Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Ruh sağlığı
Ruh Sağlığı Psikolojik iyi hal veya zihinsel bir bozukluğun olmadığı düzeyi açıklar. Tatmin edici düzeyde duygusal ve davranışsal işlevlerini sürdürebilen bir kişinin durumudur.Pozitif psikoloji ve Bütünsellik bakış açılarından, ruhsal sağlık, bir bireyin yaşamdan tat alabilmesi ve yaşam aktiviteleri ile psikolojik dayanıklılık kazanabilmeye yönelik çabaları arasında denge kurmasını içerebilir.
Dünya Sağlık Örgütüne göre (WHO), ruhsal sağlık, "diğer özelliklerin yanında, öznel iyi oluş, algılanan öz yeterlik, özerklik, rekabet edebilirlik, nesiller arası bağımlılık ve kişinin entelektüel ve duygusal potansiyelini gerçekleştirebilmesini" içerir. WHO ayrıca bir bireyin iyilik halinin, kabiliyetlerini gerçekleştirebilmesini, günlük stresle başedebilmesini, üretken ve içinde toplumuna faydalı olabilmesini kapsadığını belirtmektedir. Kültürel farklılıklar, öznel değerlendirmeler ve birbiri ile yarışan profesyonel kuramların hepsi de ruh sağlığının nasıl tanımlandığını etkiler.
Ruh sağlığı ve ruhsal bozukluklar
İngiltere Cerrah Dergisi'ne (1999) göre, ruh sağlığı, üretken aktiviteleri ve başkaları ile olan ilişkilerin gereklerini yerine getirebilmeyi mümkün kılan ve değişikliklere adapte olup zorluklarla başedebilmeyi sağlayan ruhsal işlevlerin başarılı performansıdır. Akıl hastalığı terimi, düşünce ve ruh halindeki değişiklikler ile karakterize edilen veya tehlike ya da işlev bozukluğu ile ilgili davranışların olduğu, sağlık koşullarını veya tüm tanısal akıl hastalıklarını topluca ifade eder. Ruh sağlığı ve ruhsal bozukluk iki sürekli kavramdır. Ruh sağlığı iyi olan insanların ruhsal bozukluğu olabilir ve hiç ruhsal bozukluğu olmayan insanlar kötü bir ruh sağlığına sahip olabilir.
Öğrenme güçlüklerinin yanı sıra, stres, yalnızlık, depresyon, anksiyete, ilişki sorunları, sevilen birinin ölümü, intihar düşünceleri, keder, bağımlılık, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (ADHD), kendine zarar verme, çeşitli duygusal bozukluklar ve değişen önemdeki diğer akıl hastalıkları nedeniyle ruh sağlığı sorunları ortaya çıkabilir. Terapistler, psikiyatristler, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, eğitimli hemşireler veya doktorlar, terapi, danışmanlık veya ilaç gibi tedavilerle zihinsel hastalıkları yönetmeye yardımcı olabilir.
Tarih
19. yüzyılın ortalarında, William Sweetser, pozitif ruhsal sağlık için çalışan çağdaş yaklaşımların atası sayılabilecek bir kavram olan, "ruhsal hijyen" terimini ilk kullanan kişiydi. Amerikan Psikiyatristler Derneği'nin dördüncü başkanı ve kurucularından biri olan Isaac Ray, "ruhsal hijyeni", aklın kalitesini düşürecek, enerjisini yaralayacak ve hareketini engelleyecek bütün olaylara ve etkilere karşı koruyabilme sanatı olarak tanımlamıştır.
Dorothea Dix (1802-1887) "ruhsal hijyen" hareketinin gelişmesinde rol alan önemli figürlerden biriydi. Dix, ruhsal bozukluğu olan insanlara yardım etmek ve yaşamak zorunda bırakıldıkları kötü koşulları gözler önüne sermek için çabalayan bir okul öğretmeniydi. Bu çalışması "ruhsal hijyen hareketi" olarak bilindi. Bu hareket öncesi, akıl hastalığından muzdarip insanların yetersiz giyecek tedarikiyle acınacak halde yalnız bırakılarak ihmal edilmeleri nadir değildi. Dix'in çabaları ruh sağlığı birimlerinde hasta sayılarında artışlara sebep oldu ve bu kurumlardaki yetersiz kadro nedeniyle hastalara olan bakım ve ilgi azaldı.
1896'da Emil Kraepelin, 80 yıl boyunca alanında hâkim olacak ruhsal bozuklukların taksonomisini geliştirdi. Daha sonra, anormalliğin önerilen hastalık modeli analize tabi tutuldu ve normal olma durumunun ilgili grubun fiziksel, coğrafi ve kültürel boyutlarına göreceli olduğu kabul edildi.
20 yüzyılın başlarında, Clifford Beers, 1908 yılında, akıl hastanesinde yaşadığı tecrübelerine dayanan "Kendini Bulan Bir Zihin"'in yayınlanmasından sonra "Ruh Sağlığı Amerika-Ruh Hijyeni Ulusal Komitesi"'ni kurdu ve daha sonra Birleşik Devletler'deki ilk ayakta tedaviye yönelik ruh sağlığı kliniğini açtı.
Sosyal hijyen hareketi ile ilişkili "zihinsel hijyen hareketi", zaman zaman, üretken işe ve mutlu aile hayatına yönlendirilemeyecek kadar zihinsel olarak yetersiz kabul edilenlerle ilgili öjenik ve sterilizasyon savunması ile ilişkilendirildi. İkinci Dünya savaşı sonrası yıllarında, sağlık hizmetlerinin, bir hastalığın tedavisinden öte önleyici ve destekleyici alanlarına doğru gelişen olumlu özelliklerinden ötürü, "ruhsal hijyen" terimi aşamalı olarak "ruhsal sağlık" terimiyle değiştirildi.
Marie Jahoda ruhsal açıdan sağlıklı bireyleri sınıflandırmak için kullanılabilecek altı temel özelliği açıkladı. Bunlar: kişinin kendine yönelik olumlu tavrı, kişisel gelişim, entegrasyon, özerklik, gerçekliğin doğru algısı ve çevresel otoriteyi içerir (uyum sağlama ve sağlıklı kişisel ilişkiler).
Önem
Akıl hastalıkları kanser, diyabet veya kalp hastalığı'ndan daha yaygındır. 18 yaşın üzerindeki tüm Amerikalıların yüzde 26'sından fazlası, ruhsal bozukluğa sahip olma kriterlerini karşılamaktadır. Bir Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporu, 2010 yılında küresel akıl hastalıkları ile ilgili yaklaşık 2,5 trilyon dolar, (dolaylı maliyetler toplamın üçte ikisi) 2030 yılına kadar ise 6 trilyon doların üzerine çıkacak bir maliyet öngörüyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nden elde edilen kanıtlar, dünya nüfusunun neredeyse yarısının benlik saygısı, ilişkileri ve günlük yaşamda işlevlerini sürdürebilecek yetenekleri üzerinde etkisi olan zihinsel hastalıklardan etkilendiğini göstermektedir. Bireylerin duygusal sağlığı fiziksel sağlığı etkileyebilir. Kötü bir ruhsal sağlık, madde bağımlılığı gibi problemlere yol açabilir.
Sağlıklı bir zihin yaşam kalitesini iyileştirebilirken, zayıf zihinsel sağlık kötüleştirebilir. Richards, Campania, & Muse-Burk'e göre, "duygusal yeteneklerin stres yönetimi ve fiziksel sağlık gibi prososyal davranışlarla ilişkili olduğunu gösteren artan kanıtlar vardır." Araştırmaları ayrıca duygusal ifadeden yoksun olan kişilerin, zihinsel sağlıklarının ve bastırılmış duygularının doğrudan bir yansıması olan anti-sosyal davranışlara (ör. uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, fiziksel kavgalar, vandalizm) meyilli olduğu sonucuna varmıştır. Zihinsel hastalığı olan yetişkinler ve çocuklar, sorunları daha da kötüleştirebilecek sosyal damgalanma yaşayabilirler.
Perspektifler
Ruhsal iyilik hali
Ruh sağlığı, bir bireyin ruh sağlığının birçok farklı değere sahip olabileceği kararsız bir süreklilik olarak görülebilir. Ruhsal iyilik hali, kişinin tanısı konmuş herhangi bir ruhsal sağlık durumu yoksa bile genellikle olumlu bir nitelik olarak görülür. Bu ruh sağlığı tanımı, dolu ve yaratıcı bir yaşam sürdürme kapasitesi olan duygusal refahı ve yaşamın kaçınılmaz zorluklarıyla başa çıkma esnekliğini vurgular. Bazı ilgili tanımlar tatmin ve mutluluk bağlamında formüle edilir. Pek çok terapi sistemi ve kendi kendine yardım kitabı zihinsel sıhhati daha da iyileştirmek için etkili olarak kabul edilen strateji ve teknikleri destekleyen yöntemler ve felsefeler sunar. Pozitif psikoloji ruhsal sağlıkta giderek öne çıkmaktadır.
Sağlığın bütünsel bir modeli genelde antropoloji, eğitim, psikoloji, din, sosyoloji perspektiflerine dayanan kavramları ve kişilik, toplum, klinik, sağlık, gelişimsel psikolojiden teorik bakış açılarını içerir.
Üçlü zihinsel refah modeli, zihinsel refahı, duygusal refah, sosyal refah ve psikolojik refah'ın üçünü birden kapsayan bir kavram olarak görür. Duygusal refah yüksek düzeyde olumlu duygulara sahip olmak şeklinde tanımlanırken sosyal ve psikolojik refah ise günlük hayatta optimum düzeyde işlevlerin sürdürülmesine katkı koyan psikolojik ve sosyal yetenek ve kabiliyetlerin varlığı olarak tanımlanmaktadır. Bu model değişik kültürler arasında empirik destek almıştır.Ruh Sağlığı Sürekliliği-Kısa Formu (MHC-SF) zihinsel refahın üçlü modelini ölçmek için kullanılan en yaygın ölçektir.
