Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

Su yosunları

Подписчиков: 0, рейтинг: 0
Deniz kenarındaki yeşil su yosunları.

Su yosunları ya da algler (Latince: alga; "deniz yosunu"), sucul fotosentetik ökaryotları tanımlamak için kullanılan ve birbirleriyle akraba olmayan çeşitli grupları içine alan resmî olmayan bir terimdir. Grup, Chlorella gibi tek hücreli mikroalglerden, kelp gibi çok hücreli ve makroskopik kahverengi alglere kadar çeşitli farklı şubeden canlıyı kapsar. Mavi-yeşil algler olarak da adlandırılan siyanobakteriler gibi prokaryotlar, genellikle alg olarak nitelendirilmezler. Ayrıca yosun tanımı çoğunlukla su yosunları için kullanılsa da; yosunlar, kara yosunları ve su yosunlarını kapsayan genel bir terimdir.

Su yosunları, bitkilerin aksine, fotosentez ürünlerini nişasta formunda depolamazlar. Kloroplastları, sitoplazma içerisinde serbest olarak değil, granüllü endoplazmik retikulum üzerinde bulunur. Klorofil-c taşırlar ve bitkilerde bulunmayan başka pigment maddeleri de bulundururlar. Çeşitli su yosunu gruplarına özel renklerini bu pigment maddeleri verir. Ayrıca bazı su yosunları pigmentlerini kaybederek heterotrof olmuş ve fotosentez yapmayı bırakmıştır.

Makroskopik su yosunları ve likenlerde, bitkilerdeki yaprak, gövde gibi elemanlarına benzeyen, ancak damar dokusu taşımayan, özelleşmemiş vücut bölümlerine tallus denir. Su yosunlarının üremeleri, ikiye bölünme, tomurcuklanma, ana bitkinin büyümesi, spor hücrelerinin ya da eşey hücrelerinin üretilmesi gibi pek çok farklı şekilde gerçekleşebilir.

Algler çeşitli endüstri alanlarında kullanılan bazı hammaddelerin elde edilmesinde rol oynarlar. Ayrıca besin olarak kullanımları çeşitli kültürlerde yaygındır.

Etimoloji

Alg teriminin Türkçede geçtiği ilk kaynak 1951 yılından bir gazete yazısıdır. Türkçeye Fransızca algue (yosun) kelimesi üzerinden geçtiği düşünülmektedir. Bu ise Latince'de deniz yosunu anlamına gelen alga kökenlidir. Yosun kelimesi ise köken olarak Orta Türkçeye dayanır ve en eski kullanımı 15. yüzyıl dolaylarındadır. Anlam açısından "su ve bataklık bitkisi" şeklinde kullanılmıştır.

Ekoloji

Almanya'da bir alg patlaması.

Fotosentetik su yosunları, sucul ortamların birinci derecedeki üreticileri olduklarından, tüm ekosistemlerin bütünlüğünün korunmasında önemlidir. Okyanuslarda bulunan diyatomlar ve diğer mikroskobik yosunlar, tüm dünyanın ihtiyacı olan fotosentetik karbon ihtiyacının üçte ikisini üretirler. Sularda yosunlar tarafından gerçekleştirilen fotosentez canlılara oksijen sağlar. Su yosunları, bununla birlikte suda yaşayan canlıların besin ve korunma gibi ihtiyaçlarını da karşılar. Yaşamı sona eren su yosunlarının dış iskeletleri dibe çökerek denizel kayaçların yapısına katılır.

Dünyanın bazı kesimlerinde kar altında yaşayabilen yosunlar, karın baharda pembe görülmesine sebep olurlar.

Bilinen tüm bitkiler içinde en hızlı büyüme oranını gösteren Büyük Okyanus'un dev su yosunu Macrocystis pyrifera'nın yaprakları haftada 3 ile 4.5 m arası boy verebilmektedir. Çok yıllık bu bitkiler yaklaşık 60 metre uzunlukta olabilirken, bazen 100 metre yüksekliğe kadar ulaşabilirler. Bu yosunlar yaklaşık 100 kg ağırlığındadır.

