Продолжая использовать сайт, вы даете свое согласие на работу с этими файлами.
Asbest
Asbest (asbestos) ya da amyant, lifli yapıda bir silikat mineralidir. Silisyumun sodyum, demir, magnezyum ve kalsiyumla oluşturduğu ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı, lifsel mineral yapısında hidrate silikatlardır. Halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle de bilinir. Asbest liflerinin solunması mezotelyoma, asbestozis ve akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli tehlikeli akciğer rahatsızlıklarına yol açabilir, bu nedenle artık ciddi bir sağlık ve güvenlik tehlikesi olarak kötü bir üne sahiptir. Asbestozis, asbestos solunmasıyla oluşan toz hastalığıdır (pnömokonyoz).
Tarihçe
Bir doğal silikat minerali olan asbest maddesinin, ısıyı iletmemesi yani iyi bir izolasyon maddesi olması nedeniyle kullanımı çok eski çağlarda başlamıştır. Arkeolojik çalışmalardan elde edilen bilgiler doğrultusunda asbest kullanımının 2500 yıl öncesine dayandığı bilinmektedir.
On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra ısıyı ve elektriği yalıtması, sürtünmeye ve asit gibi maddelere dayanıklı olması nedeniyle sihirli mineral olarak tanınmaya başlanmıştır. Fakat yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra insan sağlığına önemli zararlar veren kanserojen bir madde olduğunun tespit edilmesi ile asbest maddesi için "öldürücü toz" tanımlaması yapılmıştır.
Mineralin adı antik Yunancada "suya doymaz" anlamına gelen “asbestos” kelimesinden gelir. Bazı Avrupa ülkeleri asbestos yerine Latince "lekesiz" anlamındaki “Amiantos” kelimesini kullanırlar. Romalılar ölen insanların yakıldıktan sonra küllerini toplayabilmek için "amiantos" dedikleri lifsel maddeden yapılmış bir örtü içinde yakarlarmış. Bu şekilde, hem ölenin külü kolay toplanır ve hem de kullandıkları örtü yanmamış olarak kalırmış. Finlerin 4.000 yıl önce ülkelerinde bulunan antofillit asbest karışımı killerden çanak, çömlek gibi kaplar yapmak için kullanırlarmış. Çinliler de 3.000 yıl önce uzun lifli beyaz asbestten giysileri ve tapınaklardaki kandillerin fitillerini de aynı malzemeden yaptığı tarih kitaplarına geçmiştir. Savaşlarda kalelerin savunulmasında düşman askerlerine atılan sıcak su ve yağlardan korunmak için asbestten yapılmış savaş giysileri kullanılmıştır. Asbest yüzyıllar boyu ve yaygın bir şekilde kullanıldığı halde, meydana getirdiği sağlık sorunları yirminci yüzyılın başında anlaşılmaya başlamıştır. Bunun sebebi, solunduktan sonra yaptığı hastalığın ortaya çıkması için 40 yılı aşan bir enkübasyon süresine gerek olması ve eski dönemlerde insanların şimdikinden çok kısa yaşamalarıdır.
Asbest türleri
Beyaz asbest
Beyaz asbest olarak bilinen krisotil, yılantaşından elde edilir. Birçok ülkede kullanımı tamamen yasaklanmıştır. ABD'de ve bazı Avrupa ülkelerinde çok kısıtlı kullanımına izin verilir. Oldukça esnek olduğu için kumaş yapımında da kullanılabilir. CAS no'su 12001-29-5'tir. Evlerin çatılarında ve oluklu çimentolu çatı malzemelerinde kullanılmaktadır.
Kahverengi asbest
Kahverengi asbest olarak bilinen amosit daha çok Afrika'da çıkarılır. Kimyasal formülü Fe7Si8O22(OH)2 olan amosit de diğer asbest türleri gibi çok tehlikelidir. CAS no'su 12172-73-5'tir.
Mavi asbest
CAS no'su 12001-28-4 olan krosidolit başlıca Afrika ve Avustralya'da çıkarılır. Kimyasal formüllerinden biri Na2Fe2+3Fe3+2Si8O22(OH)2 olan krosidolit en tehlikeli asbest türü olarak bilinir.
Beyaz, kahverengi ve mavi asbest dışında başka birçok asbest türü de doğada bol miktarda bulunmaktadır. Bu asbest türlerinin kayıt edilmesi ve sınıflandırılması çalışmaları hâlen devam etmektedir.