Çocuklar ve genç yetişkinler
Ruh sağlığı ve istikrarı, bir insanın günlük yaşamında çok önemli bir faktördür. Sosyal beceriler, davranış becerileri ve düşünme şekilleri insan beyninin erken yaşta geliştirdiği özelliklerden sadece birkaçıdır. Başkalarıyla nasıl etkileşime gireceğini ve belirli konulara nasıl odaklanacağını öğrenmek, öğrenmek için zorunlu derslerdir. Bu zaman süreci konuşmaya yeni başladığımız zamandan, zar zor yürüyebildiğimiz yaşlılık dönemine kadar yayılır. Akıl hastalığı, bir insanın ruh halini, düşünmesini ve davranışını etkileyen çok çeşitli sorunlardır. Amerika Birleşik Devletleri'nde 18 yaş ve üstü insanların yaklaşık % 26'sı, bir tür zihinsel bozukluk tanısı almış durumdadır. Bununla birlikte, daha üç yaşında bile ruhsal bozukluk belirtisi gösterecek olan birçok çocuk olmasına rağmen, zihinsel hastalığı olan çocuklar hakkında pek bir şey söylenmiyor.
Çocuklarda en çok rastlanan akıl hastalıkları ADHD, otizm, anksiyete bozukluğu, ve daha büyük çocuklarda ve gençlerde depresyon'u içerir ancak bunlarla sınırlı değildir. Genç yaşta akıl hastalığına sahip olmak, otuzlu yaşlarındakinden çok farklıdır. Çocuk beyinleri hala gelişme safhasındadır ve yirmi beş yaşına kadar gelişmeye devam edecektir. İşin içine akıl hastalığı girerse, bir çocuğun insanların gün boyunca kullandığı gerekli becerileri ve alışkanlıkları edinmesi önemli ölçüde zorlaşır. Örneğin davranış becerileri, motor veya duyusal beceriler kadar hızlı gelişmez. Bu nedenle bir çocuk anksiyete bozukluğu yaşadığında, düzgün bir sosyal etkileşimi kaybetmeye başlar ve birçok sıradan şeyi yoğun bir korku ile ilişkilendirir. Bu çocuk için ürkütücü olabilir çünkü davranışlarının ve düşüncelerinin sebebini anlamayabilir. Birçok araştırmacı, ebeveynlerin, bir şeylerin yolunda olmadığına inanmak için herhangi bir nedenleri varsa, çocuklarına göz kulak olmaları gerektiğini söylüyor. Çocuklar daha önce değerlendirilirse, hastalıkları hakkında daha fazla bilgi sahibi olurlar ve tedavi günlük rutinlerinin bir parçası olur. Yetişkinler için durum farklıdır ve çabuk iyileşemeyebilirler çünkü uyum sağlamaları daha zordur.
Akıl hastalıkları sadece kişiyi değil, etrafındaki insanları da etkiler. Arkadaş ve aile, çocuğun zihinsel sağlık istikrarı ve tedavisinde de önemli bir rol oynamaktadır. Çocuğun yaşı küçükse, çocuklarını değerlendirme ve bir tür yardıma ihtiyacı olup olmadığına karar verme ebeveynlere düşer. Arkadaşlar, çocuk ve aile için bütün olarak bir destek sistemidir. Zihinsel bir bozuklukla yaşamak asla kolay değildir, bu nedenle günleri biraz daha kolaylaştırmak için etrafta insanların olması her zaman önemlidir. Bununla birlikte, akıl hastalığının sosyal yönü ile gelen olumsuz faktörler de vardır. Ebeveynler bazen çocuklarının hastalıklarından sorumlu tutulur. Ayrıca insanlar, ebeveynlerin çocuklarını yetiştirme şekilleri veya çocuğun davranışlarını ebeveynlerinden aldığı ile ilgili olumsuz konuşabilirler. Aile ve arkadaşlar bazen ruhsal bozukluğa sahip biri ile beraber olmaktan o kadar utanırlarki çocuk kendini soyutlanmış hisseder ve rahatsızlığını diğerlerinden saklaması gerektiğini düşünür. Gerçekte, rahatsızlığı insanlardan gizlemek, bugünün toplumunda gelişmek için çocuğun doğru miktarda sosyal etkileşim ve tedaviyi almasını önler.
Damgalama da akıl hastalığında iyi bilinen bir faktördür. Stigma “belirli bir durum, özellik veya kişi ile ilgili utanç işareti" olarak tanımlanır. Stigma, özellikle zihinsel engelliler söz konusu olduğunda kullanılır. İnsanlar, ne kadar hafif ya da şiddetli olursa olsun, zihinsel sorunu olan herkesin otomatik olarak yıkıcı ya da suçlu bir kişi olarak kabul edildiğini varsaymaktadır. Medya sayesinde, bu fikir beyinlerimizde genç yaşlardan beri aşılanmıştır. Depresyonlu gençler veya otizmli çocuklar hakkında film izlemek, zihinsel hastalığı olan tüm insanların TV'dekiler gibi olduğunu düşünmemize neden olur. Gerçekte, medya çoğu hastalığın abartılı bir versiyonunu gösterir. Ne yazık ki, pek çok insan bunu bilmediğinden, ruhsal bozukluğu olanları küçümsemeye devam ederler. Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, gençlerin çoğu akıl hastalığını aşırı üzüntü ya da şiddet ile ilişkilendirmektedir. Artık çocuklar teknolojiye ve medyaya gittikçe daha açık hale gelmeye başladıkça, gelecek nesiller zihinsel hastalıkları olumsuz düşüncelerle eşleştirmeye devam edecek. Medya ADHD ve anksiyete gibi bozuklukları olan birçok insanın da doğru tedavilerle normal hayatlar yaşayabileceklerini ve kendi ellerinde olmayan bir durum için cezalandırılmamaları gerektiğini açıklamalıdır.
Sueki, (2013), "İntiharla ilgili internet kullanımının kullanıcıların akıl sağlığı üzerindeki etkisi: Uzun süreli bir çalışma" adlı bir araştırma yürütmüştür. Bu çalışma, intiharla ilgili internet kullanımının kullanıcının intihar düşünceleri, depresyona yatkınlık ve kaygı ve yalnızlık üzerindeki etkisini araştırmıştır. Çalışma 850 internet kullanıcısından oluşur; veriler katılımcılar arasında anket formu doldurularak elde edilmiştir. Bu çalışma, intihar ile ilgili web sitelerinde gezinmenin ve intihar etmek için kullanılan yöntemlerin, intihar düşünceleri üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğunu ve depresyon ve anksiyete eğilimlerini arttırdığını göstermiştir. Çalışma, intiharla ilgili internet kullanımının belirli yaş gruplarının zihinsel sağlığını olumsuz yönde etkilediğinden, ilgili web sitelerine maruz kalma ihtimalini azaltmanın veya kontrol etmenin iyi bir tedbir olabileceği sonucuna varmıştır. Bu bulgular kesinlikle internetin zihinsel sağlığımızı derinden olumsuz yönde etkileyebileceğini gösteriyor.
Psikiyatrist Thomas Szasz, 50 yıl önce çocukların ya iyi ya da kötü olarak sınıflandırıldığını ve bugün "tüm çocukların iyi, bazılarının zihinsel olarak sağlıklı, diğerleride ruhsal bozukluğa sahip." olarak değerlendirildiğini öne sürerek karşılaştırma yaptı. Sosyal kontrol ve kimlik yaratma baskısı, günümüz çocukları arasında birçok zihinsel sağlık sorununun nedenidir. Bir davranış veya yanlış davranış bir hastalık olmayabilir, serbest iradenin kullanılmasıdır ancak, hukuki aşırı korumanın ve çocuğun statüsünün bağımlı olarak görülmesinin yanı sıra günümüzdeki her türlü problem için ilaç reçete etmedeki aciliyet kişisel benliklerini sarsar ve içsel gelişimlerini istila eder.
Önleme
Akıl sağlığı geleneksel olarak zihinsel bir bozukluğun yokluğunun ve iyilik halinin varlığının bir birleşimi olarak tanımlanır. Ruhsal bozuklukları önlemeye verilen önem artıyor. 2004 WHO "Zihinsel Hastalıkların Önlenmesi" raporu, 2008 AB "Ruh Sağlığı Paktı" ve 2011 ABD "Ulusal Önleme Stratejisi" de dahil olmak üzere önleme, ruhsal sağlık stratejilerinde ortaya çıkmaya başlamıştır. Bazı yorumcular, işyerinde ruhsal bozukluğun önlenmesine yönelik pragmatik ve pratik bir yaklaşımın, fiziksel yaralanmayı önleme ile aynı şekilde ele alınması olacağını savundu.
Genç yaşta bir bozukluğun önlenmesi, çocuğun daha sonraki yaşamında bir bozukluktan muzdarip olma olasılığını önemli ölçüde azaltabilir ve halk sağlığı açısından en verimli ve etkili önlem olacaktır. Önleme, zihinsel sağlık kaygılarını ortaya çıkaran herhangi bir olası belirti tespit etmek için yılda en az iki kez bir doktorun düzenli olarak konsültasyonunu gerektirebilir. Zorunlu sağlık taramasına benzer şekilde, ABD genelinde devlet okullarına devam eden öğrenciler için zihinsel sağlık taraması yapılmasını gerektiren yeni yasalar açıklanıyor. Bu yasaların destekçileri, kendine zarar verme ve diğer öğrencilere zarar verme olaylarını önlemek için anksiyete ve depresyon gibi zihinsel hastalıkları teşhis etmeyi ummaktadır.
