Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

Dil gelişimi

Подписчиков: 0, рейтинг: 0

İnsanlar arasında etkileşimi sağlayan dil; düşünce, duygu, istek ve deneyimlerimizi birbirimize aktarabilmeyi sağlar. Oldukça karmaşık bir iletişim sistemidir. İnsan yaşamının erken dönemlerinde bu doğrultuda başlayan dil gelişimi; ses, sembol ya da sözcüklerin o dile ait belirli kurallar çerçevesinde kullanılmasını ve gelişmesini kapsar. Kültürel açıdan bakıldığında, çocukların genellikle 4-5 yaşına kadar olan dil gelişimi sürecinde seslerin nasıl sözcükler haline geldiğini ve bu oluşan sözcükleri kendi düşüncelerini ifade etmek için nasıl bir araya getirerek kullanabileceklerini öğrenebildikleri görülmektedir. Bu öğrenme sürecinde en çok kendi aile ortamları ve yaşadıkları sosyal çevrenin etkili olduğu bilinmektedir.

Dil gelişiminin inceleniş şekli

Literatürde dil kazanımı, alıcı dil ve ifade edici dil olmak üzere başlıca iki kategoride incelenmektedir:

Alıcı Dil: Sözel uyaranların duyu sinir ağı ve işitsel algısal süreçler aracılığı ile alınması ve anlaşılmasını ifade eder.

İfade Edici Dil: Duyu-sinir ve motor sinir işlevler (örn. nefes alma, ses çıkarma, rezonans, artikülasyon mekanizmaları gibi) ile zihinsel kavramın bir ses imgesi aracılığıyla ifadesidir.

Bebekler dil öğrenmeye ilk etapta kullanılan dildeki sesleri öğrenerek başlarlar. Bebekler ve çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, ifade edici dil becerilerinden önce alıcı dil becerilerinde ustalaştıklarını ortaya koymaktadır.

Teorik çerçevesi

Dil edinimi konusunda farklı görüşler ortaya konmaktadır:

Davranışçı Yaklaşım

Başta B.F. Skinner olmak üzere davranışçı bakış açısında olan teorisyenler dil öğreniminde; pekiştirmenin, taklit etmenin ve yetişkinlerin verdikleri tepkilerin izlenilmesinin önemine vurgu yapmaktadırlar. Dolayısı ile davranışçı görüşte çevresel faktörler dil gelişiminde ilk sırada yer almaktadır. Bu süreçte özellikle  aile üyeleri ve diğer erişkinlerin vermiş olduğu gülümseme, sarılma gibi tepkilerle çocukların dili kullanma becerisi konusunda  şartlandırıldığı ve iletişimlerinin pekiştirildiği fikrine odaklanılmıştır. Yine bu yaklaşıma göre  aile üyelerinden başlayarak çocuğun yakın çevresindeki bireylerin değer yargıları, çocukla kurdukları ilişkilerinde çocuğun dil gelişimi üzerinde oldukça etkili olduğu belirtilmektedir .  

Sosyal Etkileşim Yaklaşımı

Bu yaklaşıma göre dil öğreniminde sosyal ve kültürel ortam önemlidir. Çocuklar dili etkileşim ve iletişim bağlamında  öğrenirler.  

Nativist Yaklaşım

Bu yaklaşıma göre ise dil öğrenim becerisi doğuştan gelmekte ve genetik olarak da nesilden nesile aktarılmaktadır.

Biyolojik Yaklaşım

Dil gelişiminin biyolojik temellere dayandırıldığı bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın öncülerinden  Noam Chomsky, dil öğreniminde doğuştan sahip olduğumuz mekanizmaların kolaylaştırıcı etkisinden söz eder. Bu bağlamda insan beyninin, bireyin dilin yapısını anlamasına ve belirli dillere özgü kural ve özellikleri öğrenmek için stratejiler ve teknikler geliştirmesine olanak tanıyan bir dil edinim cihazına (Language Acquisition Device-LAD) sahip olduğunu savunur.