Asbestin insan sağlığına zararları
Asbest son derece kanserojen bir maddedir. Solunum yoluyla vücuda girdiğinde başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açar. Uzmanlar cilde nüfuz etmesinin de mümkün olduğunu düşünmektedirler. Asbestin neden olduğu hastalıkların bazıları, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, kireçlenme, akciğer zarı kalınlaşması ve akciğer dokusunda bağ dokusu oluşumu gibi elim hastalıklardır. Ayrıca ciltte yaralara neden olabilir.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), her yıl dünyada kanser yapıcı maddeleri düzenli olarak özelliklerine göre gruplara ayırmaktadır. Ajansın kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, "kesin kanserojen" tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırılmıştır.
Fransa'da asbeste bağlı hastalıklardan her yıl 4000 kişi ölmektedir ve sayı giderek artmaktadır. Uzmanlar Birleşik Krallık'ta 1960 ve 70'lerde asbeste maruz kalmış kişilerden 120.000'den fazlasının akciğer kanseri nedeniyle yakın gelecekte öleceğini öngörmektedirler.Belçika ve Hollanda gibi ülkelerde 90'lı yılların başında asbest üretim ve kullanımı tamamen yasaklanmıştır. Avrupa Birliği'nde 2005 yılından itibaren AB'ye üye ülkelerde asbest üretimi ve kullanımını yasaklamıştır.
Geçmişte tersane işçisi olan babasının iş elbiselerinden bulaşan asbest nedeniyle kansere yakalanan genç bir kadın, 2007 yılında İngiliz Savunma Bakanlığı'ndan tazminat almaya hak kazanmıştır.
Asbestos hastalıkları ve Patoloji
Asbestozis
İlk olarak tersane işlerinde çalışanlarda tespit edilen asbestozis, asbest liflerini çözmeye çalışan vücut tarafından üretilen asidin akciğer zarında oluşturduğu yaralardır. Bu hastalığın kendini göstermesi 10-20 yılı bulmaktadır.
Mezotelyoma
Asbestin yol açtığı en önemli hastalık akciğer zarı ve karın zarı kanseri, yani mezotelyomadır. Batı ülkelerinde yılda her bir milyon kişinin 1-2'sinde saptanan mezotelyoma, Türkiye'de yılda en az 500 kişide görülmektedir. Mezotelyomaya ait en sık rastlanan yakınmalar, ağrı ve ilerleyici nefes darlığıdır. Akciğer röntgeni ve tomografide tipik bulgular saptanabilirse de, kesin tanı için başvurulan standart yöntem akciğer zarı biyopsisidir. Mezotelyoma, erken dönemde tanınıp uygun cerrahi girişim uygulanamadığında, ilaç ya da ışın tedavisine iyi cevap vermeyen ve hastayı kısa zamanda ölüme götüren bir hastalıktır. Akciğer kanserine kıyasla görece az (%3) görülür.
Kanser
Bronş karsinomu, asbestoziste en sık görülen kanser türüdür. Gırtlak ve sindirim sistemi kanserlerine de yol açabilmektedir.
Plevra hastalıkları
Akciğer zarı (plevra) kalınlaşması, yapışıklıkları ve efüzyonu.
Cor pulmonale
Kronik interstisiyel fibrozis sonucu gelişen cor pulmonale
Patoloji
Kronik asbestoziste akciğerlerde özellikle alt loblarda alveol septumlarını kalınlaştıran güçlü diffuz interstisiyel fibrozis, plevra yapraklarında fibrozis, fibröz plaklar ve kalsifikasyon alanları izlenir. Akciğerdeki asbestos kristalleri demir elementi içeren organik bir kılıf tarafından kuşatılır. Ortaları yarı-saydam sarımsı-kahverengi çubuklar biçiminde görülen bu yapılara “asbestos (ferruginous) cisimcikleri” adı verilir. Mikroskopik incelemelerde çoğunun çevresini kuşatan yabancı cisim dev hücreleri izlenir. Asbestos kristalleri akciğer içerisinde ve doku aralıkları boyunca (aktif ya da pasif) hareketlenerek plevraya dek ulaşabilirler.
Asbestin çevreye verdiği zararlar
Düşük oranlarda asbest soluduğumuz havada ve doğal kaynaklar da dahil olmak üzere içme suyunda bulunmaktadır. Araştırmalara göre genel olarak asbeste maruz kalanlarda (meslek dışında) akciğer zarında gram başına on bin ila yüz bin asbest parçacığı bulunmaktadır ki bu da her insanın akciğerlerinde milyonlarca parçacık bulunması demektir.
EPA, içme suyunda yoğunluk sınırı olarak uzun lifler için (uzunlugu 5 µm'yi geçen lifler) litre başına 7 milyon lif olarak alınmasını önermiştir.
