Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Şarabın sağlığa etkileri

Şarabın sağlığa etkileri

Подписчиков: 0, рейтинг: 0
Bir bardak şarap
Şarabın tıp ve sağlık dünyasında uzun bir kullanım geçmişi vardır.

Şarabın sağlık üzerindeki etkileri esasen etken maddesi olan alkolü tarafından belirlenir. Alkol tüketen kişileri karşılaştırırken bazı araştırmalarda az miktarda alkol içmenin (kadınlarda en fazla günde bir kadeh standart içki ve erkeklerde günde bir- iki kadeh içki) daha az kalp hastalığı, felç, diyabet mellitus, metabolik sendrom ve erken ölümü azalttığı bulundu. Ancak diğer çalışmalarda böyle bir etki bulunmadı.

Standart miktardan daha çok alkol içmek kalp hastalığı, yüksek tansiyon, atriyal fibrilasyon, felç ve kanser riskini artırır. Az alkol içmede ve kanserden dolayı ölümler de karışık sonuçlar gözlenmektedir.

Gençlerde şiddet veya kazalarla sonuçlanabilecek aşırı içme nedeniyle risk daha fazladır. ABD'de her yıl yaklaşık 88,000 ölümün alkole bağlı olduğu tahmin edilmektedir.Alkolizm bir kişinin yaşam beklentisini yaklaşık on yıl kısaltır ve aşırı alkol kullanımı Amerika Birleşik Devletleri'nde erken ölümlerin üçüncü önde gelen nedenidir. Sistematik incelemelere ve tıbbi derneklere göre içki içmeyen kişiler şarap içmeye başlamamalıdır.

Şarabın su içmeye güvenli alternatif olarak yaraları tedavi etmede antiseptik, sindirime yardımcılık, uyuşukluk, ishal ve doğum ağrısına ilaç olarak uzun bir kullanım geçmişi vardır. M.Ö. 2200 yılına dayanan eski Mısır papirüslerinde ve Sümer tabletlerinde şarabın tıbbi rolünü detaylandırarak onu dünyanın en eski belgeli insan yapımı ilacı haline getirir. Alkol ve alkolizm hakkındaki görüşler değişirken ve tıbbi araştırmalar sağlıklı yaşam tarzındaki rolü şüphe uyandırırken şarap, 19. yüzyılın sonlarına ve 20. yüzyılın başlarına kadar tıpta önemli bir rol oynamaya devam etti.

Orta miktarlı şarap tüketimi

Bazı doktorlar “orta” tüketimi kadınlar için günde bir 150 ml kadeh şarap ve erkekler için günde iki bardak şarap olarak tanımlar.

Şarap tüketiminin olumlu tıbbi faydalarına dair hemen hemen tüm araştırmalar ılımlı tüketim ile aşırı tüketim arasında bir ayrım yapar. Orta düzey tüketim miktarları yaş, cinsiyet, genetik, kilo ve vücut yapısının yanı sıra gıda tüketimi veya ilaç kullanımı gibi durumsal koşullara göre kişiden kişiye göre değişir. Genelde kadınların vucudundaki su içeriği daha az olduğundan kadın vucudu erkekden daha hızlı alkolü emer bu nedenle orta düzeyde alkol tüketim eşit yaştaki erkeğe göre daha az olabilir. Bazı uzmanlar "orta düzeyde tüketimi" 150 ml bardak hacmi ile kadınlar için günde bir bardak şarap ve erkekler içinse günde iki bardak şarap olarak belirtir.

Ölçülü olarak şarap tüketme görüşü üç kasenin (kylix) tüketilecek ideal şarap miktarı olduğuna inanan Yunan şair Eubulus (M.Ö.360) kadar giden bir tarihi vardır. Ölçülü olmak için üç kasenin sayısı Yunanca yazımında yaygın bir konudur; Bugün standart 750 ml şarap şişesi kabaca üç kylix bardağı (250 ml) yapar. Ancak kylix kaplarında suyla 1:2 veya 1:3 oranında karıştırılmış seyreltik şarap içilirdi. Eubulus M.Ö. 375 dolaylarında Semele veya Dionysus oyununda Dionysos'a şöyle der:

Vücut üzerindeki etkisi

Kemikler

Aşırı alkol tüketiminin kemik dokusunu oluşturan hücresel süreçler üzerinde zararlı etkisi olduğu ve yüksek düzeyde uzun süreli alkol tüketiminin kırık sıklığını artırdığı ispatlandı. Epidemiyolojik çalışmalarda (deneklerle görüşülerek ve sağlık kayıtlarını inceleyerek yapılan çalışmalar), orta derecede alkol tüketimi ile artan kemik mineral yoğunluğu (BMD ingilizce:bone mineral density) arasında pozitif bir ilişki bulundu. Bu araştırmanın çoğu menopoz sonrası kadınlarla yapılmıştır ancak erkeklerde yapılan çalışmada ise orta düzeyde alkol tüketiminin erkeklerde KMY(Kemik mineral yoğunluğu)'na faydalı olabileceği sonucuna varıldı.

Kanser

Dünya Sağlık Örgütü'nün Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı alkolü, Grup 1 kanserojen olarak sınıflandırdı.

2019'da yapılan bir araştırma haftada bir şişe şarap içmenin sigara içmeyenler için erkekler için % 1 ve kadınlar için % 1.4 oranında yaşam boyu kanser riski ile ilişkili olduğunu, haftada üç şişe şarap tüketmenin ise erkekler ve kadınlar için kanser riskini yaklaşık iki katına çıkardığını buldu. Çalışma haftada bir şişe şarap tüketme kanser riskini erkekler için haftada beş sigara veya kadınlar için 10 sigara içmekle eşitledi.

Kalp-damar sistemi

Şarabın antikoagülan özellikleri kalp hastalığına yol açabilecek kan pıhtılaşma riskini azaltma faydası olabilir.

Araştırmalar aşırı içki içenlerin kendilerini kalp hastalığı ve muhtemelen ölümcül kardiyak aritmiler geliştirme riski altında bıraktıklarını gösterdi. Aşırı alkol tüketimi yüksek tansiyona, yüksek kolesterol seviyelerine ve kalp kaslarının zayıflamasına neden olabilir. Atardamarları tıkayarak LDL'yi temizlediğini veya uzaklaştırdığı şeklinde açıklanan çalışmalar, az şarap içmenin düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL veya "kötü" kolesterol) ile yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL veya "iyi" kolesterol) arasındaki dengeyi iyileştirebileceğini göstermiştir.Kalp krizi ve anjin ağrısının ana nedeni kan pıhtılarının neden olduğu oksijen eksikliği ve arterlerde ateromatöz plak birikmesidir. Şaraptaki alkol kandaki trombositleri birbirine yapışmaya daha az eğilimli hale getirerek ve onları birbirine bağlayan fibrin proteini seviyelerini azaltarak kanın pıhtılaşmasını sınırlayan antikoagülan özellikleri vardır.

Profesyonel kardiyoloji dernekleri şu anda içmeyen kişilerin alkol almaya başlamamalarını önerirler.

Şeker hastalığı

Araştırmalar yemeklerle birlikte tüketilen orta seviyedeki alkolün kan şekeri seviyeleri üzerinde önemli bir etkisi olmadığını göstermiştir. Amerikan Diyabet Derneği'ne sunulan 2005 tarihli bir çalışma, ölçülü tüketimin Tip 2 diyabet geliştirme riskini azaltabileceğini öne sürer.

Sindirim sistemi

Alkolün antibakteriyel doğası, Helicobacter pylori bakterisinin gastrit ve peptik ülserlerle enfeksiyon riskini azaltabilir.

Gastrit ve peptik ülserler ile ilişkili olan Helicobacter pylori bakterisinden enfeksiyon riski orta derecede alkol tüketimi ile daha az görünmektedir.