Kültürel ve dini perspektif
Ruh sağlığı, sosyal olarak inşa edilmiş ve sosyal olarak tanımlanmış bir kavramdır; yani, farklı toplumlar, gruplar, kültürler, kurumlar ve meslekler, doğasını ve nedenlerini kavramsallaştırma, zihinsel olarak sağlıklı olanı belirleme ve varsa hangi müdahalelerin uygun olduğuna karar vermede çok farklı yollara sahiptir. Bu nedenle, farklı profesyoneller, tedavi sırasında uygulanan metodoloji'yi etkileyecek farklı kültürel, sınıfsal, politik ve dini geçmişlere sahip olacaktır.
Araştırma, akıl hastalığına bağlı stigma olduğunu göstermiştir.İngiltere'de, Psikiyatri Kraliyet Koleji, stigmanın azaltılmasına yardımcı olmak için Değişen Düşünceler(1998–2003) kampanyasını düzenledi. Bu damgalama nedeniyle, bireyler 'etiketlenmeye' karşı koyabilir veya ruh sağlığı tanılarını inkâr edebilirler.
Zihinsel bozukluğu olan bireylerin aile bakıcıları da ayrıca ayrımcılık veya damgalanmaya maruz kalabilirler.
Akıl hastalığına ilişkin sosyal ve algılanan damgalamanın ele alınması ve ortadan kaldırılması, ruh sağlığı konularının eğitiminin ele alınmasında önemli bir parça olarak kabul edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde, "Ulusal Akıl Hastalıkları İttifakı" (NAMI), 1979'da akıl sağlığı sorunları ile mücadele eden mağdurları temsil etmek ve savunmak için kurulmuş bir kurumdur. NAMI ayrıca, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal hastalıklar ve sağlık sorunları ile ilgili eğitime yardımcı olurken, aynı zamanda damgalanmayı ortadan kaldırmaya çalışıyor. Araştırmalar, ayrımcılık ve sosyal damgalama davranışlarının ırksal, (örneğin, Afrikalı Amerikalılar) etnik, (örneğin, Müslüman kadınlar) ve cinsel ve toplumsal cinsiyet azınlıklarda (örneğin transseksüel insanlar) daha kötü ruh sağlığı sonuçlarıyla ilişkili olduğunu göstermiştir.
Pek çok ruhsal sağlık uzmanı, dini çeşitlilik ve maneviyat konusundaki yeterliliğin önemini anlamaya başlamıştır ya da zaten anlamaktadır. Amerikan Psikologlar Birliği açıkça dine saygı duyulması gerektiğini belirtir. Manevi ve dini konularda eğitim de Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından talep edilmekle birlikte, ABD'de yaygın olarak uygulanan daha katı ve köktenci inançların neden olabileceği zararlara çok daha az dikkat edilmektedir. Bu tema, o yılın Temmuz ayında Dini Özgürlük Görev Gücü oluşturulması gibi, 2018'de geniş ölçüde politikleşmiştir. Ek olarak, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki pek çok sağlayıcı ve uygulayıcı, zihinsel sağlık kurumunun, pek çok Batı dışı kültürün bilgisinden ve yeterliliğinden yoksun olduğunu ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sağlayıcıları farklı kültürlerden gelen hastaları tedavi etmek için donanımsız hale getirdiğini fark etmeye başladı.
Duygusal gelişme
İşsizliğin, bireylerin duygusal refah, kendine güven ve daha genel olarak ruhsal sağlıkları üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu gösterilmiştir. İşsizliğin artmasının ruh sağlığı üzerinde, özelliklede depresif bozukluklar şeklinde, önemli bir etkisinin olduğu gösterilmiştir. Herhangi bir popülasyon araştırmasında zihinsel sağlık bozuklukları için tetikleyicileri gözden geçirirken bu önemli bir husustur. Duygusal ruh sağlığınızı iyileştirmek için, sorunun kökü çözülmelidir. Önleme, risk faktörlerinden kaçınmanın altını çizer; tanıtım, bir bireyin olumlu öz saygı, otorite, iyilik hali ve sosyal kaynaşma duygusunu kazanma yeteneğini geliştirmeyi amaçlar. Olumlu ilişkilerle kendinizi çevreleyerek duygusal ruh sağlığınızı iyileştirmek çok önemlidir. Biz insanlar olarak arkadaşlıklarla ve diğer insanlarla olan etkileşimle besleniyoruz. Duygusal zihin sağlığınızı iyileştirmenin diğer bir yolu da, dinlenmenize ve kendinize zaman ayırmanıza izin verebilecek etkinliklere katılmaktır. Yoga, tüm vücudu ve sinirleri sakinleştiren çok iyi bir aktivite örneğidir. Richards, Campania ve Muse-Burke tarafından genel iyilik hali üzerine yapılan bir araştırmaya göre farkındalık belki de uygulayanların bunun önemine inanmalarından ve farkında olmaya değer vermelerinden amaçlı bir durum olarak kabul edilir ve böylece kişisel bakım aktivitelerine önem vermek farkındalığın istemli bileşenini etkileyebilir.
Bakım navigasyonu
Zihinsel sağlık hizmetleri navigasyonu, hastaları ve aileleri, parçalanmış, genellikle kafa karıştırıcı zihinsel sağlık endüstrileri boyunca yönlendirmeye yardımcı olur. Bakım uzmanları, en iyi tedaviler hakkında bilgi sağlamak ve ayrıca belirli duygusal gelişim biçimlerinde uzmanlaşmış uygulayıcılara ve tesislere yönlendirmeler sağlamak için tartışma ve işbirliği yoluyla hastalar ve aileleri ile yakın işbirliği içinde çalışırlar. Terapi ve bakım navigasyonu arasındaki fark, bakım navigasyon sürecinin bilgi sağlaması ve hastaları tedavi sağlamak yerine tedaviye yönlendirmesidir. Yine de, bakım yönlendiricileri tanı ve tedavi planlaması sunabilir. Zaten birçok bakım yönlendiricisi aslında eğitimli terapistler ve doktorlardır. Bakım navigasyonu hasta ve aşağıdaki tedaviler arasındaki bağlantıdır. Ruh sağlığının tıbbi bir müdahale gerektirdiği, Kessler et al tarafından yapılan 1990 ile 2003 yılları arasında Birleşik Devletler'de ruhsal bozuklukların sıklığı ve tedavileri üzerine yapılan bir çalışma ile açık şekilde ortaya konmuştur. Bu dönemde zihinsel sağlık bozukluklarının görülme sıklığının değişmemesine rağmen, zihinsel bozukluklar için tedavi görmek isteyen hastaların sayısı üç kat artmıştır.
Duygusal konular
Duygusal ruhsal bozukluklar dünya genelinde en büyük engellilik nedenidir. Dünya genelindeki tedavi edilmemiş duygusal ruhsal bozuklukların düzeyini ve şiddetini araştırmak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1998 yılında kurulan, Dünya Ruh Sağlığı (WMH) anketi isiyatifinin en üst sıradaki önceliğidir. “Nöropsikiyatrik hastalıklar dünya çapındaki başta gelen engellilik sebepleridir ve hastalık nedeniyle kaybedilen tüm sağlıklı yaşam yıllarının % 37'sini oluşturur. Bu bozukluklar, vatandaşlarına uygun yardım sağlayamadıkları için düşük ve orta gelirli ülkeler için en yıkıcıdır. Duygusal ruh sağlığı bozukluklarına yönelik modern tedavi ve rehabilitasyona rağmen, "ekonomik açıdan avantajlı toplumların bile rekabet öncelikleri ve bütçe kısıtlamaları vardır".
Dünya Ruh Sağlığı anketi girişimi, ülkelerin zihinsel sağlık sistemlerini, kaynakların en verimli kullanımını sağlayacak şekilde yeniden tasarlamaları için bir plan önerdi. "İlk adım, kullanılan hizmetlerin belgelendirilmesi ve tedavi için karşılanmayan ihtiyaçların kapsamı ve niteliğidir. İkinci adım, farklı ruhsal sağlık sistemlerine sahip ülkelerde hizmet kullanımı ve karşılanmayan ihtiyaçlar için ülkeler arası bir karşılaştırma yapmak olabilir. Bu tür karşılaştırmalar, ruhsal sağlık bakımı için en uygun finansmanı, ulusal politikaları ve dağıtım sistemlerini ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir."
Etkili duygusal ruh sağlığı bakımının nasıl sağlanacağı bilgisi dünya çapında zorunlu hale geldi. Maalasef, ülkelerin çoğu kararları yönlendirmek için eksik bilgilere, kaynaklarla ilgili eksik ya da rekabet halindeki görüş açılarına ve sigortaları ve ödenekleri azaltmaya yönelik sürekli baskılara sahipler. WMH anketleri Afrika (Nijerya, Güney Afrika Cumhuriyeti), Amerika (Kolombiya, Meksika, Birleşik Devletler), Asya ve Pasifik (Japonya, Yeni Zelanda, Çin'de Pekin ve Şangay), Avrupa (Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İspanya, Ukrayna) ve Orta Doğu'da (İsrail, Lübnan) yapıldı. Ülkeler düşük gelirli(Nijerya), düşük orta gelirli (Çin, Kolombiya, Güney Afrika, Ukrayna), yüksek orta gelirli (Lübnan, Meksika) ve yüksek gelirli olarak Dünya Bankası kriterleri ile sınıflandırılmıştır.
