Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

Sapir-Whorf hipotezi

Подписчиков: 0, рейтинг: 0

Sapir-Whorf hipotezi ya da dilsel görecelik; dilbilimindeki temel anlamı, insan düşüncesinin yerel dillerden çok yoğun bir şekilde etkilendiğini göstermektir. Bir insanın kendi dilinde belirli bir düşünce yapısı oluşmuştur ve bu insan başka bir insanın dilini hiçbir zaman tam anlamıyla anlayamaz. Bu tartışmalara yol açan tez, Sapir tarafından oluşturulmuş, diğer bir dilbilimci Whorf tarafından ortaya konmuştur. Whorf, aynı zamanda bir kimyacıydı ve bu dilsel bilgilerini didaktik söylem tarzıyla da birleştirdi.

Kökleri romantizm akımının ortaya koyduğu dil düşüncesine uzanan hipotez, 1950’lerde tanındı ve Whorf’un makaleleriyle ‘postum’ temasıyla basıldı. Devamında da Bernstein-Hypothese adını aldı. Daha sonra bu hipotez bilimsel olarak zayıf görülerek ve Noam Chomsky'nin evrensel gramer ve beyinde olduğu varsayılan gramer aygıtı teorileriyle gözden düşmüştür. Ancak son yıllarda tekrar önem kazanmaya başlamış ve hipotezin zayıf versiyonunu destekleyecek birçok araştırma yapılmıştır.

Bu hipotezin temelini dilsel görecelik kuramı oluşturur. Buna göre her dil bir düşünce sistemi oluşturduğundan, dil ve düşünce birbirine doğrudan bağlıdır. Dillerde sıklıkla oluşan yakın kavramlar arasındaki anlam farklılıkları, sadece o diller için geçerlidir. Whorf'un bu kuramını dilsel görecelik olarak adlandırmasının nedeni, onu Einstein'ın görelilik teorisiyle benzer görmesidir. Whorf, bu tezi bir adım daha ileri taşıyarak; bir insanın dünya görüşünün, o insanın konuştuğu kelimeleri ve gramerini de etkilediğini öne sürdü. Bu tez, bugüne kadar birçok kez denenmesine rağmen ispat edilememiştir.

Dilsel görecelik

Edward Sapir ve Benjamin Whorf dilsel görecelik ilkesini savunur: Düşüncelerin dil ile ilişkili olduğunu ve dilleri, çok farklı dil bilgileriyle kullanan insanların bu dilbilgileriyle farklı gözlemler yaptıklarını, bu nedenle dil ve düşünce yapılarının göreceli olduğunu savunurlar. Öyle ki diller, böylece, kültür farklarını da korurlar. Bunların da Hint ve Eskimo dillerinin görgül çalışmalarıyla belgelenebileceğine inanırlar. Donald Davidson ise bu görüşe karşı, temel olarak farklı kavram şekilleri bizim için tamamen anlaşılmaz olduğu için birbiriyle iletişim halinde olan bütün insanların kendilerine ait bir kavram dünyasına sahip olduklarını savunur.

Popüler kültür

Bu hipotez Geliş adlı filmde kendine yer edinmiştir. Filmdeki ana karakterlerden biri dilbilimcidir. Dilbilimci olan Louise Banks uzaylılarla iletişim kurmak için hükûmet tarafından yetkilendirilmiştir. Filmde bu hipotez uzaylıların sembol dilini kullanması üzerine söylenmiş ve aradaki cümle karmaşıklığını, her cümlenin tek bir çıkışı yani çevirisi olamayacağını söylemek için kullanılmıştır.


Новое сообщение