Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Gebelikte maternal fizyolojik değişiklikler
Gebelikte maternal fizyolojik değişiklikler, gebe bir kadının hamileliği esnasında vücudunda ve metabolizmasında meydana gelen embriyonun veya fetüsün gelişimi için gerekli olan normal adaptasyon mekanizmalarıdır. Bazı değişimler gebelik dışında patolojik kabul edilmelerine rağmen gebelikte fizyolojik kabul edilirler. Bu değişimler temel olarak metabolizma, kardiyovasküler sistem, hematolojik sistem, solunum sistemi, Üriner sistem, endokrin sistem ve bağışıklık sisteminde meydana gelir.
Metabolik değişiklikler
Kilo alımı
Gebelikteki en belirgin değişikliktir. Kilo alımı kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte önerilen kilo alımı 11–16 kg arasıdır. Gebelikte ortalama bir kilo artışı şu parametrelerden oluşur;
- Fetüs: 3400 gram
- Yağ birikimi: 3400 gram
- Kan hacmi artışı: 1500 gram
- Damar dışı sıvı birikimi (ödem): 1500 gram
- Rahim: 1000 gram
- Amniyon sıvısı: 800 gram
- Plasenta: 650 gram
- Meme: 400 gram.
Toplam yaklaşık olarak 12.5 kg
Protein metabolizması
Gebelikte total protein ve albumin düşmesine rağmen diyetle alınan protein daha etkin kullanıldığından fetüs için gereken protein ihtiyacında problem yaşanmaz.
Karbonhidrat metabolizması
Gebelikte açlıkta hipoglisemi eğilimi ve yemek sonrası hiperglisemi eğilimi vardır. Çevresel dokularda insülin rezistansı artmıştır. Eğer gebede diyabet varsa ağırlaşabilir.
Yağ metabolizması
Gebelikte tüm lipidler artar. Leptin hormonu da (yağ ve enerji metabolizmasında etkin) artış gösterir.
Su ve mineral metabolizması
Gebelerde vücutta su tutulumu olur ve buna bağlı ödem gelişir. Gebelerde ödem normaldir.
Total kalsiyum seviyeleri azalır ancak iyonize kalsiyum değişmez.
Folik asit metabolizması
Gebelerde folik asit ihtiyacı artar. Folik asit eksikliğinde fetüste nöral tüp defekti ve annede megaloblastik anemi gibi ciddi problemler yaşanabileceğinden tüm gebelere, gebeliğin ilk aylarında folik asit tedavisi verilmesi gerekir.
Hematolojik değişiklikler
Kan hacmi
Kan hacminde yaklaşık 1600 ml artış olur. Bu artışın çoğunluğu plazma kaynaklıdır (1200 ml).eritrosit hacmi daha az arttığından seyreltilmiş olur bu nedenle fizyolojik bir anemi mevcuttur.
Demir metabolizması
Gebelikte demir ihtiyacı artar. Bu nedenle gebelere demir desteği verilmelidir.
Koagülasyon sistemi
Gebelikte genel olarak pıhtılaşmaya bir eğilim vardır. Fibrin eritme sistemi yetersiz kalır. Bu yüzden tromboemboli riski normal kadınlara oranla daha fazladır. Emboli riskinden dolayı gebelerin çok fazla hareketsiz kalması önerilmez.
Kardiyovasküler sistem
Kalp
EKG'de sol aks deviasyonu olur. Birinci kalp sesi şiddetlenir. Sistolik üfürüm duyulabilir. Kardiyak output ve nabız artar.
Hemodinami
Kardiyak output ve nabız artar.
Tansiyon
Gebeliğin sürecinde kan basıncı hafif düşer ancak doğuma yakın normal seviyelerine gelir.
Solunum sistemi
Akciğer solunum fonksiyonları ve kapasitelerinde bir takım değişimler meydana gelir. Tidal volüm (normalde eforsuz alınıp verilen hava miktarı) artarken vital kapasite (kullanılabilen akciğer hava volümü) değişmez. Hiperventilasyon (solunum hız ve derinliğnde artış) olur.
Üriner sistem
- Böbrek boyutlarında ve hacminde artış olur.
- Semptomsuz bakteriüri görülebilir.
- Günlük idrar hacmi artar.
- Glomerüler filtrasyon hızı %50 artar (GFR)
- Kreatinin klirensi artar.
Gastrointestinal sistem
- Bulantı-kusma gebelerin çoğunluğunda görülür.
- Reflü özefajit görülebilir.
- Dişetlerinde kabalaşma görülür.
- Mide hacmi artar.
- Kabızlık görülebilir.
- Hemoroid sıkça görülür.
- Safra taşı oluşumu kolaylaşır.
Endokrin sistem
- Hipofiz çok büyür.
- Prolaktin artar.
- Tiroid hormonlarının düzeylerinde değişimler olur ancak TSH seviyesi değişmez
- Paratiroid hormonu artar.
- Kalsitonin hormonu artar.
- Kortizol hormonu seviyesi artar.
- Aktif D vitamini seviyesi artar.
- Testosteron hormonu seviyesi artar ancak hemen tamamı östrojene çevrildiğinden yan etki oluşturmaz.
Bağışıklık sistemi
Gebelikte humoral bağışıklık ve hücresel bağışıklık sisteminin bazı komponentleri baskılanır. Özellikle Th1 (T helper hücreleri) ilişkili bağışıklık baskılanır. Bu durum bazı otoimmün hastalıkların (multipl skleroz, romatoid artrit gibi) remisyona girmelerine neden olur.