Ruh sağlığı bozuklukları, ciddiyetleri ve tedavieri ile ilgili koordineli anket çalışmaları yukarıda belirtilen ülkelerde gerçekleştirilmiştir. Bu anketler, WMH anketlerinin tamamlandığı 17 ülkede ruh sağlığı hizmeti kullanımının sıklığını, türlerini ve yeterliliğini değerlendirdi. WMH ayrıca, ruhsal bozuklukların ciddiyeti tarafından tanımlanan tabakalardaki tedavi için karşılanmamış ihtiyaçları da inceledi. Araştırmaları, “12 aylık herhangi bir zihinsel sağlık hizmetini kullanan yanıt verenlerin sayısının, gelişmekte olan ülkelere göre genel olarak daha düşük olduğunu ve hizmet alanların oranının ülkelerin gayri safi yurt içi hasılalarının içindeki sağlık hizmetlerine olan harcama yüzdelerine karşılık gelme eğiliminde olduğunu gösterdi.
WHO Projesi ATLAS ruhsal hastalıklardan kaynaklanan yüklerin büyüklüğü tarafından önerilenden çok daha düşük ruhsal sağlık harcaması bulduğundan beri dünya çapında yüksek düzeyde karşılanmayan ihtiyaç şaşırtıcı değil. Genel olarak, düşük gelirli ve orta gelirli ülkelerdeki karşılanmamış ihtiyaçlar, bu ülkelerin halihazırda azalmış sağlık bütçelerinin azaltılmış miktarlarını (genellikle <% 1'i) ruhsal sağlık bakımına ayırmalarına bağlı olabilir ve bunun için donanımlı olmayan vatandaşlara cepten yapılacak harcamalar konusunda çok fazla güveniyorlar.
Tedavi
Daha eski tedavi yöntemleri
Trepanasyon
Arkeolojik kayıtlar, trepanasyonun, Taş Devri'nde dünyanın çeşitli yerlerinde "baş ağrıları, delilik veya epilepsi" tedavisinde kullanılan bir prosedür olduğunu göstermiştir. Taş Devri'nde kullanılan cerrahi bir işlemdi. Paul Broca, trepanasyonu araştırdı ve kendi teorisini ortaya koydu. Kafatasındaki kırılmaların, şiddet nedeniyle ortaya çıkan yaralardan değil, dikkatli cerrahi işlemlerden kaynaklandığını fark etti. Hastayı rahatsız eden kötü ruhların kaçmasına izin vermek için "doktorlar kafatasını kazımak ve hastanın kafasına delik açmak için keskinleşmiş taşlar kullandı". Bu prosedürlerde ölen birkaç hasta vardı, fakat hayatta kalanlar saygı gördü ve “mistik bir düzenin özelliklerine” sahip olduklarına inanıldı.
Lobotomi
Lobotomi 20. yüzyılda şizofreni ve depresyon gibi akıl hastalıkları için alternatif bir tedavinin yaygın bir uygulaması olarak kullanılmıştır. Bir akıl hastalığını tedavi etme amaçlı ilk modern lökotomi, 1935 yılında Portekizli bir nörolog olan Antonio Egas Moniz tarafından gerçekleştirildi. 1949'da Nobel Tıp Ödülü'nü aldı.[1]7 Kasım 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Akıl sağlığı bozukluklarının cerrahi olarak tedavi edilebileceği inancı İsviçreli nörolog Gottlieb Burckhardt'dan geldi. Altı şizofreni hastası ile deney yaptıktan sonra, hastalarının yarısının iyileştiğini veya sakinleştiğini iddia etti. Bir Ulusal Kamu Radyosu makalesine göre, psikiyatrist Walter Freeman, "aşırı duygu yüklemesinin ruhsal hastalığa yol açtığını ve beyindeki belirli sinirleri kesmenin aşırı duyguları ortadan kaldırabileceğini ve bir kişiliği dengeleyebileceğini" düşünüyordu.
Şeytan Çıkarma
“Şeytan çıkarma, sahip olduklarına inanılan şeytanları veya başka ruhsal varlıkları bir kişiden veya bir bölgeden çıkarmak için yapılan dini ya da spiritüel uygulamadır.”
Huntington Hastalığı, Tourette sendromu ve şizofreni gibi akıl sağlığı hastalıklarının Şeytan tarafından ele geçirilmenin bir işareti olduğuna inanılıyordu. Bu, birkaç akıl hastasının şeytan çıkarma ayinlerine maruz kalmasına neden oldu. Bu uygulama uzun süre devam etse de, 18. yüzyılda düşük seviyeye gelene kadar düzenli olarak azaldı. Bu tarihten sonra, medyanın bu uygulamalara gösterdiği ilgi nedeniyle 20. yüzyıla kadar nadiren gerçekleşti sonra tekrar yükselen rakamlar ortaya çıktı. Farklı inanç sistemleri, şeytan çıkarma işlemlerini farklı şekillerde uygular.
Modern tedavi yöntemleri
Farmakoterapi
Farmakoterapi, ilaç kullanan tedavilerdir. Farmakoterapi, antidepresanlar, benzodiazepinler ve lityum gibi elementlerin kullanımı yoluyla akıl hastalığının tedavisinde kullanılır.
Fiziksel Aktivite
Bazı insanlar için, fiziksel egzersiz, fiziksel olduğu kadar ruhsal sağlığı da iyileştirebilir. Spor yapmak, yürümek, bisiklete binmek veya herhangi bir fiziksel aktivite yapmak, bazen bir kişinin ruh halini iyileştirebilen endorfinlerde dahil olmak üzere çeşitli hormonların üretimini tetikler.
Çalışmalar, bazı durumlarda, fiziksel aktivitenin, depresyon ve anksiyete tedavisi sırasında antidepresanlar ile aynı etkiye sahip olabileceğini göstermiştir.
Aktivite terapileri
Rekreasyon terapisi ve mesleki terapi olarak da adlandırılan etkinlik terapileri, aktif katılım yoluyla iyileşmeyi teşvik eder. El sanatları yapmak, mesleki terapinin, yürüyüşler, rekreasyon terapisinin bir parçası olabilir. Son yıllarda, renklendirmenin birçok çalışmada depresif semptom ve endişe düzeylerini önemli ölçüde azalttığı kanıtlanmış bir aktivite olarak kabul edilmiştir.
Etkileyici terapiler
Etkileyici tedaviler veya yaratıcı sanat terapileri, sanat veya sanat yapımını içeren bir psikoterapi biçimidir. Bu terapiler müzik terapisi, sanat terapisi, dans terapisi, tiyatro terapisi ve şiir terapisini içerir. Müzik terapisi 'nin akıl sağlığı bozukluğu olan insanlara yardım etmenin etkili bir yolu olduğu kanıtlanmıştır.
Psikoterapi
Psikoterapi ruhsal sağlık sorunlarının modern tıp ve bilimsel temelli tedavisi için kullanılan genel terimdir. Gestalt tedavisi, psikanaliz, bilişsel davranışçı terapi, transpersonal psikoloji / psikoterapi ve diyalektik davranışçı terapi gibi bir dizi okulu içerir. Grup terapisi, birden fazla kişiyi içeren bir ortamda gerçekleştirilen her türlü terapiyi içerir. Psikodinamik grupları, ifade edici terapi gruplarını, destek gruplarını, problem çözme ve psikoeğitim gruplarını içerebilir.
Meditasyon
Farkındalık meditasyonu uygulamasının, depresyon, anksiyete ve stresin azalmasına neden olmak gibi çeşitli zihinsel sağlık yararları vardır. Farkındalık meditasyonu ayrıca madde bağımlılığının tedavisinde de etkili olabilir. Ayrıca, farkındalık meditasyonunun beyinde olumlu yapısal değişiklikler sağladığı görülüyor.
Heartfulness meditasyon programının sağlık uzmanlarının zihinsel açıdan önemli gelişmeler gösterdiği kanıtlanmıştır. ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'nde yayınlanan bir araştırma, çeşitli stres seviyelerindeki bu profesyonellerin, bu meditasyon programı yapıldıktan sonra durumlarını iyileştirebildiklerini göstermiştir. Tükenmişlik ve duygusal sağlık yönlerinden faydalandılar.
Anksiyete bozukluğu olan insanlar, Kuzey Carolina'nın Salisbury kentinde bulunan "W.G. Hefner Savaş Gazileri Tıp Merkezi"'nin Ruh Sağlığı Hizmet Hattı araştırmacıları tarafından yürütülen stres azaltma programına katıldı.Katılımcılar farkındalık meditasyonu yaptılar. Çalışma bittikten sonra, "farkındalık meditasyon eğitim programının kaygı ve panik semptomlarını etkili bir şekilde azaltabileceği ve genelleşmiş anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu veya agorafobi ile beraber panik bozukluğu hastalarında bu azalmanın devam etmesine yardımcı olabileceği sonucuna varıldı.
Spiritüel Danışmanlık
Manevi danışmanlar, spiritüel kapsamda, ihtiyacı olan hastalara rahatlık ve destek sağlamak ve sorunlarını daha iyi anlayıp problem çözme kabiliyeti geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla hizmet verirler. Bu tür danışmanlar manevi, psikolojik ve teolojik ilkelere dayanarak hizmet verir.
