Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Münzevi
Münzevilik, yalnız ve izole yaşam tarzı olarak kabul edilen dini bir pratik biçimidir.
Hristiyanlık'ta Münzevilik
Issız bir Yerde Yaşayan Münzeviler
Bu tür hayatta, insan yaşamının sosyal yanı tamamen ya da büyük oranda manevi deneyime öncelik vermek amacıyla feda edilmektedir. Bu nedenden ötürü Hristiyanlık geleneksel olarak münzeviliği kutsanmış hayatın en saf ve mükemmel hali olarak görmüştür. Hristiyanlıkta münzevilik daimi bir adanma olarak görülmektedir. İlk Hristiyan münzevi yaklaşık 250 yıllarında Mısır’da yaşamış olan Antonius idi. Antonius kendisini ufak ve yıkılmış bir kalenin içine 20 yıl boyunca kapatmıştır. 356 yılındaki ölümünden sonra, ünü Athanasyus’un hakkında yazdığı biyografi sayesinde yaygınlaşmıştır. En çok anılan kadın münzevi ise Mısır’lı Meryem’dir (344-421). Kutsal topraklara yaptığı bir hac sırasında Hristiyan olmuş ve Ürdün nehri kenarında yalnız yaşamaya gitmiştir.
Hristiyan Münzevileri Nasıl Yaşarlar?
İsa yalnız kalmaya dua ve düşünmeye ihtiyaç duyan nihai anlar dışında ihtiyaç duymamıştır. Hristiyan münzeviler, İsa’nın yerine sıklıkla Vaftizci Yahya ya da İlyas’ı örnek gösterirler. Zamanla eremitizm, radikal Hristiyanlığın bir ifadesi haline gelmiştir.
Münzeviler Mesih’in göksel krallık için her şeyden vazgeçme çağrısına uyarlar (karş. Luka 18:24-34). Hayatlarını sadece el işleri yaparak, manevi hayatlarını geliştirmek adına dua ve meditasyon, okuma, sessizlik, çilecilik içinde yaşarlar. Doğaya Tanrı ile birlikte olabilmek adına giderler. Sıklıkla dile getirildiği şekilde, münzeviler daima Tanrı’nın huzurunda olan melekler gibi olmak isterler, ayrıca ıssız yerlerde yaşadığı söylenen şeytanlarla savaşarak elde edecekleri başka türlü bir şehitliği de ararlar.
Münzeviliğin farklı türleri tarih boyunca olagelmiştir. Bazı münzeviler ağaçlarda yaşamış, bazıları başlarının üzerinde bir çatı olmadan yüksek taşlarda yaşamışlardır. Bir sütunun üstünde yaşamaış ve başkalarına ilham vermiş olan, Simeon (390-459) tanınan bir örnektir. Bu türden bir hayat yaşamış olanlarına Stylitler denmiştir .
Hristiyan Münzeviliğin Tarihi
Hristiyan Münzeviliği 3. yy’da Mısır’da yaşayan kadın ve erkekler arasında başladı. Tertullianus ve Origenes’i okumak neden böyle bir fenomenin Hristiyanlık içinde ortaya çıktığını anlamamıza yardımcı olacaktır. Hem Tertulianus hem de Origenes, çöle çekilmenin manevi faydaları olduğunu ve peygamberlerin ve dini önderlerin Mesih’e ya da Tanrı’ya yaklaşmak için kullandıkları fikirlerini geliştirmişlerdir. Çöle gitmek, Mesih veya Tanrı ile buluşmak anlamına geliyordu.
Münzeviliği önce ortadoğunun tamamına yayıldı. Mısır'da, Antakya yakınındaki dağlarda ve Filistin'de çok sayıda münzevi ortaya çıktı. Roma İmparatorluğu’nun batısında ise, Athanasyus’un Antonius’un hayatı hakkındaki eseri Latinceye çevrildikten sonra birçok kişiyi etkilemekle birlikte bazı örnek alanlarında ortaya çıkmasına yol açtı. 4. yy’ın ikinci yarısında münzevilik hayat biçimi İtalya’nın tamamına, yarımadanın çevresindeki adalara ve hatta Roma’nın çevresindeki tepelere kadar yayıldı. Fransa’da da münzeviler hızlıca arttı. Tourslu Martin (316-397), ünlü bir Fransız aziz en ünlü örneklerindendir. 371’de episkopos olduktan sonra, kendisini Galya’da münzevi hayatına adamıştır. 5. ve 8. yüzyıllar arasında İrlanda, İskoçya ve İspanya’da da münzeviler sayıca artmıştır.
