Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Filofobi (korku)
Filofobi ( Yunanca "φιλέω-φιλώ" (aşk) ve "φοβία" (fobi)) aşık olma ya da duygusallık korkusu DSM-5 dahil değildir. Genellikle kişinin duygusal karmaşa içinde karşı karşıya kalmasıdır ancak kronik bir fobide olabilir. Yaşamı ve insanlarla iletişimi olumsuz etkiler. Bir diğer olumsuz yönü ise kişiyi tecritte tutmasıdır. Sevgiyi yasaklayan dini ve kültürel olgular dolayısı ile ortaya çıkabilir. Kişinin içinden gelen tepkiye karşı belli bir suçluluk ve hayal kırıklığını temsil eder.
Bir tür kaygı bozukluğu olan fobi bir nesne ya da duruma karşı duyulan ileri düzeydeki korku hali olarak tanımlanır. Bir fobi olarak adlandırılan filofobi ise aşık olma korkusuna verilen addır. Uzmanlara göre filofobi'ye tam olarak neyin sebep olduğu bilinmemekle birlikte, kişinin yaşadığı olumsuz duygusal bir deneyimin ardından ortaya çıktığına dair teoriler vardır. Ancak bu durum tedavi edilmediği sürece kişinin ailesinden, arkadaşlarından kaçmasına sosyal çevresi ile iletişiminin yok olmasına neden olabilir.
Filofobik kişiler geçmişte yaşadıkları kötü deneyimlerin etkisiyle yeni biriyle tanıştığında eğer o kişiden hoşlanabilme ihtimali olduğunu hissederse, tekrar acı çekeceğini düşünerek kaygılanır ve korkuya kapılırlar. Aslında korkularının anlamsız olduğunun farkındadırlar ancak, bu duygunun önüne geçemezler.
Birini yeniden sevebilme ihtimalleri olduğunu anladıklarında çaresizlik, telaş, huzursuzluk gibi duygularla savaşmak zorunda kalırlar. Çünkü geçmişte yaşadıkları kötü deneyimden dolayı aşka dair bakış açıları değişmiştir. Filofobik kişiler bir ilişkiye başlarlarsa sonunun hep hüsranla biteceğine inanırlar. Bu kişiler için kaçmak aslında bir savunma kalkanı gibidir. Kaçarak acılık duygusundan kendilerini korurlar.
Ruhunda hasara yol açan filofobi kişiyi fiziksel olarak da etkiler. Filofobik kişiler hoşlandığı kişiyle karşılaştıklarında biran önce o ortamı terk etmek isterler. Kalp daha hızlı atmaya başlar, mide bulantısı, baş dönmesi, terleme, bayılma hissi, aşırı kaygı gibi belirtiler gözlemlenebilir.
Küçük yaşlardaki çocukları eğitirken ebeveynlerin çocuğa istediğini yaptırmak için “söylediklerimi yapmazsan seni hiç kimse sevmez, baban ve ben seni terk ederiz” gibi ifadeler kullanarak çocuğun yüreğine acılık tohumları atarak korkutmaya çalışması, çocuğun ileri ki yaşlarda yaşadığı bir aşk acısının ardından filofobi'nin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Kişinin mutsuzlaştıran, hayattan zevk almasını engelleyen aşık olma korkusu tedavisi olan bir hastalıktır. Fobi tedavilerinin temelini yüzleşmeler oluşturur. Hasta kendi duygularından korktuğu için “imajinasyon” denilen “hayal etme” egzersiziyle aşık olmaya maruz bırakılır. Filofobik kişi kademeli olarak bu korku ile yüzleştirilir.
Yüzleşmenin ardından kişinin aşka dair kafasında yer edinmiş olan negatif düşüncelerin yerini pozitif düşünce kalıpları yerleştirilir. Böylece geçmişte yaşanan acı tecrübenin vermiş olduğu korku ve kaygılar geride kalır. Geçmişte yaşananlar sadece bir hayat tecrübesi olarak kalır.