Baş ağrısı

Üzüm kabuğundan elde edilen histamin ve tanenler veya şaraptaki diğer fenolik bileşikler dahil olmak üzere "kırmızı şarap baş ağrılarının" birkaç olası nedeni vardır.Koruyucu olarak şarapta kullanılan sülfitlerin baş ağrısı sebebi olması mümkün değildir. Şarap diğer alkollü içecekler gibi baş ağrısına yol açabilen dehidrasyonu destekleyen bir idrar söktürücüdür (genellikle akşamdan kalma vakalarında olduğu gibi) ve ölçülü tüketilmelidir. 2017 yılındaki bir incelemede migren veya stres tipi baş ağrısı yaşayan kişilerin % 22'si, alkolü tetikleyici bir faktör olarak tanımladı ve kırmızı şarabın baş ağrısını tetikleme olasılığını biradan üç kat daha fazla olduğu buldu.

Gıda alımı

Şarabın yiyecekle eşleştirilmiş uzun bir geçmişi vardır ve iştahı bastırarak yiyecek alımını azaltmaya yardımcı olabilir.

150 ml kırmızı veya beyaz şarap miktarı yaklaşık 500-540 kilojul (120-130 kilokalori) gıda enerjisi sağlarken tatlı şaraplar daha fazlasını sağlar. Çoğu şarapta hacimce alkol (ABV) yüzdesi yaklaşık % 11'dir; ABV ne kadar yüksekse şarabın enerji içeriği o kadar yüksek olur.

Psikolojik ve sosyal

Danimarka'daki epidemiyolojik araştırmalar bir dizi psikolojik sağlık yararının şarap içmeyle ilişkili olduğunu gösterir. Bu fikri deneyen bir çalışmada Mortensen ve ark. (2001), alkol tüketimini içeren sosyoekonomik durum, eğitim, IQ, kişilik, psikiyatrik belirtiler ve sağlıkla ilgili davranışları ölçtüler. Analiz daha sonra bira içenlerden, şarap içenlerden ve sonra içip içmeyenlerden oluşan gruplara ayrıldı. Sonuçlar şarap içen erkekler ve kadınlar için daha yüksek ebeveyn sosyal statüsü, ebeveyn eğitimi ve deneklerin sosyal durumuyla ilişkili olduğunu gösterdi. Deneklere bir IQ testi yapıldığında, şarap içenler muadilleri bira içenlere göre sürekli olarak daha yüksek IQ puanları aldılar. Şarap ve bira içenler arasındaki ortalama IQ farkı 18 puandı. Psikolojik işleyiş, kişilik ve diğer sağlıkla ilgili davranışlarla ilgili olarak çalışma, şarap içenlerin en uygun seviyelerde çalışırken bira içenlerin optimum seviyelerin altında çalıştıklarını buldu. Bu sosyal ve psikolojik faktörler aynı zamanda sağlık sonuçlarıyla da ilişkili olduğundan şarabın görünen sağlık yararlarının en azından bazıları için makul bir açıklamayı temsil eder.

Ağır metaller

2008 yılında Londra'daki Kingston Üniversitesi'nden araştırmacılar kırmızı şarabın numunedeki diğer içeceklere göre yüksek miktarda zehirli metal içerdiğini keşfettiler. Krom, bakır, demir, manganez, nikel, vanadyum ve çinko içeren metal iyonları diğer bitki bazlı içeceklerde de bulunmasına rağmen örnek şarap tüm metal iyonları özellikle vanadyum için önemli miktarda daha çok bulundu. Risk değerlendirmesi kimyasal kirleticilere ömür boyu maruz kalma ile ilişkili sağlık sorunlarını ölçmek için bir yöntem olan "hedef tehlike oranları" (THQ) kullanılarak hesaplandı. ABD'deki Çevre Koruma Ajansı tarafından geliştirilen ve esasen deniz ürünlerini incelemek için kullanılan 1'den az THQ endişe oluşturmazken, örneğin THQ'ları 1 ile 5 arasında olarak hesaplanan balıklardaki cıva seviyesi endişe kaynağıdır.

Araştırmacılar tek bir kadeh şarabın metal zehirlenmesine yol açmayacağını vurgulayarak THQ hesaplamalarının her gün bir şişe şarabın üçte birini (250 ml) içen ortalama 18 ile 80 yaşları arasında bir kişiye dayandığına dikkat çekti. Ancak analiz ettikleri kırmızı şaraptaki metal iyonları için "birleşik THQ değerleri" 125'e kadar çıkmıştır. Çoğunlukla Avrupa ülkelerininin şarap örneklerine dayanan meta analiz verisini kullanarak aynı üniversite tarafından yapılan sonraki çalışmada, birçok kırmızı şarapta 50 ila 200 aralığında birleşik THQ değerine ve en çok 350 THQ değerli vanadyum olduğu bulundu.

