş hastaların akciğerlerinden alınmış histopatoloji örneklerinde, her iki akciğerde olma suretiyle diffüz alveolar hasar ile beraber hücresel fibromiksoid eksüda saptanmıştır. Pnömositlerde viral sitopatik değişiklikler gözlemlenebilir. Çin'de rapor edilmiş ölümlerin %11.8'inde, kalp krizi veya yüksek troponin seviyeleri ile birlikte kalp hasarı kaydedilmiştir.

Hastalığın geçirileceği bölgenin sosyoekonomik durumu ile tıbbi kaynakların varlığı, vaka başına ölüm oranını etkileyen faktörlerdir. Vaka başına ölüm oranı hesaplamasındaki farklılıklarda, bu bölgesel faktörlerin yanı sıra çeşitli metodolojik problemler de etkilidir. Hafif veya semptomsuz geçen COVID-19 vakalarının vaka olarak tespit edilmemesi veya kaydedilmemesi ölüm oranlarının gerçek değerinden daha yüksek çıkmasına neden olabilir. Buna rağmen, enfeksiyon ile ölüm arasında yer alan intikal süresi, ölümlerin gerçek değerinden daha düşük çıkmasına da sebep olabilir.

Hastalığı atlatmış kişilerde uzun süreli ve işlevsel bir bağışıklığın oluşup oluşmadığı belirsizdir. Diğer koronaviral hastalıklar incelendiğinde SARS-CoV-2'ye karşı bağışıklığın oluşması yüksek ihtimalle olasıdır, ancak hastalığı atlatmış bazı kişilerde daha sonraki tarihlerde yapılan testlerin pozitif çıktığı rapor edilmiştir. Bu pozitif testlerin yeniden enfeksiyon, relaps veya test hatası olup olmadığı belli değildir.

COVID-19'un uzun dönem sekeli hakkında endişeler vardır. Hong Kong'da yetkililer, hastalığı atlatmış kişilerin akciğer kapasitelerinin %20 ile %30 arasında azaldığını ve akciğer taramalarının organ hasarına işaret ettiğini bulmuştur.

Yaş ve ülkeye göre vaka ölüm oranları (%)
Ülke/Yaş 80+ 70–79 60–69 50–59 40–49 30–39 20–29 10–19 0–9
Çin (11 Şubat) 14,8 8,0 3,6 1,3 0,4 0,2 0,2 0,2 0,0
İtalya (19 Mart) 23,6 15,3 4,9 1,2 0,6 0,4 0,0 0,0 0,0
Güney Kore (22 Mart) 10,5 6,2 1,5 0,4 0,1 0,1 0,0 0,0 0,0

Ölümcüllüğü

Ölümcüllüğü ölçmek için yaygın kullanılan çeşitli yöntemler vardır. Oranlar bölgeye ve zamana göre değişiklik gösterir. Test hacmi, sağlık sistemi kalitesi, tedavi seçenekleri, ilk salgından bu yana geçen süre, yaş, cinsiyet ve genel sağlık oranları etkileyen etmenlerdir. Ölüm oranı, belirli bir demografik grup içindeki ölümlerin sayısının o demografik grubun nüfusuna bölünmesini yansıtır. Kısacası, ölüm oranı, bis hastalığın belirli bir popülasyondaki yaygınlığını ve ciddiyetini yansıtır. Ölüm oranları, yaş ile büyük oranda bağlantılıdır. Genç yaştaki insanlarda nispeten düşük oranlar ile karşılaşılırken yaşlı insanlarda nispeten daha yüksek oranlar ile karşılaşılır.

Vaka ölüm oranı, ölüm sayısının belirli bir zaman aralığı içinde teşhis edilen vaka sayısına bölünmesiyle elde edilir. Bu oran bölgeden bölgeye değişiklik gösterir. Bazı enfekte kişiler hastalığı asemptomatik olarak veya hafif semptomlar ile geçirebilirler ve bu tip vakalar fark edilmedikleri için resmi vaka raporlarına dahil edilmeyebilirler bu nedenle vaka ölüm oranları hastalığın gerçek ciddiyetini yansıtmayabilir. Ayrıca vaka ölüm oranları, o zaman dilimdeki ve bölgedeki virüs testlerinin mevcudiyetine göre de değişiklik göstermektedir.

