Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

Dehidratasyon

Подписчиков: 0, рейтинг: 0
Dehidratasyon
Cholera rehydration nurses.jpg
Hemşireler hastayı kolera yüzünden meydana gelen dehidratasyon ve hipovolemi kombinasyonunu azaltmak için oral rehidratasyon çözeltisi içmeye teşvik ediyorlar. Kolera, hem fazla miktarda serbest suyun (dehidrasyon) hem de sodyumun (dolayısıyla ECF hacim tükenmesine - hipovolemi) kaybına neden olur.
Uzmanlık Endokrinoloji, Yoğun bakım Bunu Vikiveri'de düzenle

Dehidratasyon ya da dehidrasyon, fizyolojide, beraberinde metabolik süreçlerin bozulmasına neden olan toplam bir vücut suyu noksanlığı durumudur. Serbest su kaybının, genellikle egzersiz, hastalık veya yüksek çevre sıcaklığı nedeniyle serbest su alımını aştığında ortaya çıkar. Hafif dehidratasyon ayrıca dalma diürezinden de kaynaklanabilir ve bu da dalgıçlarda dekompresyon hastalığı riskini artırabilir.

Çoğu insan, herhangi bir zorluk veya olumsuz bir sağlık sorunu olmadan, toplam vücut suyundaki yüzde üç ila dört azalmayı tolere edebilir. Yüzde beş ila sekiz oranında bir azalma yorgunluk ve baş dönmesine neden olabilir. Toplam vücut suyunun yüzde onundan fazlasının kaybı, şiddetli susama hissi ile birlikte fiziksel ve zihinsel bozulmaya neden olabilir. Ölüm, vücut suyunun yüzde on beş ila yirmi beşi'nin kaybedilmesiyle meydana gelir. Hafif dehidratasyon susuzluk ve genel rahatsızlık ile karakterizedir ve genellikle oral rehidratasyonla (suyu yerine koyma) giderilir.

Dehidratasyon, hipernatremiye (kandaki sodyum seviyesinin artmasına) neden olabilir ve hipovolemi durumunda (kan hacmi kaybı, özellikle plazma kaybı) çok belirgindir.

Belirtiler ve semptomlar

Ciddi dehidrasyon teşhisini destekleyen boynun kan damarlarının bir ultrasonu

Susuzluk belirtileri arasında baş ağrısı, genel rahatsızlık, iştahsızlık, idrar hacminde azalma (eğer poliüri (sık idrara çıkma isteği) dehidratasyonun nedeni değilse), konfüzyon, açıklanamayan yorgunluk, mor renkli tırnaklar ve nöbetler gibi susuzluk ve nörolojik değişiklikler bulunur. Susuzluk belirtileri toplam vücut su kaybının artmasıyla birlikte giderek şiddetlenir. Hafif dehidratasyon olarak kabul edilen % 1-2'lik bir vücut su kaybının bilişsel performansı azalttığı gösterilmiştir. 50 yaşın üzerindeki kişilerde, vücudun susuzluk hissi azalır ve yaşın artması ile birlikte azalmaya devam eder. Birçok yaşlı vatandaş susuzluk belirtileri geçiriyordur. Dehidratasyon, yaşlılarda özellikle sıcak hava gibi fark edilmesi zor olan ancak serbest su kayıplarını arttıran koşullar sırasında morbiditeye katkıda bulunur. Bu konuyla ilgili bir Cochrane incelemesi, su kaybı dehidratasyonunu "serum ozmolaritesinin 295 mOsm/kg veya daha fazlası olan insanlar" olarak tanımlamış ve yaşlılarda görülen ana semptomları yorgunluk olarak ifade ettiklerini ve bu durmunun sebebinin biyoelektrik empedans analizi sonuçlarına göre öğünler arasında alınmayan içecekler olduğunu göstermiştir.

Sebepleri

Dehidrasyon için risk faktörleri arasında burada sayılanlarla sınırlı olmamak üzere: sıcak ve nemli havalarda yaşamak ve çalışmak, yüksek irtifalarda yaşamak, atletlik dayanıklılığa sahip olmak, yaşlı yetişkinler, bebekler, çocuklar ve kronik hastalıklarla yaşayan insanlar yer almaktadır.

Yaşlılarda aşırı serbest su kaybı durumu (özellikle hiperglisemi ile ilgili), yaşlıların susama hissine verdikleri ve/veya serbest suya erişme konusundaki yetersizlikleri, bu hastalardaki dehidrasyonun ana nedenleri gibi görünmektedir. Aşırı serbest su veya hipotonik su, vücudu iki şekilde terkedebilir - ozmotik diürez, terleme, kusma ve ishal gibi "fark edilebilir" kayıplar yoluyla ve esas olarak cilt ve solunum yolu yoluyla meydana gelen "fark edilemeyen" su kayıpları. İnsanlarda dehidratasyona vücuttaki su homeostazını bozan çok çeşitli hastalıklar ve durumlar neden olabilir . Bunlar öncelikle, bozulmuş susama/su erişimi veya sodyum fazlalığı yoluyla ortaya çıkar.