Bulgular birkaç sorun nedeniyle ani tartışmalara yol açtı: çalışmanın ikincil verilere güvenmesi; bu verilere katkıda bulunan tüm şarapların belirtilen ülkeleri temsil ettiği varsayımı; ve nispeten düşük seviyeli, bakır ve manganez gibi yaygın iyonlarla vanadyum gibi tam olarak anlaşılamamış yüksek konsantrasyonlu iyonların birlikte gruplanması. Bazı yayınlar, tanımlanabilir şarapların ve üzüm çeşitlerinin, belirli üreticilerin ve hatta şarap bölgelerinin olmamasının, şarap seçiminde güvenilmemesi gereken yanıltıcı genellemeler sağladığına işaret etti.

Bulguların yaygın bir şekilde raporlanmasının ardından bir haber bülteninde Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) de "araştırmacıların farklı metallerden gelen tehlikeleri ayrı ayrı şaraplar için nihai bir puan elde etmek için bir araya getirme şeklinin özellikle anlamlı olmayabileceği" konusunda endişeliydi. ABD'deki yorumcular deniz ürünleri temelli THQ değerlendirmelerinin tarımsal ürünlerle olan ilişkisini sorguladılar; ithalatları metal iyon kirliliğine karşı test etmekten sorumlu TTB ile birlikte artan risk tespit edemedi. Kanada Ontario Likör Kontrol Kurulu'nun (LCBO) kalite denetçisi George Solas rapor edilen ağır metal kirliliği seviyelerinin test edilen rezervuarlardaki içme suyu için izin verilen seviyeler içinde olduğunu iddia etti.

NHS ayrıca iyileştirilmiş şarap etiketleme çağrılarını "birkaç katı yanıt" sağlayan araştırmaya "aşırı yanıt" olarak tanımlarken yazarların üzüm çeşidine etkisi olan, toprak türü, coğrafik bölge, böcek öldürücüler, muhafaza kapları ve metal iyon alımına sahip olabilen mevsimlik değişimleri kapsayan şarap üretimi üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini kabul ettiler.

Kimyasal bileşim

Doğal fenoller ve polifenoller

Kırmızı şarap, potansiyel sağlık yararları nedeniyle temel araştırma kapsamında birçok kimyasal içeriyor olsa da, resveratrol ve benzeri fenolik bileşikleri tanımlayan Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi gibi düzenleyici makamlarınca özellikle iyi çalışılmış ve değerlendirildi. Bu kurumlar, bunların fizyolojik antioksidan rollerini doğrulamada yeterince anlaşılmamış bileşikler olarak tanımladılar.

Cinnamatların in vitro olarak Fenton reaksiyonuna (hidrojen peroksit ile katalitik Fe (II)) maruz kaldıklarında şarapta bulunan diğer doğal fenollere göre daha fazla antioksidan aktiviteye sahip oldukları gösterildi.

Resveratrol

Resveratrolün potansiyel sağlık etkileri üzerine araştırmalar emekleme dönemindedir ve insanlarda takviyenin uzun vadeli etkileri bilinmemektedir.

Resveratrol, üzüm kabuğunda ve asma yapraklarında üretilen stilbenoid, şarapta bulunan fenolik bileşiktir. İnsanlarda kanıtlanmamış olan olası sağlık yararları hem medyada hem de tıbbi araştırma topluluğunda büyük ilgi gördü.