Normal Konuşma Gelişimi

Konuşma gecikmesi olup olmadığının tespiti için öncelikle dil öğrenimindeki  basamakların bilinmesi önemlidir. Normal konuşma gelişiminde sırasıyla; agulama, babıldama, ekolali, jargon (anlaşılmaz konuşma), sözcükler, sözcüklerin bir araya getirilmesi ve cümle kurma  aşamaları birbirini izler. Aylara göre bakıldığında bebeklerde  1 ay-1 yaş arası "söz öncesi iletişim evresi"dir. Bu evrenin 2. ve 3. aylarında anne-babaların agucuklar olarak tanımladığı seslemelere sık rastlanır. 4. ve 6. aylarda [ba], [da] gibi ünsüz-ünlü sıralı mırıldanmalar (babıldama) başlar. 7. ve 9.  aylarda, [bababab], [adada] gibi evrensel özellikler taşıyan heceler üretilir. Çıkarılan [dada], [bababa], [mamam] gibi tekrarlı sesler ailelerin bebeklerinin gerçek sözcükler söylediklerini sanmalarına neden olur. "Söz düzeyi ilk sözcük evresi" olarak adlandırılan 12. ve 18. ay arasında çocuklar genellikle yaklaşık 10-50 arası kelime dağarcığına  ulaşırlar. Ekolalinin olduğu ve jargon sözcük kullanımının yoğun olduğu bu dönemde çocuğun konuşmasının  %20-25'i başkalarınca anlaşılabilir düzeydedir.  2 yaşına geldiklerinde en az 50 sözcük dağarcığına sahiptirler, iki kelimeli cümle kurabilirler, jargonlar büyük oranda azalmaya başlamıştır ve konuşmasının %60-70'i başkaları tarafından anlaşılır. 2-2.5 yaşları arasında çocukların konuşabildiği sözcük sayısı 400’e kadar çıkabilir, 2-3 sözcüklü cümleler kurabilir, isimleri ve zamirleri uygun şekillerde kullanabilir düzeye gelmiştir ve bununla birlikte ekolali azalmıştır. 2.5-3 yaş arasında çoğulları ve geçmiş zamanı kullanır, 3 nesneyi doğru sayabilir, 3-5 sözcüklü cümleler kurabilir ve konuşmasının %80-90'ı başkaları tarafından anlaşılır. 3-4 yaşlarda 3-6 sözcüklü cümleler kurabilir, sorular sorabilir, öykü anlatabilir ve konuşmasının tamamına yakını anlaşılır. 4-5 yaşlarında ise 6-8 sözcüklü cümleler kurabilir.

Konuşma Gecikmesinin Nedenleri

Konuşma gecikmesinin olası nedenleri arasında zihinsel yeti eksikliği, işitme kaybı, maturasyonel dil gecikmesi, sözel anlatım bozukluğu, karışık dili algılama, sözel anlatım bozukluğu, bilingualizm, psikososyal yoksunluk, otizm, seçici konuşmazlık, serebral palsi sayılabilir.

Çevresel Faktörler

Sosyoekonomik Etkiler

Boylamsal nitelikteki çalışmalarında farklı sosyoekonomik düzeydeki çocukların 0-3 yaş dönemindeki kelime edinimlerini  araştırmışlardır ve  çocuğun yetiştiği ev ortamındaki düşük, orta ve yüksek sosyoekonomik düzeyin çocukların duydukları kelime sayısını etkilediğini göstermişlerdir (Örn. Düşük SED 616 kelime, orta SED 1.252 kelime, yüksek SED 2.153 kelime). Çocukların yaşadıkları sosyoekonomik düzeye göre üç yaşına geldiklerinde karşılaştıkları kelime sayıları arasındaki farkın, yaklaşık 30 milyona kadar çıkabildiği belirtilmektedir. Literatürde yer alan diğer araştırma sonuçları da ailelerin sosyoekonomik düzeylerinin,eğitim seviyelerinin ve ev-içi okuryazarlık ortamlarının çocukların kelime bilgileri ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Erken çocukluk döneminde çocukların dil gelişimi daha hızlıdır ve bu dönemde ailelerin çocuklarıyla birlikte kitap okuma, oyun oynama, şarkı söyleme ve sohbet etme gibi kelime açısından zengin etkileşim ve deneyimler sunmaları çocuklarının kelime hazinelerini artırmalarına katkı sağladı görülmüştür.

Annenin Eğitim Durumunun Etkisi

Çocuklarda hem alıcı hem de ifade edici dil becerilerinde anne eğitim durumunun kilit rolde olduğu ve bu becerilerin kazanımında anlamlı farklılıklara yol açtığı bulunmuştur. Anne ve babanın eğitim durumunun karşılaştırıldığı çalışmalarda annenin  eğitim durumu ile çocuğun alıcı ve ifade edici dil kelime testinden aldığı puanlar arasında pozitif bir ilişki olduğu belirtilirken babanın eğitim durumu  dikkate alındığında ise çocuğun sadece ifade edici dil kelime testinden aldığı puanların  anlamlı farklılık gösterdiği bildirilmiştir.


Новое сообщение