Adlandırma

Dünya Sağlık Örgütü hastalığın resmî adını ilk olarak koronavirüs hastalığı 2019 olarak belirledi. Resmi kısaltma olan COVID-19, hastalığın İngilizce ismi olan corona (CO), virus (VI) ve disease (D) kelimelerinin kısaltılması ile hastalığın keşif yılı olan 2019'a (-19) atfen oluşturuldu. İsim, DSÖ tarafından spesifik bir coğrafi konuma (örneğin Çin), hayvan türüne veya bir insan grubuna atıfta bulunmayacak şekilde, stigmalaşmayı önlemek adına uluslararası öneriler çerçevesinde kondu. Zaman içerisinde hastalığın kısaltması Türkçe yaygın medyada COVID-19 olarak da yer edindi.

DSÖ'nün belirlediği resmî isminin yanı sıra, özellikle de salgının erken dönemlerinde, Vuhan zatürresi ismi de çeşitli medya kuruluşları tarafından kullanıldı. Buna ek olarak, COVID-19 medyada sıklıkla sadece koronavirüs veya koronavirüs hastalığı olarak da bahsedildi.

Tarihi

Virüsün doğal olduğu ve hayvan kaynaklı olduğu,spillover enfeksiyon yoluyla bulaştığı düşünülüyor. Bilinen ilk insan vakalar Vuhan, Hubei, Çin'de görülmüştür. Ocak 2020'de The Lancet'te yayınlanmış, doğrulanan ilk 41 vaka üzerinde yapılmış olan araştırmaya göre semptomların ilk başlangıç tarihi 1 Aralık 2019 olarak bildirilmiştir. DSÖ tarafından yapılan resmi yayınlara göre semptomların ilk başlangıç tarihi 8 Aralık 2019 olarak bildirildi. İnsandan insana bulaşma, DSÖ ve Çinli yetkililer tarafından 20 Ocak 2020'ye kadar doğrulandı. Resmi Çin kaynaklarına göre, virüs çoğunlukla, canlı hayvan satımının da gerçekleştiği Huanan Deniz Ürünleri Toptancı Pazarı ile bağlantılıydı. Mayıs 2020'de, Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi direktörü George Gao, deniz ürünleri pazarından toplanan hayvan örneklerine uygulanan testlerin negatif sonuç verdiğini ve pazarın ilk salgın yeri olmadığını, yalnızca erken yaşanmış bir süper yayılma olayı bölgesi olduğunu açıkladı. 18 Aralık 2019'da İtalya'nın Milano ve Torino kentlerinden toplanan atık sularda virüsün izlerine ulaşıldı.

İlk vakanın (patient-zero diye de bilinir) nereden olduğuna dair bazı teoriler bulunmaktadır. Filogenetik bilimi, SARS-CoV-2'nin Ekim veya Kasım 2019'da ortaya çıktığını tahmin ediyor. Bulgular, yarasaları enfekte eden bir koronavirüs türünün başka bir yabani hayvan aracılığıyla insanlara geçmiş olabileceğini gösteriyor. Aralık 2019'dan itibaren enfeksiyonun yayılması neredeyse tamamen insandan insana bulaşma yoluyla gerçekleşti. Hubei'deki koronavirüs vaka sayısı kademeli olarak artarak 20 Aralık'ta 60'a, 31 Aralık'ta ise en az 266'ya ulaştı. 24 Aralık'ta Wuhan Merkez Hastanesi, çözülememiş bir klinik vakadan alınan bronkoalveolar lavaj sıvısı numunesini Vision Medicals Şirketi'ne gönderdi. 27 ve 28 Aralık'ta Vision Medicals, Vuhan Merkez Hastanesine ve Çin 'in Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi'ne test sonuçlarının yeni bir coronavirus gösterdiğini bildirdi. 26 Aralık'ta nedeni bilinmeyen bir zatürre kümesi gözlemlendi ve tedavisi Hubei Eyalet Hastanesi'nde Zhang Jixian adlı doktor tarafından yapıldı. Zhang Jixian bu vakayı 27 Aralık'ta Wuhan, Jianghan'daki Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi'ne bildirdi..

Vuhan Belediyesi Sağlık Komisyonu, ilk olarak 31 Aralık'ta kamuoyuna nedeni bilinmeyen 27 doğrulanmış vakaya sahip bir pnömoni salgını yaşandığını duyurdu.

Salgının ilk aşamalarında, vaka sayısı yaklaşık olarak her yedi buçuk günde bir ikiye katlandı. Virüs, 2020 Ocak ayında Çin Yeni Yılı göçü nedeniyle ve Vuhan'ın büyük bir demiryolu kavşağına sahip bir ulaşım merkezi olmasından ötürü diğer Çin eyaletlerine de yayıldı. 20 Ocak'ta, Çin bir gün içerisinde 140'a yakın yeni vaka bildirdi. Daha sonraki resmi veriler bu tarihten önce semptom geliştirmiş 6.174 kişinin bulunduğunu, ve bu sayıdan daha fazla kişinin enfekte olma ihtimali olduğunu göstermiştir.The Lancet dergisi 24 Ocak'ta hastalığın insandan insana bulaşabildiğini belirtti ve ayrıca "pandemi potansiyeli" taşıdığı için sağlık çalışanlarına koruyucu önlemler almalarını ve bu hastalığa karşı testler uygulamalarını önerdi. 30 Ocak'ta DSÖ, koronavirüsü Uluslararası Öneme Sahip Halk Sağlığı Acil Durumu ilan etti. Bu zamana kadar salgın 100 ile 200 kat ararsı bir artış göstermiştir.