Akıl sağlığında sosyal hizmet
Ruh sağlığı alanındaki, psikiyatrik sosyal hizmet olarak da adlandırılan sosyal hizmet, bir ortamdaki bulunan bireyin, iç ve dış sorunların üst üste binme etkisinden kurtulmasına yardım edilen bir süreçtir. Tüm sistemler arasında uyum, yaşam kalitesi, kendini gerçekleştirme ve kişisel uyarlamayı hedefler. Ruhsal sağlık uzmanları olan psikiyatrik sosyal hizmet uzmanları, hastalara ve aile üyelerine, hem zihinsel sağlık sorunları hem de zihinsel hastalıkların veya psikiyatrik işlev bozukluklarının neden olduğu çeşitli ekonomik veya sosyal problemlerle başa çıkmalarında ve gelişmiş ruhsal sağlık ve iyilik hallerine ulaşmalarında yardımcı olabilirler. Hastanelerde Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümlerinde tedavi ekiplerinin hayati öneme sahip üyeleridir. Hem ayakta bakım hem de yatılı ünite hizmeti veren bakım evlerinde, eyalet ve yerel yönetimlerde, madde bağımlılığı kliniklerinde, ıslah tesislerinde ve sağlık hizmetleri veren diğer kuruluşlarda görev alırlar.
Amerika Birleşik Devletleri'nde sosyal hizmet uzmanları ruhsal sağlık hizmetlerinin çoğunu sağlamaktadır. Hükûmet kaynaklarına göre, ruh sağlığı profesyonellerinin yüzde 60'ı klinik olarak eğitilmiş sosyal hizmet uzmanları, yüzde 10'u psikiyatristler, yüzde 23'ü psikologlar ve yüzde 5'i psikiyatri hemşireleridir.
Japonya'daki ruhsal sağlık sosyal hizmet uzmanları bir insanın genel iyiliği için çok önemli sağlık, refah ve kabiliyet bilgilerine sahiptir. Aldıkları sosyal hizmet eğitimleri, zihinsel engellilikler ve sosyal yeniden bütünleşmeler için profesyoneller olarak danışma yardımı yapmalarını sağlar; Mağdurların rehabilitasyonu ile ilgili danışma; Günlük, düzenli yaşamda, para ve öz yönetimde ve diğer ilgili konularda önemli olaylara uyum sağlamalarını sağlamaya yönelik hastanede yatış ve taburculuk sonrası ikamet ve yeniden çalışma hayatına giriş için tavsiye ve rehberlik. Sosyal hizmet uzmanları, zihinsel hasta için bireysel ev ziyaretleri sağlar ve sosyal yardım hizmetlerini sunarlar; uzmanlık eğitimi ile ev, iş yeri ve okul için çeşitli prosedür hizmetleri koordine edilir. İdari bir ilişkide, Psikiyatrik sosyal hizmet uzmanları danışmanlık, liderlik, çatışma yönetimi ve çalışma yönü sağlar. Değerlendirme ve psikososyal müdahaleler sağlayan psikiyatrik sosyal hizmet uzmanları, sağlık merkezlerinde klinisyen, danışman ve belediye personeli olarak görev yapmaktadır.
Roller ve işlevler
Sosyal hizmet uzmanları, zihinsel sağlık ortamlarında vaka yöneticisi, savunucu, yönetici ve terapist dahil birçok rol oynamaktadır. Psikiyatrik bir sosyal hizmet uzmanının temel işlevleri terfi ve önleme, tedavi ve rehabilitasyondur. Sosyal hizmet uzmanları ayrıca pratik yapabilir:
- Danışmanlık ve psikoterapi
- Vaka yönetimi ve destek hizmetleri
- Kriz müdahalesi
- Psikoeğitim
- Psikiyatrik rehabilitasyon ve iyileşme
- Bakım koordinasyonu ve izleme
- Program yönetimi
- Program, politika ve kaynak geliştirme
- Araştırma ve değerlendirme
Psikiyatrik sosyal hizmet uzmanları, hastaların psikososyal değerlendirmelerini yaparlar ve tıbbi ekip üyeleriyle hasta ve aile iletişimini geliştirmek için çalışırlar ve hastaları mümkün olan en iyi bakımla güvenceye almak ve aktif ortak olmak için ekip içinde profesyoneller arası samimiyet sağlarlar. onların bakım planlaması. Gereksinime bağlı olarak, sosyal hizmet uzmanları sıklıkla hastalık eğitimi, danışmanlık ve psikoterapi ile uğraşırlar. Tüm alanlarda, aileye ve topluma dikkatli bir şekilde geçişi kolaylaştırmak için bakım sonrası süreç için çok önemlidirler.
Tarih
Birleşik Devletler
1840'lı yıllarda, Ruh Sağlığı Hareketi'nin kurucusu sayılan emekli bir Boston öğretmeni Dorothea Lynde Dix, zihinsel bozuklukları olan kişilerle ilgili algıyı ve muamele şeklini değiştirecek sefere başladı. Dix bir sosyal hizmet uzmanı değildi; mesleği 1887 yılında ölümüne kadar kurulmadı. Ancak, hayatı ve eserleri erken psikiyatri sosyal hizmet uzmanları tarafından benimsendi ve 1907'de New York hastane sistemindeki ilk psikiyatrik sosyal hizmet uzmanı olan Elizabeth Horton ile birlikte psikiyatrik sosyal hizmetin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Yirminci yüzyılın başları, akıl hastalığına karşı tutumlarda ilerici bir değişim zamanıydı. Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri Yasası 1963'te kabul edildi. Bu politika, zihinsel hastalığı olan kişilerin kurumsuzlaştırılmasını teşvik etti. Daha sonra, zihinsel sağlık tüketici hareketi 1980'lerde geldi. Tüketici, psikiyatrik bir durum için hizmet almış veya almakta olan bir kişi olarak tanımlandı. Zihinsel bozuklukları olan insanlar ve aileleri daha iyi bakım için destekçi oldular. Tüketici desteği yoluyla halk anlayışı ve farkındalığı oluşturmak, akıl hastalığının ve tedavisinin ana tıp ve sosyal hizmetlere getirilmesine yardımcı oldu. 2000'lerde odak noktası, maliyetleri azaltmak ve gereksiz ve uygunsuz bakımı ortadan kaldırmak için sağlık hizmeti sunma sistemini hedefleyen Yönetilen bakım hareketiydi çünkü ilke olarak bazıları uygun tedavi ile iyileşip ilerleme kaydederken ciddi akıl hastalığı olan birçok kişi ise birden düzelebilmektedir.
Sosyal hizmet uzmanlarının rolü "2003 Irak işgali" ve "Afganistan'daki Savaş" ile etki yarattı. Bu uzmanlar, Afganistan'daki ve Irak üslerindeki NATO hastanesinden operasyonlarını yürüttüler. Cephe operasyon üslerinde danışmanlık hizmeti vermek için ziyaretlerde bulundular. Hastaların yüzde yirmi ikisine travma sonrası stres bozukluğu, yüzde 17'sine depresyon ve yüzde 7'sine alkol bağımlılığı tanısı koydu. 2009'da aktif görev yapan askerler arasında yüksek bir [intihar] seviyesi yakalandı: 160 onaylanmış veya şüpheli Ordu intiharı. 2008'de Deniz Piyadeleri'nde rekor sayıda, 52 intihar vardı. Uzun ve tekrarlanan biçimde savaş bölgelerinde görevlendirilmenin etkisi, her iki savaşın tehlikeli ve kafa karıştırıcı doğası, savaşlara halkın desteğinin azalması ve azalan asker moralinin hepsi artan zihinsel sağlık sorunlarına katkıda bulundu. Askeri ve sivil sosyal hizmet uzmanları, savaş gazileri sağlık sisteminin birincil hizmet sağlayıcısıdırlar.
Akıl sağlığı hizmetleri, sosyal hizmet uzmanlarının diğer profesyonel meslek mensupları ile birlikte çeşitli yaklaşımlarla değişik ortamlarda hizmet verdikleri, üst seviye yapılandırılmış yatılı psikiyatrik birimlerden resmi olmayan destek gruplarına kadar uzanan geniş bir hizmet ağıdır.
Kanada
Kanada’nın nüfus sağlığı alanında, hizmet sunumu tarihinin başlangıcında, psikiyatrik sosyal hizmet uzmanları için bir rol belirlendi. Yerli Kuzey Amerikalılar zihinsel sorunları, mekan ve genel olarak aidiyet bağlamında, özellikle de grubun geri kalanıyla dengelerini kaybeden bireyin göstergeleri olarak kabul ettiler. Yerli iyileşme inançlarında, sağlık ve ruh sağlığı birbirinden ayrılamazdı, bu nedenle hem zihinsel hem de fiziksel hastalıkları gidermek için benzer doğal ve spiritüel çözüm kombinasyonları kullanılırdı. Bu topluluklar ve aileler, önleyici sağlık hizmetleri için bütünsel yaklaşımlara büyük değer verdi. Kanada'daki yerli halklar, ilk sömürü dönemlerinden bu yana Avrupalı sömürgecilerin ve kurumlarının eylemleriyle kültürel baskı ve sosyal marjinalleşme ile karşı karşıya kaldılar. Kültür teması, çeşitli tahribatı beraberinde getirdi. Avrupalı yerleşimcilerin ekonomik, politik ve dini kurumları, yerli halkın yerlerinden edilmesine ve baskı altına alınmasına katkıda bulundu.
Resmen ilk kaydedilen tedavi uygulamaları, Quebec’in akıl hastaları için servis açtığı 1714 yılında yapıldı. 1830'larda sosyal hizmetler, yardım kuruluşları ve kilise cemaatleri aracılığıyla etkindi. Tımarhaneler 1835'te Saint John ve New Brunswick'te ve 1841'de, zihinsel hastaya yönelik bakım kurumsal olarak gerçekleştiğinde, Toronto'da açıldı. Kanada, 1867'de İngiliz tacıyla olan bağlarını koruyarak kendi kendini yöneten bir egemenlik haline geldi. Bu dönemde endüstriyel kapitalizm çağı başladı ve pek çok biçimde sosyal ve ekonomik yer değiştirmeye yol açtı. 1887'de tımarhaneler hastanelere çevrildi ve hemşireler ve görevliler akıl hastasının bakımı için işe alındı. İlk sosyal hizmet eğitimi 1914'te Toronto Üniversitesi'nde başladı. 1918'de Clarence Hincks & Clifford Beers, daha sonra Kanada Ulusal Zihin Sağlığı Birliği olan Kanadalı Zihinsel Hijyen Komitesi'ni kurdu. 1930'larda Dr. Clarence Hincks, aciz duruma düşmeden önce ruhsal hastalıkların önlenmesini ve hastalıktan muzdarip kişilerin tedavi edilmesini teşvik etti.