Solunan havadaki asbest liflerinin boyu 3.0-20.0 µm ve kalınlığı 0.01 µm olduğu için çıplak gözle görülememektedir.
Kullanım alanları
3.000'den fazla kullanım alanı olan asbestten, özellikle gemi, uçak, otomobil sanayiinde, makine konstrüksiyonlarında yağlayıcı madde ve sızdırmazlık elemanı olarak, inşaat sektöründe, ısı ve ses izolasyonunda yaygın olarak yararlanılmıştır.
- Doğal asbestos: Doğada yayılmış onlarca türü vardır. Bazı yörelerde, suda ve havada eser miktarlarda bulunabilir, ancak kanserojen etkisini gösterecek düzeyde değildir (başka bir deyişle hepimizin akciğerlerinde birkaç kristal bulunabilir). Yerleşim bölgelerindeki toprakta yoğun olarak asbestos bulunabilir.
- Isı ve ses yalıtımı sistemleri: Özellikle eski gemilerde, uçaklarda, otobüslerde, ev çatılarında, itfaiyeci elbiselerinde, perdelerde, ütü tahtalarında, fırın eldivenlerinde) asbestoz kullanılmıştı.
- Konutlar: Asbestos içeren çimentoda ve badana boyası karışımınlarında kullanılmıştı. Su ve kanalizasyon borularını katılaştırmak için asbestos kullanılıyordu.
- Fren balataları: Tekerlekli araçların fren balatalarının üretiminde asbestos önemli bir katkı maddesiydi.
Türkiye'de asbestos bulunuşu ve kullanımı
Asbest, Anadolu'nun birçok yöresinde bulunmakta ve halk tarafından bilinçsizce kullanılmaktadır. Köylüler, asbesti evlerinin damlarına sermek, evlerini badana yapmak için ve küçük çocuklarda pudra yerine kullanırlar. Amasya bölgesinde ve Kayılar yörüklerinde ise bebekler, höllük toprağı olarak bilinen ısıtılmış asbestle sarılmaktadır. Bu uygulamalar sırasında havaya karışan asbest lifleri yoğun şekilde solunur. Asbest, onu topraktan çıkaran ve kullanan köylülerden başka, asbestin kullanıldığı endüstri alanlarında çalışan işçiler için de çok zararlıdır.
Diyarbakır (Çermik, Çüngüş), Eskişehir (Mihalıççı, Kaymaz, Çifteler), Denizli (Tavas), Kütahya (Aslanapa, Gediz), Konya (Ereğli, Halkapınar), Karaman (Ayrancı), Sivas (Yıldızeli, Şarkışla), Kahramanmaraş (Afşin), Şanlıurfa (Siverek), Elazığ (Maden, Palu) ilçeleri asbeste bağlı hastalıkların sık görüldüğü yerlerdir. Bu bölgelerde yaşayanlar asbest içeren toprağı yapı işlerinde kullanabilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, kansere neden olan asbestin, Türkiye'de üretim, kullanım, piyasa arzı ile asbest içeren eşyaların piyasaya arzını 31 Aralık 2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasakladı.
Asbest kullanımı yasak olmasına rağmen hala asbestli ürünlerin satışı devam etmektedir. Örnek olarak toprak kaplar, pudralar, kozmetik ürünler, karınca ilaçları vb.
Alınması gereken önlemler
- Asbest bulunan yerleşim yerleri saptanmalı, asbest içeren toprağın halk tarafından kullanılması engellenmeli ve ciddî tehdit altındaki yerleşim birimlerinin yerleri gerekirse değiştirilmelidir.
- Halk, asbestin neden olduğu hastalıklar hakkında eğitilmelidir.
- Asbeste bağlı hastalıkların geriye dönük araştırılması yapılarak arşiv oluşturulmalıdır. Asbeste bağlı olarak gelişebilecek hastalıkların detaylıca incelenerek klinik çalışmaları başlatılmalıdır.
- Asbestli toprak kullanmaya devam eden aileler (iç-dış sıva malzemesi, badana, çanak-çömlek yapımı vs.) eğitim çalışmalarıyla bilinçlendirilmeli, asbestle badana yapılmış evlerin duvarları plastik boya ile yeniden boyanmalıdır.
- Mezotelyoma riski taşıyanlar belirlenmeli ve bunlar yakından izlenmelidir.
- Doktorlar asbestin neden olduğu hastalıklar konusunda özel olarak eğitilmelidir.
- Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalarda asbest varlığı araştırılmalı asbestten arındırıldıktan sonra binaların belediyeler yıkım ruhsatı vermelidir.
- Denetimler arttırılmalı asbestli ürünlerin kullanımı engellenmelidir.