Teşhis

Tanımlama

Solunum, idrara çıkma ve terleme dahil olmak üzere normal fizyolojik süreçler veya ishal ve kusma gibi diğer nedenlerden dolayı kaybedilen serbest suyun yerine konması için su alımının yeterli gelmemesi durumunda meydana gelir. Dehidratasyon, şiddetli olduğunda nöbetlere veya solunum durmasına yol açtığı için hayatı tehdit edebilir ve rehidrasyon aşırı hızlı gelişirse ozmotik beyin ödemi riskini de taşır.

Dehidratasyon terimi bazen, spesifik olarak kan plazmasının hacmindeki bir azalmaya işaret eden farklı bir durum olan hipovolemiyi tanımlamak için olarak yanlış olarak kullanılmıştır. Bu iki durum insanlarda bağımsız mekanizmalar ile düzenlenirler, ve iki durumun ayrımının yapılması tedavi rehberliğinde önemlidir.

Önlenmesi

Günlük rutin faaliyetler için "susama hissi" normalde kişinin uygun hidratasyonunu sürdürmesi için yeterli bir rehberdir. Minimum su alım miktarı ağırlık, çevresel faktörler, diyet ve genetiğe bağlı olarak bireysel olarak değişmektedir. Egzersiz yapmak, sıcak ortamlara maruz kalmak veya susama yanıtının azalması durumlarında ilave su alınması gerekebilir. Müsabakaya katılan sporcularda "susayınca" su içmek kilo kaybına rağmen performans ve güvenliği optimize eder ve 2010 yılı itibarıyla, egzersiz sırasında "susamadan" su içmenin ve egzersiz sırasında kilo almanın ya da kiloyu korumanın bir faydası olduğunu gösteren herhangi bir bilimsel çalışma yoktur.

Sıcak veya nemli havalarda veya yoğun efor sırasında, su kaybı belirgin şekilde artabilir çünkü insanlar aktif olarak ter salgılamak için büyük değişkenlikler gösteren bir kapasiteye sahiptirler. Erkeklerde tüm vücuttan atılan ter miktarı, rekabetçi spor sırasında 2 L/saat'i geçebilir, bu değer sıcakta yapılan kısa süreli, yüksek yoğunluklu bir egzersiz sırasında gözlenen 3-4 L/saat'e çıkabilir. Terleme yoluyla bu kadar büyük miktarda su kaybedildiğinde, elektrolitler, özellikle de sodyum su ile birlikte kaybolmaktadır.

Sporcuların çoğunda, terdeki sodyum konsantrasyonunun 50 mmol/L'nin altında olduğu kabul edilirse, 4-5 saat boyunca yapılan egzersiz ve terleme sonrası vücudun toplam sodyum depolarının %10'undan daha azı kaybedilir (toplam sodyum deposu 70 kg'lık bir kişi için yaklaşık 2.500 mmol veya 58 gram'dır). Bu kayıpların çoğu insanlar tarafından iyi tolere edildiği görülmektedir. Sodyum replasman (yerine koyma) içeceklerine bir miktar sodyumun ilave edilmesinin bazı teorik faydaları vardır ve bu sıvılar hipotonik olduğu sürece çok az veya hiç risk oluşturmazlar (dehidratasyonun önlenmesinin temel dayanağı sadece serbest su kayıplarının yerine konulması olduğu için).

Aşırı şekerli ya/ya da tuzlu yiyeceklerin tüketimi de dehidratasyona neden olabilir.

Tedavi

Hafif derecedeki dehidrasyonun tedavisi için en etkili yöntemin su içmek ve sıvı kaybının durdurulması olduğu düşünülmektedir. İçme suyu, yalnızca kan plazmasının hacmini geri kazandırır ve susuzluk hissini azaltır, daha sonra kaybedilen kan elektrolitler yerine konulur. Gıdaların katı olması (su içerikleri az olduğu için), kusma ve ishal kaynaklı sıvı kaybına ilave katkıda bulunabilir. İdrar konsantrasyonu ve sıklığı dehidrasyon düzeldikçe normale döner.

Tatlı su (içme suyu) mevcut olmadığında (örneğin denizde veya çölde), deniz suyu ve etanol tüketilmesi durumu daha da kötüleştirir. İdrar deniz suyundan daha düşük miktarda sodyum içerir ve pek çok kılavuz hayatta kalma mücadelesi verilirken deniz suyu tüketilmemesi gerektiğini tavsiye etmektedir. Bir kişi dehidrate olduğunda ve hastaneye götürüldüğünde, İntravenöz tedavi ayrıca kullanılır.

Bayılma, bilinç kaybı veya diğer ciddi şekilde inhibe edici semptomların mevcut olduğu şiddetli dehidratasyon vakaları için (hastanın ayakta durması veya net düşünmesi mümkün değildir) acil müdahale gereklidir. Dengeli miktarda elektrolit içeren uygun bir ikame sıvısı, elektrolit durumunun sürekli olarak değerlendirilmesiyle oral veya intravenöz olarak verilir; durumun eksiksizce çözüme ulaştırılması, çok aşırı vakalar hariç hepsinde standarttır.

Başvurular

Sınıflandırma
Dış kaynaklar



Новое сообщение