II. Dünya Savaşı, ruh sağlığına yönelik tutumları derinden etkiledi. Askerlerin tıbbi muayenesinde, görünüşte sağlıklı görünen yetişkinlerin zihinsel zorlukları olduğu ortaya çıktı. Bu bilgi, halkın ruh sağlığına yönelik tutumunu değiştirdi ve önleyici tedbirler ve tedavi yöntemleri konusunda araştırmaları teşvik etti. 1951'de Kanada'da Ruh Sağlığı Haftası tanıtıldı.Yirminci yüzyılın ilk yarısında, 1960'ların sonunda başlayan bir kurumsuzlaştırma dönemi ile, psikiyatrik sosyal hizmet, toplum temelli bakımın önemine vurgu yaptı ve tıbbi modelin toplumsal eşitsizlikleri ve yapısal sorunları tanımlamak ve ele almak için bireysel tanı konularının ötesine odaklandı. 1980'lerde Ruh Sağlığı Yasası, tüketicilere tedavi alternatiflerini seçme hakkı vermek için değiştirildi. Daha sonra odak, işgücü ruh sağlığı ve çevre konularına kaydırıldı.
Hindistan
Hindistan 'da zihinsel bozukluklarla ilgili ilk kayıtlar Vedalar Dönemi'ne (M.Ö 2000 - MS 600) uzanır. M.Ö. 400-200 yıllarından olduğuna inanılan bir ayurveda kitabı olan Charaka Samhita, zihinsel istikrarın çeşitli faktörlerini anlatır. Ayrıca bir bakım sağlayıcı sisteminin nasıl kurulacağına ilişkin talimatlar da vardır. Aynı dönemde, Siddha güney Hindistan'da tıbbi bir sistemdi. Büyük bilge Agastya, tıp sistemine katkıda bulunan 18 siddhadan biriydi. Bu sistem, psikiyatrik bozuklukların bir özeti ve önerilen tedavilerini içeren Agastiyar Kirigai Nool'u içermektedir. Atharva Veda'da ruh sağlığı sıkıntıları ile ilgili açıklamalar ve çözümler içerir. Babür döneminde Unani tıp sistemi 1222'de Hint bir doktor Unhammad tarafından tanıtıldı. O zamanki mevcut psikoterapi şekli Unani tıbbında ilaj-i-nafsani olarak biliniyordu.
18. yüzyıl, Hindistan Yarımadası'ndaki psikolojik ve sosyal kaosa katkıda bulunan Hint tarihinde çok istikrarsız bir dönemdi. 1745'te Bombay'da (Bombay), ardından 1784'te Kalküta (Kolkata) ve 1794'te Madras'ta (Chennai) akıl hastaneleri geliştirildi. İlk önce İngiliz Doğu Hindistan Şirketi tarafından istihdam edilen İngilizleri ve Hint’li "sepoyleri" (askeri adamlar) tedavi etmek ve yönetmek için hastaneleri kurma ihtiyacı daha belirgin hale geldi. 1858'de yürürlüğe giren İlk Delilik Yasası (36 No'lu Yasa da denir) daha sonra 1888'de Bengal'de atanan bir komite tarafından değiştirildi. Daha sonra, 1912'de Hindistan Delilik Yasası bu yasaya dahil edildi. Mysore Akıl Hastanesi'nde zihinsel hastalığı olan kişiler için 1870'ler ve 1890'lar arasında bir rehabilitasyon programı başlatılmış ve daha sonra bu dönem boyunca akıl hastanelerinin hemen her birinde bir mesleki terapi bölümü kurulmuştur. Akıl hastanesindeki program “iş terapisi” olarak adlandırıldı. Bu programda, tüm faaliyetler için zihinsel hastalığı olan kişiler, tarım alanına dahil edildi. Bu program Hindistan'da psikososyal rehabilitasyonun kaynağı olarak kabul edilir.
Avrupa Hastanesinin (şimdi 1918'de kurulan Merkez Psikiyatri Enstitüsü (CIP) olarak bilinir) amiri Berkeley-Hill, o günlerde akıl hastanelerinin gelişimi hakkında derinden endişe duyuyordu. Berkeley-Hill’in sürdürdüğü çabalar, tedavi ve bakım standardını yükseltmeye yardımcı oldu ve ayrıca hükûmeti 1920’de “iltica” terimini “hastane” ile değiştirmeye ikna etti. Mevcut "jetonlu ekonomi"ye benzer teknikler ilk olarak 1920'de başlamış ve CIP, Ranchi'de “alışkanlık oluşumu şeması” adıyla anılmıştır. 1937'de, psikiyatrik sosyal hizmet uzmanının ilk görev yeri, Dhorabji Tata Sosyal Hizmet Okulu tarafından yürütülen çocuk rehberliği kliniğinde kuruldu. Hint ruh sağlığı alanında sosyal hizmet uygulamasının ilk belgelenmiş kanıtı olarak kabul edilir.
1947’deki Bağımsızlık’tan sonra, mevcut hastanelerdeki koşulları iyileştirmek için genel hastane psikiyatri birimleri (GHPU) kurulurken, aynı zamanda bu birimler aracılığıyla ayakta tedavi teşvik edildi. Amritsar'da Dr. Vidyasagar, akıl hastalığı olan kişilerin bakımına ailelerin aktif katılımını başlattı. Bu, tedavi ve bakım konusunda zamanının ilerisinde bir uygulamaydı. Bu metodolojinin özellikle damgalanmanın azaltılmasında, ruh sağlığı alanındaki sosyal hizmet uygulamaları üzerinde daha büyük bir etkisi oldu. 1948'de Amerika Birleşik Devletleri'nde eğitim gören Gauri Rani Banerjee, Dhorabji Tata Sosyal Hizmet Okulu'nda (şimdi TISS) tıbbi ve psikiyatrik sosyal hizmet alanında yüksek lisans kursu başlattı. Daha sonra, ilk eğitimli psikiyatri sosyal hizmet uzmanı, 1949 yılında Pune'daki Yervada akıl hastanesinde yetişkin psikiyatri ünitesine atandı.
Ülkenin çeşitli yerlerinde, zihinsel sağlık hizmeti ortamlarında, sosyal hizmet uzmanları istihdam edildi: 1956'da, Amritsar'daki bir akıl hastanesinde, 1958'de, hemşirelik yüksekokulunun çocuk rehberlik kliniğinde, 1960'ta Delhi'de All India Tıp Bilimleri Enstitüsü'nde ve 1962'de Ram Manohar Lohia Hastanesi'nde. 1960 yılında, Madras Akıl Hastanesi (Şimdi Ruh Sağlığı Enstitüsü), doktorlar ve hastalar arasındaki boşluğu doldurmak için sosyal görevliler istihdam etti. 1961'de NIMHANS'ta sosyal hizmet görevi başlatıldı. Bu ortamlarda tedavinin psikososyal yönünü ele aldılar. Bu sistem, sosyal hizmet uygulamalarının, ruh sağlığı bakımında, daha güçlü uzun vadeli etkisi olmasını sağladı.
1966'da, Hindistan Hükûmeti, Sağlık Bakanlığı Ruh Sağlığı Danışma Kurulu tavsiyesi ile, NIMHANS Psikiyatri Sosyal Hizmet Bölümünü başlattı ve 1968'de Psikiyatri Sosyal Hizmetinde iki yıllık bir Yüksek Lisans Diploması başlatıldı. 1978'de psikiyatrik sosyal hizmette kursun isimlendirilmesi MPhil olarak değiştirildi. Daha sonra, bir doktora programı başlatıldı. 1962'deki Mudaliar komitesinin önerileriyle, 1970'te Ranchi'deki Avrupa Akıl Hastanesinde (şimdi CIP) Psikiyatrik Sosyal Hizmet alanında Diploma başlatıldı. Program yükseltildi ve daha sonra diğer yüksek eğitim kursları eklendi.
Hindistan'da ruh sağlığını genel sağlık hizmetlerine entegre etmeye yönelik yeni bir girişim, 1975'te başladı. Hindistan Hükûmeti Sağlık Bakanlığı, Ulusal Ruh Sağlığı Programını (NMHP) formüle etti ve 1982 yılında başlattı. Aynı durum 1995 yılında gözden geçirildi ve buna dayanarak, 1996 yılında zihinsel sağlık hizmetlerini halk sağlığı hizmetiyle bütünleştirmek isteyen Bölge Ruh Sağlığı Programı (DMHP) başlatıldı. Bu model tüm eyaletlerde uygulanmıştır ve şu anda Hindistan'da 125 DMHP merkezi bulunmaktadır.