Her ne kadar münzevilik hayat tarzı Hristiyanlık içerisinde büyük bir prestije sahip olsa da, manastır hayatının (Cenobit hayatın) yaygınlaşmasıya münzevilerin sayısı zamanla azalmıştır.. Batı Kilisesi'nde münzevilik hayat doğu kilisesinde olduğunda çok daha fazla eleştiri almıştır. Augustinus’un merkezi değeri olan kardeşler arası paydaşlık öğretisi, Yuhanna Cassian’ın manastır hayatını tercihi ve Benedikten rahiplerin batıdaki artan baskınlığı ile manastır hayatı standart, münzevilik hayatı ise istisna haline gelmiştir. Doğuda eremitizm daha güçlü bir biçimde devam etmiş ve hatta manastır hayatına ve gruplarına litürjik ayine odaklı olmalarından ötürü bir tepki olmuştur. Münzevilik o dönemde sessiz ve derin düşünme, kişisel dualara odaklanmak isteyen kişiler tarafından tercih edilmekteydi. Athos Dağı münzevilerin, birlikte yaşayan manastır gruplarının yanında ayrı bir biçimde yaşadıkları bir yer haline gelmiştir. Aynı durum bugün Ukrayna ve Rusya’da da görülebilmektedir.
11. ve 12. yüzyıllarda Batı Hristiyanlığı yalnız yaşama doğru artan yeni bir eğilime şahit olmuştur.. Şartrö’nin temeli bu yarı-münzevi manastır düzeninin bir manifestosu olmuştur. Model şu şekildedir; erkekler ya da kadınlar tek bir yerde birlikte ve bağımsız inzivalarda, sessizlik içerisinde yaşarlar ve bireysel yalnızlık ağır basmaktadır.
Tarikatlerin kurucuları, 13. yy’da Assisili Francesco ya da 16. yy’da Avila’lı Teresa gibi, dini hayatlarını bir topluluk içerisinde yaşamadan önce münzevilik hayata karşı büyük bir çekim hissetmişlerdir. 20. yy’da Charles de Foucauld (1858-1916), John C. Hawes (1876-1956) ya da Thomas Merton (1915-1968) gibi isimler ile münzevilik hayat yeniden canlanmıştır.
Münzevilik bugünün Hristiyanlığında da gerçek bir adanma olarak kabul görse de, kiliseler herhangi bir tür tam izolasyonu kabul etmemektedirler. Herhangi bir tür insan etkileşiminden kaçınarak yapılan sıkı bir izolasyon ve insanlığın geri kalanıyla dayanışmayı hor görme, bir tür münferit egoizmi gizleyebilmektedir. Bir münzevi olmak isteyen birisi, Katolik Kilisesince bir münzevi olarak tanınması için, bir manastır ile ya da bölge episkoposu ile irtibatta kalmalıdır.
Şehir Hayatında Yaşayan Münzeviler
Orta çağda şehir hayatında bir münzevi olarak yaşamak dua dolu bir hayata bağlanmak ve ölene kadar bir yerde kalmak demekti. Şehirde yaşayan münzevilerin hepsi bir dizi kurallara göre ve bölgesel episkoposların koruması altında yaşadılar. Bu Hristiyan yaşam tarzı, Rönesans döneminde ortadan kalktı. Şehir hayatı yaşayan münzeviler, Issız bir Yerde Yaşayan Münzevilerle karıştırılmamalıdır. Şehirdeki münzeviler kentsel ortamın merkezinde yaşıyorlardı. Çevresindeki insanlarla karşılıklı etkileşimleri vardı. Yoksullar için kıyafet dikmelerine izin verildi ve finansal destek alıyorlar ve halkın sevginden hoşnuttular. Şehirdeki münzeviler dünya ile temas kurmayan kişiler değildiler. Halk, ruhsal danışmanlık almak için onları ziyaret ediyorlardı. Bir hizmetçi genellikle yemek ve su getiriyordu.
Issız bir Yerde Yaşayan Münzeviler ise çöllerde, dağlarda veya ormanlarda izole bir yerde yaşıyorlardı ve insanlarla çok sınırlı temasları vardı. Issız bir Yerde Yaşayan Münzeviler gibi şehirde yaşayan münzeviler de yoksulluk ve iffet içinde yaşadılar. Bununla birlikte bazı şehirde yaşayan münzevilerim rahat bir şekilde yaşadıkları bilinir. Örneğin kaldıkları yerleri diğer münzevi arkadaşlarıyla paylaştılar.
Şehir yaşamının en tanınmış münzevilerinden birisi de Norwichli Juliana'dır.
İslamiyet'te Münzevilik
Münzevilik, İslamiyet ve islamiyet öncesi arap coğrafyasında sıkça görülen bir eylemdir. İslam peygamberi Muhammed kutsal kitabın ilk ayetlerini Hira Mağarası içerisinde inzivada iken almıştır. İslam peygamberinin inzivaya çekilmesi bir münzeviliktir. Münzevilik islamiyette, hayatın olağan rutininden ayrılarak ruhen ve bedenen arınmak amacıyla bölge halkı tarafından sıklıkla yapılan eylemdir.