Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

Diyabetik ketoasidoz

Подписчиков: 0, рейтинг: 0

Diyabetik ketoasidoz, diyabetin ölümcül olabilecek bir komplikasyonudur. Belirtiler arasında kusma, karın ağrısı, derin ve çırpınarak nefes alıp verme, idrara çıkma sıkılığında artış, halsizlik, zihin bulanıklığı ve bazen bilinç kaybı görülebilir. Hastanın nefesi belirli bir "meyve" kokusuna sahip olabilir. Semptomların başlangıcı genellikle hızlıdır. Önceden diyabet teşhisi konmamış kişiler, ilk belirti olarak ketoasidoz geliştirebilirler.

Ketoasidoz en sık tip 1 diyabet hastalarında görülür ancak belirli koşullar altında diğer diyabet türlerinde de ortaya çıkabilir. Tetikleyiciler arasında enfeksiyon, insülini alması gerektiği gibi almama, inme ve steroidler gibi bazı ilaçlar yer alabilir. Ketoasidoz, insülin eksikliğinden kaynaklanır; buna karşılık vücut enerji ihtiyacını karşılamak için asidik keton cisimleri üreten yağ asiti yakımına geçer. Ketoasidoz teşhisi tipik olarak kan tetkiklerinde yüksek şeker, düşük pH ve ketoasit varlığı izlendiğinde konulur.

Ketoasidozun birincil tedavisi damardan sıvı verilmesi ve insülindir. Ciddiyetine bağlı olarak insülin damardan veya deri altına enjeksiyon yoluyla verilebilir.Kandaki potasyum seviyesinin düşmesini engellemek veya düştüğü hâlde komplikasyonların önüne geçmek için genellikle potasyum da gereklidir. Tedavi süresince kan şekeri ve potasyum seviyeleri düzenli olarak kontrol edilmelidir. Altta yatan enfeksiyonu olanlarda antibiyotik gerekebilir. Ciddi derecede düşük kan pH'ına sahip olanlara sodyum bikarbonat verilebilir; ancak kullanımının faydası net değildir ve genellikle tavsiye edilmez.

Ketoasidoz oranları dünya çapında değişiklik göstermektedir. Birleşik Krallık'ta tip 1 diyabetli kişilerin yaklaşık %4'ü her yıl ketoasidoz geliştirirken, Malezya'da bu durum her yıl tip 1 diyabet hastalarının yaklaşık %25'ini etkiler. Ketoasidoz kayıtlara ilk olarak 1886'da geçti ve insülin tedavisi 1920'lerde keşfedilene kadar neredeyse tüm hastaların ölümüyle sonuçlandı. Yeterli ve gecikmeyen tedaviyle ölüm riski %1-4 civarındadır.


Новое сообщение