Resveratrol üretimi ve konsantrasyonu tüm şaraplık üzüm çeşitlerinde farklıdır. Klonlar, kökgövde, Vitis türleri ve iklim koşullarındaki farklılıklar resveratrol üretimini etkileyebilir. Ayrıca resveratrol asmalardaki mantar veya üzüm hastalık saldırısına karşı savunma mekanizmasının parçası olduğu için, mantar enfeksiyonu ve üzüm hastalıklarına maruz kalma derecesinin de bir rol oynadığı görülmektedir. Şaraplık üzümlerdeki en çok resveratrol konsantrasyonu zamanla filoksera gibi Kuzey Amerika üzüm hastalıklarına maruz kalarak uyum sağlayan Muscadinia ailesindedir. Burgundian Pinot ailesinden türetilen Avrupalı Vitis vinifera üzümleri arasında Bordeaux Cabernet ailesinden elde edilen üzümlerin daha çok miktarda resveratrole sahip olma eğilimi vardır. Oregon ve New York gibi üzüm hastalıklarına ve mantar saldırılarına daha yatkın, daha soğuk ve nemli iklimli şarap bölgeleri, Kaliforniya ve Avustralya gibi daha sıcak ve kuru iklimlere göre daha çok resveratrol konsantrasyonlu üzüm üretmeye eğilimlidir..

Kırmızı şarap ve beyaz asma çeşitleri benzer miktarda resveratrol üretmesine rağmen kırmızı şarap beyazdan daha fazlasını içerir çünkü kırmızı şaraplar maserasyon yoluyla üretilir (üzüm kabuğunu püreye batırarak). Fermantasyon boyunca mayanın bazı suşlarının kullanımı gibi diğer şarapçılık teknikleri ya da malolaktik fermantasyon sırasında laktik asit bakterileri sonuçta yapılan şaraplarda kalan resveratrol miktarı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilirler. Benzer şekilde şarabın berraklaştırılması ve stabilizasyonu sırasında belirli inceltici ajanların kullanılması bazı resveratrol moleküllerinin şarabını soyabilir.

Resveratrol'ün haberlerdeki önemi ve olumlu sağlık yararları ile ilişkisi bazı şarap imalathanelerini onu pazarlamada vurgulamaya teşvik etti. 21. yüzyılın başlarında yapımcı Oregon Willamette Valley Vineyards Alkol ve Tütün Vergi ve Ticaret Bürosundan (TTB) şarap etiketlerinde litre başına 19 ila 71 mikromol arasında değişen ( çoğu kırmızı şaraptaki ortalama 10 mikromol/litreden daha çok) şarapların resveratrol miktarı için onay aradı. TTB şaraphaneye ön onay vererek bu tür bilgileri etiketlerinde kullanan ilk şirket oldu. Resveratrol en çok duyurulan ürün olsa da şarapta potansiyel sağlık yararları için tıbbi araştırmaların odak noktası olan kateşin ve kersetin bileşikleri de dahil olmak üzere başka fenolik bileşenler de vardır Herhangi birinin insan sağlığına değeri kanıtlanmamıştır.

Antosiyaninler

Kırmızı üzümlerin, kırmızı üzüm gibi çeşitli meyvelerin renk kaynağı antosiyanin miktarı çoktur. Kırmızı şarabın rengi ne kadar koyu olursa o kadar fazla antosiyanin vardır.

Diyetle sindirimi takiben antosiyaninler in vitro çalışmalardan varsayılan biyolojik etkilerin in vivo uygulanma olasılığını düşüren hızlı ve kapsamlı bir metabolizmaya uğrar.

Antosiyaninler çeşitli hastalık durumları için temel ve erken aşamada klinik araştırma altında olsalar da insan vücudunda herhangi bir yararlı etkiye sahip olduklarına dair yeterli kanıt yoktur. ABD FDA antosiyaninlerin tanımlanmış bir besin maddesi olmadığını, diyet içeriği düzeyine atanamayacağını ve herhangi bir insan hastalığını tedavi etmek için bir ilaç olarak düzenlenmediğini vurgulamak için uyarı mektupları örn., yayınladı.

Tıpta şarabın tarihi

İlk tıp din ve doğaüstü ile yakından bağlantılıydı, ilk uygulayıcılar genellikle rahipler ve sihirbazlardı. Şarabın ritüel ile yakın ilişkisi, onu bu erken tıbbi uygulamalar için mantıklı bir araç yaptı. Mısır'dan MÖ 2200 yılına kadar uzanan Sümer ve papirüs tabletleri, şarabı belgelenmiş en eski insan yapımı ilaç yapan şarap bazlı ilaç tariflerini içerir.

