Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Yönelimsellik
Yönelimsellik, Stanford Encyclopedia of Philosophy tarafından, "zihnin bir şeyin, özelliğin veya vaziyetin üzerine eğilme, yerine geçme veya onları temsil etme gücü" şeklinde tanımlanmıştır. Terim zihnin tasarımlar oluşturma yeteneğine işaret eder ve niyet ile karıştırılmamalıdır. Terim Orta Çağın Skolastik Felsefe'sinin sona ermesiyle beraber tartışma gündeminden düşmüş fakat yakın dönemde empirist psikolog Franz Brentano tarafından yeniden ele alınmış ve Edmund Husserl tarafından benimsenmiştir. Kavram bugün dil ve zihin felsefecileri için gündemdeki bir meseledir. En erken yönelimsellik teorisi, Aziz Anselmus'un Tanrı'nın varlığına dair ontolojik kanıtıyla ve anlama yetisinde var olan nesneler ile gerçeklikte var olan nesneler arasındaki ayrım hakkındaki ilkeleriyle ilişkilendirilir.
Genel bakış
Yönelimsellik kavramı 19. yüzyıl felsefesine Alman filozof ve psikolog (genellikle eyleme psikolojisi [act psychology], veya yönelimselcilik [intentionalism]'in kurucusu olarak anılır) Franz Brentano tarafından Psychologie vom empirischen Standpunkte (Ampirik bir Bakışaçısıyla Psikoloji) isimli kitabında yeniden gündeme sokulmuştur. Brentano yönelimselliği tüm bilinçli eylemlerin bir özelliği olarak tanımlamış, böylelikle bu eylemlerin, doğal ve fiziksel fenomenlerden ayrılarak "psişik" veya "zihinsel" fenomenleri teşkil ettiğini ileri sürmüştür.
Tüm zihinsel fenomenler Ortaçağ Skolastikleri'nin, bir nesnenin yönelimsel (veya zihinsel) varlıksızlığı/ içvarlığı [inexistence] dediği özelliği taşımaktadır; ki biz buna, pek sarih olmasa da, bir içeriğe atıf, bir nesneye (bu bir anlam veya bir şey olarak anlaşılmamalıdır) doğru yönelme veya içkin nesnellik diyebiliriz. Her zihinsel fenomen nesne olarak bir şeyi, farklı biçimlerde de olsa, kendi içinde barındırır. Bir sunuşta sunulmuş, yargıda onaylanmış veya yadsınmış, sevgide sevilmiş, nefrette nefret edilmiş, arzuda arzulanmış vs. şeyler vardır. bu yönelimsel varlıksızlık/içvarlığı sadece zihinsel fenomenlere özgü bir özellik olup fiziksel bir fenomen tarafından benzeri bir şey dahi asla sergilenmez. Dolayısıyla zihinsel fenomenleri şöyle tanımlayabiliriz: bir nesneyi yönelimsel olarak kendisinde içeren fenomenler.
"Yönelimsel varlıksızlık" tabiri Brentano tarafından, zihinsel fenomenlerin içeriğinin kendisine mahsus ontolojik durumunu göstermek amacıyla türetilmiştir. Bazı yorumculara göre "in-existence" kelimesindeki "in" kısmı (olumsuzluk yerine) bulunma halini temsilen okunmalıdır; yani yönelinen nesne psikolojik halin dışında değil içerisinde bulunmaktadır (Jacquette 2004, s. 102). Fakat bazılarıysa daha temkinli yaklaşmaktadır: "1874'te bu[nun] bir ontolojik bağlılık içerip içermediği kesin değildir" (Chrudzimski ve Smith 2004, s. 205).