Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

Yaratıcılık

Подписчиков: 0, рейтинг: 0
Yaratıcılık günümüzde sanattan eğitime, sağlıktan, ekonomiye kadar birçok alanda anahtar bir kavram olarak görülür.

Yaratıcılık, yeni ve kullanışlı ürünler ve çözümler geliştirmeye yarayan bir bilişsel yetenektir.

Geçmişte sadece sanat ve edebiyat bağlamında bir yetenek olarak değerlendirilen bu özellik, zamanla bilim insanları veya mucitlere özgü bir yetenek olarak düşünülmüş, yirminci ve yirmi birinci yüzyılda ise eğitimden ekonomiye, sağlıktan teknolojiye kadar birçok alanın gelişmesinde anahtar kavram olarak görülmüştür.

Köken

“Yaratıcılık” kelimesi, Latincede yaratmak, doğurmak anlamına gelen “creare” fiilinden türeyerek batı dillerine “créativité” (Fransızca), “creativity” (İngilizce), “creatividad” (İspanyolca) olarak evrilmiştir.

Tanım

Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde yaratıcılık, “Yaratıcı olma durumu”, "Yaratma yeteneği" ve ruh bilim disiplininde “her bireyde var olduğu kabul edilen, bir şeyi yaratmaya iten farazi yatkınlık” olarak tanımlanıştır. Yaratıcılık çeşitli kaynaklarda "eski fikirlere yeni kimlikler kazandırma ve bilinenlerden yeni sentezler oluşturma faaliyetleri" ya da "yeni, kullanabilir fikirler veya problem çözümleri; hem bir fikrin kendisi hem de bir fikrin üretim veya problem çözme sürecine referans veren bir süreç" olarak tanımlanmıştır.

Yaratıcılığın geliştirilmesi

Zihin haritalama, yaratıcılığı arttırmak için önerilen yöntemlerden biridir.

Farklı disiplinler ve bilimsel ekoller, yaratıcılık kavramına farklı şekillerde yaklaşmaktadır. Yaratıcılık, kamuoyunun genel algısında çoğunlukla sanatçılara ve/veya yaratıcı endüstrilere atfedilen bir beceri iken, aslında yaratıcılığın herkesin sahip olduğu bir olgu olduğuna inanan ve yaratıcılığın sadece sanatçılara özgü bir yetenek olmadığını düşünen yaklaşımlar vardır. Albert Einstein'a atfedilen bir söz, yaratıcılığın bulaşıcı olduğu ve aktarılabileceğini belirtir: "Yaratıcılık bulaşıcıdır; bulaştırınız".

Yaratıcılığın doğuştan gelmediği, pratik ederek geliştirileceğine ve ilerlemesi için uygun ortam ve çevre koşullarının sağlanması gerektiğine inananlar da bulunmaktadır. Yaratıcı bir bireyin özellikleri arasında merak, buluş yapma yetisi, sabır, serüvenci düşünme, imgelemci (hayal kurucu) olma ve imgelerle düşünebilme, deney ve araştırmalardan kaçmama ve sentezci yargılara varabilme gibi çok sayıda farklı olgu bulunmaktadır.

Yaratıcılık ve eğitim

Günümüz eğitim anlayışında yaratıcı düşünebilme ve bunu eğitim sistemi içinde kullanabilme bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir. Öğretmenlerin ve ebeveynlerin yaratıcılığı özendirecek ortamlar yaratabilecekleri düşünülmektedir; yaratıcılığın nasıl geliştiğini anlatmaktansa onlardaki yaratıcılık bilincini uyarlamaları önemli görülmektedir.

Öğretmenlerden, öğrencilerinin yaratıcılık becerilerine katkı sunmak için onları yeni çözüm üretmeleri için teşvik etmesi ve bu süreçte özgürce deneme yapmalarına fırsat tanımaları beklenmektedir. Yaratıcı düşünmenin gelişmesi için rahat, eğlenceli, keyifli ve zaman baskısı olmayan ortamlar gerektiği; öğretmenlerin bu ortamı sağlamak için öğrencilerine adil-eşit davranması, derse merak duygusu kazandırması, öğrenciyi cesaretlendirmesi, farklı etkinlikler yapması, yeniliğe değer vermesi, derste işlenen konularla gündelik yaşam arasında bağlantı kurması ve öğrenciyi gözlemlemesi gerektiği çeşitli çalışmalarda ifade edilmiştir.

Yaratıcı özgüven

Modern dönemde yaratıcılığın ayrıcalıklı bir zümreye ait bir beceri olmadığı ve bireyin kendi yapabilirliğine olan inancının güçlenmesiyle yaratıcılığının artıracağına ilişkin yeni bir kavram doğmuştur: Yaratıcı Özgüven Yaratıcı özgüven kavramı için literatürde farklı tanımlar bulunur. Stanford ve Postdam d.school’da çalışan uzmanlarla gerçekleştirilen bir nitel araştırmada yaratıcı özgüven kavramı “kişinin kendi yaratıcı becerilerine olan güveninin artması” olarak açıklanmıştır. Kavramın ana sözcülerinden olan David Kelly ve Tom Kelly ise yaratıcı özgüveni “bireyin etrafındaki dünyayı değişterebileceğine olan inancı” olarak tanımlamaktadır. 2013 yılında kaleme aldıkları “Yaratıcı Özgüven” başlıklı kitapta ve diğer başka kaynaklarda yazarlar bu inancın güçlendirilebileceğine ve doğru deneyimler ve pratik yaparak desteklendiğinde bireyin yaratıcı özgüveninin artırılabileceğini belirtmektedir.

Bu tanımın beslendiği temel kuramsal çerçeve, Öz-Yeterliktir. Sosyal öğrenme kuramı ve öz yarar alanındaki çalışmalarıyla tanınan Psikolog Albert Bandura, öz-yeterlik kavramını "bireylerin, kendi yaşamlarına etki eden olayları yönlendirebilme kapasitesine sahip olduklarına dair inançları" olarak tanımlar.

Türkiye'de öğretmenlerin yaratıcı özgüvenlerinin eğitimde yarattığı değişime dikkat çekmeyi hedefleyerek, öğretmenlerin ve içindeki yaratıcılığa inanan herkesi bir araya getirmeyi amacıyla 2020 yılından beri düzenlenmekte olan Yaratıcı Özgüven Festivali, yaratıcı özgüven alanında gerçekleştirilen sınırlı çalışmalardan birisidir.

Ayrıca bakınız



Новое сообщение