Erken tarih

Modern tıbbın babası olan Hipokrat, uyuşukluk ve ishal gibi çeşitli rahatsızlıklar için şarap reçetesi yazdı.
De medicina

Yunanlar tıbba daha sistematik bir yaklaşım getirdiklerinde şarap önemli rolünü korudu. Yunan doktor Hipokrat şarabı sağlıklı beslenmenin bir parçası olarak gördü ve şarabın yaralar için bir dezenfektan ve hasta tarafından tüketilmesi için diğer ilaçları karıştırma ortamı olarak kullanılmasını savundu. Ayrıca ishal ve uyuşukluktan doğum sırasında ağrıya kadar çeşitli rahatsızlıkların tedavisi olarak şarabı reçeteye yazdı.

Romalıların tıbbi uygulamaları şarabın benzer şekilde kullanılmasını içeriyordu. Romalı ansiklopedist Aulus Cornelius Celsus 1. yüzyıla ait çalışması De Medicina'da tıbbi amaçlar için kullanılan Yunan ve Roma şaraplarının uzun bir listesini ayrıntılı olarak anlattı. Küçük Asya'daki gladyatörleri tedavi ederken Romalı hekim Galen şarabı her türlü yara için bir dezenfektan olarak kullanıyordu ve hatta vücuda geri sokmazdan önce açıktaki bağırsakları ıslatmıştı. Gladyatörlerle geçirdiği dört yıl boyunca kendisinden önceki doktorun gözetiminde altmış ölümle karşılaştırıldığında sadece beş ölüm meydana geldi.

Din şarabın sağlık için kullanımını teşvik etmede önemli bir rol oynadı. Yahudi Talmud şarabın "tüm ilaçların en önde gelenidir: şarabın eksik olduğu her yerde ilaçlar gerekli hale gelir." Paul the Apostle, Timothy'ye yazdığı ilk mektubunda genç meslektaşına midesi ve sindirimi için ara sıra biraz şarap içmesini tavsiye etti. İslamda Kuran tüm alkoller üzerinde kısıtlamalar içerirken MS 11. yüzyılda İranlı İbn Sina gibi İslami doktorlar şarabın etkili bir sindirim yardımı olduğunu ancak yasalar nedeniyle yaraları sararken dezenfektan olarak kullanılmasının sınırlı olduğunu belirttiler. Orta Çağ'da Katolik manastırları da tıbbi tedaviler için düzenli olarak şarap kullanıyordu. Şarabın ve tıbbın rolü o kadar yakından bağlantılıydı ki şarap üzerine ilk basılı kitapta 14. yüzyılda bir doktor olan Arnaldus de Villa Nova tarafından şarabın demans ve sinüzit sorunları gibi çeşitli tıbbi rahatsızlıkların tedavisinde uygunluğu üzerine uzun denemelerle yazılmıştır.

Tüketim riskleri

Güvenli içme suyunun olmaması, şarabın tıpta popüler olmasının bir nedeni olabilir. Şarap hastalığın yayılmasını kontrol etmek için 1892'deki Hamburg kolera salgını kadar geç bir tarihte suyu sterilize etmek için kullanılıyordu. Bununla birlikte 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başları, alkolün ve buna bağlı olarak şarabın sağlık ve toplumdaki rolü hakkındaki görüşlerin değiştiği bir dönemi başlattı. Denge hareketi, sonunda tıp kurumu tarafından bir hastalık olarak tanımlanan alkolizm hastalıklarını öne sürerek hız kazanmaya başladı. Alkol tüketiminin uzun ve kısa vadeli etkileri üzerine yapılan araştırmalar, tıp camiasında pek çok kişinin şarabın tıp ve diyetteki rolünü yeniden gözden geçirmesine neden oldu. Kısa süre sonra kamuoyu herhangi bir şekilde alkol tüketimine karşı çıktı ve Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerde yasağa yol açtı. Bazı bölgelerde şarap, eczanelerde yasal olarak satılan " tedavi edici şaraplar" için Birleşik Devletler'deki yasaktan muaf gibi sınırlı bir rolü sürdürebildi. Bu şaraplar sözde tıbbi faydaları için pazarlandı ancak bazı şarap imalathaneleri bu önlemi eğlence amaçlı tüketim için büyük miktarlarda şarap satmak için bir boşluk olarak kullandı. Buna cevaben Amerika Birleşik Devletleri hükümeti üreticilerin belirli bir dozaj seviyesinin tüketiminin üzerinde kusmaya neden olacak bir emetik katkı maddesi eklemelerini zorunlu kılan bir talimat verdi.

