Мы используем файлы cookie.
Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.

Misyonerlik

Подписчиков: 0, рейтинг: 0

Misyonerlik, dar anlamıyla herhangi bir dini öğretiyi yabancı ülkelerde yaymakla yükümlü din görevlilerini tanımlamada kullanılır. Daha geniş anlamıyla ise başkalarını belirli bir öğretiye, özellikle dini bir öğretiye ikna etmeye çalışan, onları bu öğretiye çekme amacını üstlenen kişileri tanımlamada kullanılır.

"Misyoner" terimi yaygın olarak Hristiyanlığı yaymayı amaç edinen görevliler için kullanılır, ancak herhangi dini öğretiyi yaymaya çalışanlar için de kullanılabilir.İslam misyonerliğine dâvah denilir.

Köken bilimi

Misyoner, Latince kökenli bir sözcüktür. 16. yüzyılda, Kutsal Ruh'un dünyaya gönderilmesini ifade etmek için üretilmiş bir sözcüktür ve kökeni Latince Missio- (önemli görev) sözcüğüdür. Missio sözcüğünün kökeni yine Latince mittere (göndermek) sözcüğüdür.

Dinlerde misyonerlik

Hristiyan misyonları

Hristiyanlık tarihinin ilk misyoneri olan Pavlus gibi, pek çok din adamı misyonerlik faaliyetinde bulunmuştur. Misyoner deyimi özellikle 1660'lardan itibaren özel bir görev alan Hristiyan din adamı anlamında kullanılmıştır. Yine kilise tarafından "Kitab-ı Mukaddes'i vaaz eden kişi" anlamında kullanılmıştır. Hristiyan misyonerler Hristiyanlığın ilerleyen süreçlerinde sadece yabancı bir dilden olanı değil, kendi mezheplerinden olmayan insanları dahi kendi mezheplerine çekmek amacını gütmüşlerdir.

Kiliseye göre misyonerlik görevinin İsa tarafından ilk olarak havarilere verildiği ileri sürülmektedir. Buna dayanak olarak da Yeni Ahit'in Matta bölümü gösterilmektedir:

İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi.
Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin.
Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim." (Matta 28:18-20)

Anadolu kökenli olan Pavlus'un Hristiyanlıktaki önemi onun daha ilk yıllarında yaptığı önemli uğraşlardan kaynaklanmaktadır. Bunların en önemlisi Hristiyanlık adına yaptığı Batı Anadolu, Makedonya ve Yunanistan'a yaptığı yolculuklardır. Onun yaptığı yolculukları önemli kılan faktörler ise özellikle sünnet olmayı reddeden ve Tevrat'ın kurallarına boyun eğmek istemeyen Romalı dini toplulukları sünnetsiz ve kuralsız olarak Hristiyanlığa alması olmuştur. Bu nedenle çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Diğer bir önemli faktör ise Pavlus'un gittiği yerlerde kiliseler kurması ve bunlar örgütlemiş olmasıdır. Yani bir bakıma organize yapılan ilk misyonerlik hareketidir.

Roma başlangıçta Pavlus'un bu hareketlenmelerini Yahudiliğin yeni bir yorumu veya mezhebi olarak kabul ediyor ve bir sakınca görmüyordu. Ama zamanla Hristiyanlar Roma ve imparatorun hakimiyetini reddedip İsa'nın hakimiyetini kabul etmeye başlayınca kiliseler ile Roma karşı karşıya gelmeye başladı. Tüm bunların sonucu olarak Pavlus esaret altında Roma’ya götürüldü ve orada öldü.

İsa'dan sonra 257 yılında doğan Gregorius, Kayseri'de bir Hristiyan kadın tarafından yetiştirilmiş ve Roma’da prens olan Tridites'in hizmetine girmiştir. Tridites'le birlikte Ermenistan'a gelen Gregory, Ermeni dini inanışlarına karşı gelmiş ve 50 sene zindan cezası almıştır. Ama prensi Hristiyanlığa ikna edip Hristiyan yapınca değeri arttı. Bununla birlikte Anadolu'nun Hristiyanlaşma süreci hızlandı. 302 yılında Yuhanna ismini alarak Fırat nehrinde vaftiz olan Tridites, ilk Hristiyan Ermeni kralıdır.

İslami misyonlar

İslam'da bu dini yayma misyonu taşıyan tebliğ vardır.

İslam'da misyonerlik faaliyetlerinin özellikle Endonezya, Afrika, Arap Yarımadası, Balkanlar ve Orta Asya'da önemli etkileri olmuştur.

  • De ki: “İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah'a inanırız. Allah’ın şanı yücedir. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (Yusuf Suresi 108)

Konuyla ilgili yayınlar


Новое сообщение