Alg patlaması, tatlı veya tuzlu su sistemlerinde su yosunu popülasyonunda hızlı bir artış veya birikmeyi tanımlar. Patlamalar genellikle gübrelerin suya karışması ile azot veya fosfor gibi besin maddelerinin su sistemine girerek ötrofikasyon sonucu aşırı alg büyümesine yol açması ile oluşur. Bu patlamalar güneş ışığını engelleme, sudaki oksijen seviyesini düşürme ve yosun türüne bağlı olarak suya toksin bırakma gibi zararlı etkilere neden olabilir.

Sınıflandırma

İpliksi koloni oluşturmuş mikroskobik bir su yosunu cinsi

Su yosunları, birçok farkı sınıflandırma yapılsa da genel olarak, prokaryotik ve ökaryotik olmak üzere iki ayrı sınıfa dahil edilebilir.

Ökaryotik algler, gerçek çekirdek, çekirdekçik ve zarla çevrilmiş organelleri olan alglerdir. Archaeplastida'ya ait üç grubu kapsar:

Bu gruplarda, kloroplast iki zarla çevrelenmiş ve muhtemelen bir endosimbiyozdan gelişmiştir. Yüksek bitkilerdeki pigmentler yeşil alglerdekilere benzerken, kırmızı alglerdekiler daha farklı gelişmiştir.

Klorofil-b taşıyan diğer iki alg grubu ise şöyledir:

Nemli bir kaya üzerinde yaşayan algler

Bu grup, iki ya da üç zarla kuşatılmış muhtemelen yeşil bir algi içine hapsederek gelişmiştir. Chlorarchniophyta grubu, bir algin çekirdeğine ait küçük bir çekirdek parçası içerir.

Geri kalan algler, bütün kloroplastları klorofil-a ve c içeren alglerdir. Klorofil-c, prokaryotların hiçbirinde ve ilkel kloroplastlarda görülmez, fakat kırmızı alglerle olan genetik benzerlik akrabalıklarını gösterir. Bunlar;

İlk üç grubun (Chromista), kloroplastları dört zarlıdır. Bu grupların bazı üyeleri fotosentetik değildir, bazıları plastid taşımaz ya da kloroplastları yoktur.

Kullanım

17. yüzyılın sonlarından beri, kahverengi alglerin yakılmasıyla mineralce zengin küllerinden sabun, cam, soda ve gübre yapımında kullanılan "potas" elde edilmektedir. Kimyasal maddeler arasında yer alan brom ve iyot ilk kez bu külden izole edilmiştir ve iyot hala Japonya'da deniz yosunlarından elde edilmektedir. Yosunlar yaygın bir şekilde gübre olarak kullanılmaktadır.

Su yosunları özellikle doğu Asya ülkelerinde önemli bir besin kaynağıdır. A, B1, B2, B6 ve C vitaminleriyle niyasin, iyot, potasyum, demir, magnezyum ve kalsiyum açısından zengindir. Çin'de yaklaşık 70 çeşit su yosunu yenmektedir. Bu çeşitlerin en bilinenlerden biri fat çoydur. Japonya'da yaklaşık 20 yosun çeşidi yemeklerde kullanılmaktadır. Bazı yosun çeşitleri "destek besini" olarak ticari işletmelerce yetiştirilmekte ve paketlenerek satılmaktadır. Buna ek olarak agar ve karragenan kıvam verici ve jelleştirici madde olarak hem besinlerde hem de bilimsel araştırmalarda kullanılmaktadır. Ayrıca alglerin yakıt olarak kullanımına ilişkin pek çok çalışma yürütülmektedir.

Ayrıca bakınız


Новое сообщение