20. yüzyılın ortalarından başlarına kadar sağlık savunucuları alkol tüketimi riskine ve bunun kan bozuklukları, yüksek tansiyon, kanser, kısırlık, karaciğer hasarı, kas atrofisi, sedef hastalığı, cilt enfeksiyonları, felç ve uzun vadeli beyin hasarı gibi çeşitli rahatsızlıklarda oynadığı role işaret etti. Çalışmalar hamile anneler arasında alkol tüketimi ile fetal alkol sendromu olarak bilinen durumdaki zihinsel gerilik ve fiziksel anormallikler riskinin artması arasında bağlantı olduğunu gösterdi ve birçok ülkede alkol ambalajı uyarı mesajlarının kullanılmasına yol açtı.

Fransız paradoksu ve tüketimin faydaları

Fransızların, peynir gibi tam yağlı süt ürünleri ve aynı zamanda az kalp hastalığı oranlarına sahip besinleri vardır. Bu " Fransız paradoksuna " katkıda bulunan olası faktör düzenli kırmızı şarap tüketimidir.

1990'larda ve 21. yüzyılın başlarında ılımlı şarap içenlerin ağır içicilerden daha düşük ölüm oranlarına sahip olduğunu öne süren araştırmaların artmasıyla ortaya çıkan şarabın sağlık yararları yeniden ilgi gördü. Kasım 1991'de ABD haber programı 60 Dakika sözde "Fransız Paradoksu" üzerine bir yayın yaptı. Bordeaux bilim adamı Serge Renaud'un araştırmasını içeren yayın Fransız halkının çok yağlı/çok süt ürünleri diyetleri ile aralarında düşük kardiyovasküler hastalık oluşumu arasındaki görünüşte paradoksal ilişkiyi ele aldı. Yayın aynı zamanda çok yağ ve süt ürünleri içeren ancak yüksek oranda kalp hastalığı içeren Amerikan ve İngiliz diyetlerine paralellik gösterdi. Yayında Renaud tarafından önerilen teorilerden biri, ılımlı kırmızı şarap tüketiminin Fransızlar için risk azaltıcı faktör olduğu ve şarabın henüz üzerinde çalışılmamış daha olumlu sağlık yararları olabileceğiydi.60 Dakika yayınının ardından Amerika Birleşik Devletleri'nde kırmızı şarap satışları önceki yıllara göre % 44 arttı.

Şarapla ilgili bu değişen bakış açısı ABD Gıda ve İlaç Dairesi Beslenme Kılavuzlarında kullanılan dilin evriminde görülebilir. Yönergelerin 1990 baskısı "şarabın sağlığa hiçbir net yararı yoktur" şeklinde kapsamlı bir beyan içeriyordu. 1995 yılına kadar kişinin alkole bağlı başka bir sağlık riski olmaması koşuluyla bu ifade, öğünlerle birlikte ılımlı tüketime izin verecek şekilde değiştirildi. Araştırma perspektifinden bilim adamları, alkol tüketimini çeşitli içecek sınıfları (şarap, bira ve alkollü içkiler) arasında ayırt etmeye başladı. Bu ayrım, araştırmaların yalnızca alkolün varlığından ayrı olarak, şarabın potansiyel olarak olumlu tıbbi faydalarını vurgulamasına izin verdi ancak bu çalışmalar giderek daha fazla sorgulanmaya başladı. Şarap içenler benzer yaşam tarzı alışkanlıklarını paylaşma eğilimindedir - daha iyi gıdalar, düzenli egzersiz, sigara içmeme- bu, bira ve alkol içenlere veya tamamen içmeyenlere kıyasla sözde olumlu sağlık yararlarında bir faktör olabilir.


Новое сообщение