1998 ve 2008 yıllarında Ulusal İnsan Hakları Komisyonu (NHRC), Hindistan'daki akıl hastanelerinin sistematik, yoğun ve kritik incelemelerini gerçekleştirdi. Bu, NHRC tarafından zihinsel hastalığı olan kişilerin insan haklarının tanınmasıyla sonuçlandı. NHRC'nin raporundan, NMHP'nin bir parçası olarak, akıl hastanelerinin tesislerinin iyileştirilmesi için fon sağlandı. Yapılan çalışma sonucunda, NHRC ve NIMHANS'ın 2008'deki ortak raporuna kadar geçen on yılda, 1998 yılına kadar geçen 50 yıla göre daha fazla olumlu değişiklik olduğu ortaya çıkmıştır. 2016 yılında yasal olarak sigorta kapsamı dahilindeki tedavilere erişim hakkı veren ve garanti eden Ruh Sağlığı Yasası kabul edildi. Bu yasa etkilenen kişinin saygınlığını korur, yasal ve sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirir ve ücretsiz ilaçlara izin verir. Aralık 2016'da, 1995 Engelliler Yasası, 2014'teki yasa tasarısından gelen Engelli Hakları Yasası 2016 ile yürürlükten kaldırıldı. Kanun haline gelmeden önceki yasa tasarısı, “Eşitlik ve Ayrımcılık Yapmama” bölümündeki endişe verici maddelere karşı menfaat sahipleri tarafından yapılan değişikliklere itildi. Bölüm, yasanın gücünü azaltır ve kurumların engelli kişileri karşı göz ardı etmelerini veya ayrımcılık yapmasına imkân verir. Ayrıca, Yasanın uygun şekilde uygulanmasını sağlamak için gereken genel direktif eksikliğini kullanarak ayrımcılık yapmalarına izin verir.
Yabancı ülkelere kıyasla evrensel olarak kabul edilmiş tek bir lisanslama otoritesinin olmayışı, sosyal hizmet görevlilerini genel olarak tehlikeye atmaktadır. Ancak, genel kurullar/konseyler otomatik olarak üniversite nitelikli bir sosyal hizmet uzmanını, uygulama lisanslı bir profesyonel veya nitelikli bir klinisyen olarak kabul eder. Sosyal Hizmet Okulları ile birlikte merkezi bir konsey olmayışı, sosyal hizmet uzmanlarının ruh sağlığı uzmanları olarak tanıtımında da bir düşüşe neden olmaktadır. Her nasılsa, bu arada sosyal hizmet uzmanlarının servisi, ülkedeki ruh sağlığı sektörüne diğer müttefik profesyoneller ile birlikte olumlu bir etki yapmıştır.
Yaygınlık ve programlar
Kanıtlar küresel çapta 450 milyon insanın ruh sağlığı bozukluklarından etkilendiğini öne sürüyor, majör depresyon dünya çapındaki en çok rastlanılan hastalık nedenleri arasında dördüncü sırada. 20 yıl içinde, ruhsal bozuklukların dünya çapında ilk başta gelen hastalık nedeni olacağı tahmin ediliyor. Kadınların ruhsal bozukluğa sahip olmaları ihtimali erkeklere göre daha yüksektir. Her yıl 10 ile 20 milyon arası kişi intihara teşebbüs eder ve yaklaşık bir milyonu hayatını kaybeder.
Avustralya
Avustralya İstatistik Bürosu tarafından 2008 yılında yönetilebilir düzeyde ciddi nevrozlu yetişkinlere yönelik yürütülen bir anket çalışması nüfusun yaklaşık yarısının yaşamlarının bir döneminde ruhsal bozukluk yaşadıklarını ve her beş kişiden birinin geçen 12 ay içinde sürekli bozukluk yaşadığını ortaya çıkarmıştır. Nevrotik bozukluklarda, popülasyonun% 14'ü kaygı bozukluğu yaşamıştır ve komorbidite bozuklukları, madde kötüye kullanımı ve relapslara karşı savunmasız olan bir sonraki ortak zihinsel bozukluktur. Akıl sağlığı hastalığına yatkınlığında belirgin cinsiyet farklılıkları vardı. Kadınlarda ruhsal sağlık bozukluğu oranının yüksek olduğu ve erkekler'in madde bağımlılığı riskinin daha yüksek olduğu görülmüştür. SMHWB araştırması, ailedeki düşük sosyoekonomik durum ve yüksek işlevsizliğin ruhsal bozukluklar için daha yüksek riskle orantılı olduğunu göstermiştir. Psikozlu erişkinlere yönelik 2010 yılında yapılan bir anket, popülasyonda 1000 kişide 5 kişinin psikotik bozukluklar için profesyonel ruh sağlığı hizmetlerine başvurduğunu ve en yaygın psikotik bozukluğun şizofreni olduğunu ortaya koydu.
Kanada
Bağımlılık ve Ruh Sağlığı Merkezi tarafından yayımlanan istatistiklere göre, Kanada'da beş kişiden biri zihinsel sağlık veya bağımlılık sorunu yaşıyor. Özellikle, 15-25 yaş arasındaki gençler savunmasızdır. Majör depresyonun nüfusun yüzde 8'ini, anksiyete bozukluğunun ise nüfusun yüzde 12'sini etkilediği bulundu. Kadınların, duygudurum ve anksiyete bozukluklarından muzdarip olma oranı 1.5 kat daha fazladır. Dünya Sağlık Örgütü, zihinsel sağlık ve hastalık paternlerinde belirgin cinsiyet farklılıkları bulunduğuna işaret etmektedir. Sosyoekonomik statüleri üzerinde güç ve kontrol eksikliği, cinsiyete dayalı şiddet, düşük sosyal konum ve başkalarının bakımında sorumluluk, kadınları zihinsel sağlık risklerine karşı savunmasız kılmaktadır. Erkeklerden daha fazla kadın zihinsel sağlık sorunuyla ilgili yardım istediğinden, bu sadece cinsiyet klişelerini değil, aynı zamanda sosyal damgalanmayı da güçlendirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu klişelerin, doktorları aynı belirtileri gösterdiklerinde bile, kadınlarda erkeklerden daha sık depresyon tanısı koymasına neden olduğunu bulmuştur.Sağlık hizmetleri sağlayıcıları ve kadınlar arasındaki iletişim çoğunlukla otoriterdir ve kadınların yetersiz veya aşırı tedavi görmesine neden olur.
Kurumlar
Kadın Koleji Hastanesi 'nin, doktorların ve hemşirelerin, halktan gelen soruları yanıtlayarak, zihinsel sağlık konusunda kadınları işbirliğine dayalı, bireysel ve çevrimiçi olarak tedavi etmesine ve eğitmesine yardımcı olduğu "Kadın Ruh Sağlığı Programı" adlı bir programı vardır.
Ruh sağlığı gereksinimlerine hizmet eden başka bir Kanadalı örgüt Bağımlılık ve Ruh Sağlığı Merkezi'dir (CAMH). CAMH, Kanada'nın en büyük ve en iyi bilinen sağlık ve bağımlılık tesislerinden biridir ve Panamerikan Sağlık Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü İşbirliği Merkezi'nden uluslararası tanınırlık kazanmıştır. Hem erkek hem de kadınlarda bağımlılık ve zihinsel sağlık alanlarında araştırma yaparlar. Hem erkek hem de kadınlara yardım etmek için CAMH, zihinsel sağlık ve bağımlılık sorunlarından etkilenen insanların yaşamlarını değiştirmeye yardımcı olmak için "klinik bakım, araştırma, eğitim, politika geliştirme ve sağlığı geliştirme" hizmeti sağlar. CAMH, küçük bağımlılık sorunlarından ciddi sorunlara kadar, kadınlara yönelik iyi bilinen rehabilitasyon merkezi ile Kadın Koleji Hastanesi'nden farklıdır. Bu organizasyon, değerlendirmeler, müdahaleler, konut programları, tedaviler ve doktor ve aile desteğiyle ruh sağlığı sorunlarına bakım hizmeti sağlar.
İsrail
İsrail'de 2015 yılında bir Ruh Sağlığı Sigorta Reformu yürürlüğe girerek, ruh sağlığı hizmetlerini sağlama sorumluluğunu Sağlık Bakanlığı'ndan dört ulusal sağlık planına devretti. Fiziksel ve ruhsal sağlık bakımı tek çatı altında birleştirildi; daha önce finansman, konum ve sağlayıcı açısından işlevlerini ayrı sürdürmüşlerdi. Reformla birlikte, sağlık planları zihinsel sağlık sorunlarını ele almak için yeni hizmetler geliştirdi veya mevcut hizmetleri genişletti.
Birleşik Devletler
Dünya Sağlık Örgütüne göre, 2004 yılında, Birleşik Devletler'de yaşları 15 ile 44 arasında değişen bireyler için depresyon en önde giden engellilik nedenidir. ABD'de depresyon nedeniyle işgücü kaybının maliyetinin yılda 31 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Depresyon sıklıkla kalp hastalığı, kanser ve kronik ağrı gibi çeşitli tıbbi hastalıklar ile birlikte ortaya çıkar ve kötü sağlık durumu ve olumsuz hastalık seyri ile ilişkilendirilir. Her yıl yaklaşık 30.000 Amerikalı kendi hayatına son verirken, yüz binlerce kişi intihar girişiminde bulunur. (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri) 2004'te, intihar, Amerika Birleşik Devletleri'nde genel olarak onbirinci, 15-24 yaşları arasında üçüncü önde gelen ölüm nedeniydi. Etkili depresyon tedavisinin giderek artmasına rağmen, tedavi için karşılanmayan ihtiyaç düzeyi yüksek kalmaktadır. Karşılaştırmak gerekirse, 2006 ve 2007 yılları arasında Avustralya yapılan bir araştırmaya göre ruh sağlığı bozukluğ tanısı konan hastaların üçte biri tedavi için sağlık hizmetlerine başvurmuştur.