31 Ocak 2020'de İtalya, ilk iki vakasını onayladı, bu vakalar Çin'den gelen turistlerdi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 13 Mart 2020'de Avrupa'nın artık koronavirüs krizinin merkez üssü hâline geldiği bildirildi. 19 Mart 2020'de İtalya, en çok ölümün yaşandığı ülke olarak Çin'i geride bıraktı. 26 Mart'ta Amerika Birleşik Devletleri, dünyada en çok onaylanmış vakaya sahip olarak Çin ve İtalya'yı geçti. Koronavirüs genomları üzerine yapılan araştırmalar, New York'taki COVID-19 vakalarının çoğunun, Çin ve diğer Asya ülkelerinin aksine Avrupa ülkelerinden gelen turistlerden kaynaklandığını gösteriyor.

11 Haziran 2020'de 55 günlük bir aradan sonra Beijing'de ikinci dalga başlamıştır, Ayrıca bu vakaların büyük çoğunluğunun Xinfadi Toptan Satış Pazarı'na gittiği belirtildi.

Diğer hayvanlar

İnsanların diğer hayvanlara bu hastalığı bulaştırabildiği gözlemlenmiştir, bu durumlara zooantroponoz denir. Liège, Belçika'daki bir kedinin COVID-19 hastası sahibinden bir hafta sonra semptomları (ishal, istifra, nefes almakta zorluk) göstermesi üzerine kediye test yapılmış ve kedinin de COVID-19 hastası olduğu ortaya çıkmıştır. New York'taki Bronx Hayvanat Bahçesi'ndeki kaplan ve aslanların test sonuçlarının pozitif olduğu; kuru öksürük ve iştahsızlık gibi semptomları gösterdikleri görülmüştür. Hollanda'daki bir çiftlikte iki vizonun test sonuçları pozitif çıkmıştır. 31, Ekim, 2020 tarihi ihtibariyle Danimarka'daki 175 vizon çiftliğinde enfeksiyonlara rastlanmıştır, ayrıca ABD, Finlandiya, İsveç ve İspanya'da da enfekte vizonlar bulunmaktadır.

Evcil hayvanlar üzerine yapılan bir araştırmada kedilerin ve feretlerin COVID-19'a karşı oldukça duyarlı oldukları ortaya çıkmış, bu araştırma köpeklerin düşük viral repleksiyon göstererek kedi ve feretlere oranla COVID-19'a karşı daha dirençli olduklarını göstermiştir. Bu araştırmada domuzlara, ördeklere ve tavuklara COVID-19 bulaşabildiğine dair herhangi bir kanıt bulunamamıştır. Büyük insansı maymunların COVID-19 enfeksiyonu kapıp kapamadıkları ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur, ancak hayvan barınaklarının birçoğu diğer solunum hastalıkları gibi COVID-19'un da insanlardan insansı maymunlara bulaşabileceğini düşünmektedirler..

2020 Ağustos itibarıyla, onlarca kedi ve köpeğin COVID-19 pozitif olduğu bilinmektedir, ancak ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'ne göre kedi ve köpeklerden insanlara hastalığın bulaşabileceğini gösteren herhangi bir kanıt yoktur. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri potansiyel hastaların evcil hayvanları ile yakın temasta bulunmamalarını önermektedir.

4 Kasım 2020'de, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen mutasyona uğramış bir korona virüsün vizonlardan insanlara bulaştığını belirtmiştir.

Araştırmalar

COVID-19 aşıları ve ilaçlarıyla ilgili uluslararası araştırmalar devlet kuruluşları, akademik gruplar ve endüstri araştırmacıları tarafından yürütülmektedir. Küresel talebi karşılamak amacıyla hızlandırılmış araştırma süreçlerini de içeren çok sayıda COVID-19 araştırması yapılmıştır.

(2020 (2020-December) itibarıyla), Antarktika hariç bütün kıtalarda yüzlerce kliniksel araştırma yapılmıştır. (2020 (2020-November) itibarıyla), insanlar için 200'den fazla tedavi yöntemi denenmiştir.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Sınıflandırma



Новое сообщение