Aşağıdakiler de dahil olmak üzere zihinsel sağlığı etkileyen birçok faktör vardır:
- Ruhsal bozukluklar, engellilik ve intihar; biyoloji, çevre ve ruhsal sağlık programlarına ulaşım imkânı ve kullanılması: sonuç olarak bu üç faktörün bir kombinasyonunun sonucudur.
- Toplumsal sağlık politikaları ulaşım ve kullanımı etkiler ve bunlar da ruhsal sağlığı iyileştirebilir ve depresyon ve buna bağlı engellilik durumlarının olumsuz sonuçlarında iyileşmeler sağlayabilir.
Duygusal ruhsal bozukluklar özellikle Birleşik Devletlerde endişe edilmesi gerekir çünkü U.S. gelişmekte olan ve gelişmiş 14 ülke kıyaslandığında yıllık en fazla ruhsal bozukluk oranına (yüzde 26) sahiptir. Nihayetinde, Birleşik Devletlerde ruhsal bozukluğu olan insanların yüzde 80'i bir tür tedavi görürler ancak ortalama olarak insanlar ruhsal bozukluklarının gelişiminden neredeyse 10 yıl sonra tedavi görürler ve tedavi görmeye çalışanların üçte birinden daha azı asgari tedaviye ulaşım sağlarlar. Devlet herkese programlar ve hizmetler sunar ancak savaş gazileri en çok yardımı alır ve bu hizmetlerden faydalanabilmek için belirli şartların karşılanması gerekmektedir.
Politikalar
Birleşik Devletlerdeki ruhsal sağlık programları dört ana reformdan geçmiştir: 1843 yılında Dorethea Dix tarafından başlatılan Amerikan akıl hastaneleri hareketi; Clifford Beers'den alınan ilhamla 1908 yılındaki "ruhsal hijyen" hareketi; 1961 yılında Ruhsal Sağlık için Hareket tarafından başlatılan kurumsuzlaştırılma hareketi; ve 1975 The CMCH Yasası Değişiklikleri tarafından öngörülen toplumsal destek hareketi.
1843 yılında Dorothea Dix Massachusetts Yasama Organına, akıl hastlarının hapishanelerde, kafeslerde ve aldominlerde gördükleri kötü muameleyi ve bulundukları korkunç şartları açıklayan bir belge sunmuştur. Belgede: "Beyler, kısacası bu devletler topluluğu içinde kafeslerde, dolaplarda, depolarda, ahırlarda ve kümeslerde tutulan akıl hastalarının mevcut durumuna dikkatinizi çekmek isterim. Zincirlenmiş, çıplak, dövülmüş ve itaat için kırbaçlanmış..." Bu dönemde hastaları diğer topluluk üyelerinden ayıran, yüksek çitler veya duvarların ve giriş ve çıkış ile ilgili katı kuralların olduğu birçok akıl hastanesi inşa edildi. Bu akıl hastanelerinde geleneksel tedaviler, ilaçlar bir hastalığın tedavisi olarak değil bir kişinin vücudundaki dengeyi sıfırlamanın bir yolu olacak şekilde, sağlıklı diyetler, temiz hava, orta sınıf kültürü ve komşular tarafından ziyaretler gibi diğer önemli bileşenlerle beraber başarıyla uygulandı. 1866'da New York Eyaleti Yasama Meclisine kronik akıl hastası hastalar için ayrı bir akıl hastanesi kurma önerisi geldi. Bazı hastaneler kronik hastaları ayrı kanatlara, koğuşlara veya farklı binalara yerleştirdi.
"Kendini bulan zihin"'de (1908) Clifford Whittingham Beers akıl hastanesinde gördüğü aşağılayıcı muameleyi ve içler acısı koşulları anlatır. Bir yıl sonra, küçük bir grup reform zihniyetli insan ve bilim adamı (Beers'in kendisi de dahil) tarafından “zihinsel hijyen” hareketinin başlangıcını belirleyen Ulusal Zihinsel Hijyen Komitesi (NCMH), kuruldu. Hareket çocukluk dönemindeki önleyici uygulamaların önemini vurguladı.I. Dünya Savaşı, bu düşünceyi, hijyenistlerin zihinsel sağlık sorunlarıyla başa çıkmada tek pratik yaklaşım olduğuna ikna eden uyumsuzluğun etkisine vurgu yaparak katalize etti. Bununla birlikte, önleme, özellikle kronik hastalıklarda başarısız oldu; hastanelerdeki kötü koşullar, özellikle kronik hasta sayısının artmasının yarattığı baskı ve ekonomik krizin etkisi altındayken daha da yaygındı.
1961'de, Akıl Sağlığı Ortak Komisyonu, hastanelerde ağır ve ciddi kronik hastalara yer bırakılacak şekilde, akıl hastalığının önlenmesi ve erken müdahalesinin yükünü toplumsal klinik bakımın üstlenmesi amacıyla, Ruhsal Sağlık için Eylem adlı bir rapor yayınladı. Mahkemeler tedavinin zorla uygulanması konusunda hastanın öz iradesine bırakılması yönünde karar almaya başladı.1977'de, nüfusun yüzde 43'ünü kapsayacak ve yılda 1,9 milyon kişiye hizmet verecek 650 toplum akıl sağlığı merkezi inşa edildi ve tedavi süreleri 6 aydan sadece 23 güne düştü. Ancak, sorunlar hala vardı. Enflasyon nedeniyle, özellikle 1970'lerde, halka açık huzurevleri, sağlanan bakım ve tedaviyi desteklemek için daha az para aldı. Planlanan merkezlerin yarısından az bir kısmı oluşturuldu ve yeni yöntemler, tam güç kullanma kapasitesini yerine getirmek için eski yaklaşımların yerini alamadı. Ayrıca, toplumun barınma sistemi, hastaların barınmasını, mesleki fırsatlarını, gelir desteklerini ve diğer yararlarını desteklemek için tam olarak kurulmamıştır. Birçok hasta sosyal ve ceza adaleti kurumlarına geri döndü ve evsiz barksız sayısı çoğaldı. Kurumsuzlaştırma hareketi büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı.
Ruh sağlığı hizmetlerinin konumunun devlet hastanelerinden huzurevlerine değiştirilmesinin kurumsuzlaştırma fikrini uygulamada yetersiz kaldığının farkına vardıktan sonra, 1975'te Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü topluluklara kapsamlı bir ruhsal sağlık hizmeti kurmaları için fon sağlamak ve akıl hastası hastalarının topluma başarıyla entegre olmalarına yardımcı olmak için Toplumsal Destek Programını (CSP) oluşturdu. Program, tıbbi bakımın yanı sıra konut, yaşam giderleri, istihdam, ulaşım ve eğitim dahil diğer desteklerin de önemini vurguladı; ve ciddi zihinsel bozukluğu olan insanlar için yeni bir ulusal öncelik belirledi. Ek olarak, Kongre zihinsel hastalara verilen hizmeti öncelik sırasına koymak ve sadece tek başına klinik bakımın ötesinde hizmetlerin yaygınlaşmasını vurgulamak için 1980 Ruh Sağlığı Sistemleri Yasası 'nı yürürlüğe koydu. 1980'lerin sonunda, Kongre ve Yüksek Mahkeme'nin etkisi altında, birçok program hastaların sağlık yardım haklarını tekrar kazanmalarına yardımcı olmaya başladı. Ayrıca “kronik akıl hastalığı” teşhisi konulan insanlara hizmet etmek için yeni bir Medicaid servisi de kuruldu. Geçici olarak hastaneye yatırılan kişilere de yardım ve bakım sağlandı ve insanların taburcu edilmeden önce eski durumlarına geri dönme başvurusunda bulunabilmeleri için bir taburculuk öncesi programı oluşturuldu. 1990'a kadar, kurumsuzlaştırmanın başlamasından yaklaşık 35 yıl sonra, ilk devlet hastanesi kapanmaya başladı. Hastane sayısı 1990'larda yaklaşık 300'den 40'a düştü ve son olarak Ruh Sağlığı Raporu, ruh sağlığı tedvisinin hastaların seçebileceği bir dizi tedavi sağlayarak yarattığı etkinliğini gösterdi.
Bununla birlikte, bazı eleştirmenler kurumsuzlaştırmanın bir ruhsal sağlık bakış açısıyla tam bir başarısızlık olduğu görüşünü koruyor. Ciddi akıl hastaları ya evsiz barksız ya da hapishanedeler; her iki durumda da (özellikle ikincisi), ruhsal sağlık hizmeti çok az alıyor veya hiç almıyorlar. Bu başarısızlık, bir dereceye kadar, görüş farklılığının olduğu bir takım nedenlere atfedilse de, toplum destek programlarının fon eksikliği nedeniyle kesin olarak etkisiz kaldığına dair genel bir fikir birliği vardır.
2011 Ulusal Önleme Stratejisi, gelecekte, önleyici ruhsal sağlık uygulamalarının, ABD zihin sağlığı politikalarına dahil edilme ihtimalini arttıracak, daha iyi ebeveynlik ve erken müdahale program önerilerinin de olduğu zihinsel ve duygusal refah konularını da içeriyordu. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü sadece intihar ve HIV/AIDS önleme araştırmalarını yürütüyor, ancak Ulusal Önleme Stratejisi daha geniş anlamda uzunlamasına önleme çalışmalarına odaklanmasına yol açabilir.
2013 yılında Amerika Birleşik Devletleri Temsilcisi Timothy F. Murphy, Akıl Sağlığı Krizi Yasasında Yardımcı Aileleri (HR2646) tanıttı. İki partili yasa tasarısında önemli revizyonlar yapıldı ve 2015 yılında Murphy ve Kongre Üyesi Eddie Bernice Johnson tarafından yeniden sunuldu. Kasım 2015'te, Sağlık Altkomitesini 18-12 oyla geçti.